45. bölüm

15 1 0
                                    

Sonra usulca boynuma indi. Üzerindeki tişörtün açıkta bıraktığı boynunun her bir karışında dolaşırken belimi tutan elleri sıkılaşıyordu.

Cenk: aşkım bu doğru bir karar mı emin değilim.

Başını geri çekmeye çalıştı. Yüzünü ellerimin arasına aldım.

Damla: Oldukça doğru, doktorun buna izin verdiğini biliyorsun

Dudaklarımızı birleştirip dudaklarını öpmeye başladığımda bacaklarımdan destek alarak kendimi ona daha çok yaslamıştım. Erkekliğinin üzerine oturduğumda ise bacaklarıma inen elleri altımdaki şortun açıkta bıraktığı bacaklarımın üzerine kapanmış, onları okşamaya başlamıştı.

Bacaklarımı okşayan elleri durdu. Bana karşılık veren dudaklarını hâlâ aynı istekle öpmeye çalışırken alt dudağımı emerek uzaklaşmıştı.

Damla: Beni istemiyor musun? Hemde kendi balayımızda?" Hep sen isterdin. tamam Cenk

Gözlerini kırpıştırdı. Vereceği cevabın bize kesin bir nokta koyabileceğinin farkındaydı. Ya da üç nokta...

Cenk: bebeğim elbette istiyorum. Bunu günlerdir beklediğimi biliyorsun.

Damla: O halde neden?

Duraksadı. İstemiyordu işte. O kadar çok isteseydi şu an bir şeyler yapıyor olurduk.

Sinirlenmiştim, sanırım biraz da kırgındım. Kucağından kalkıp gitmek için ufak bir hamlede bulunduğumda buna izin vermedi. Bacaklarımı sıktı. Elleri bedenimi anında yakalayıp ayağa kalktı ve beni de kucağında götürerek aralık olan cam kapıdan içeri girdi. Sabrının sonuna gelmiş gibiydik.

Odada ilerledi. Bedenimi biraz ilerdeki yatağın üzerine bıraktığında heyecanla ayakta duran bedenini seyrediyordum. Üzerindeki tişörtten kurtuldu önce.

Cenk: Seni istememek mi? Onun olasılığı uzayın içinde yok işte."

Güldü. Üzerime doğru eğilip tek dizini yatağın üzerine yasladığında ellerimi çıplak göğsüne koymuştum. Sert vücudunda dolaştırmaya başladığım parmaklarımı izliyordu. En sonunda üzerimdeki askılının uçlarınıGöğüs ucumu öpüp aşağıya doğru kayan dudakları ilgimi arttırmayı başarmıştı. Nazik öpücükleri karnımı buldu. Yavaşça aşağıya inip altımdaki şorta ulaştığında ise ellerinin şortumu bir çırpıda aşağıya çektiğini hissetmiştim. Kalçamı kaldırarak ona yardım etmeye çalıştım ama sanki buna ihtiyacı pek de yokmuş gibiydi. Şortumla birlikte külotumu da çıkardığında karşısında çırılçıplak kalmıştım. Bu manzarayı sevmiş gibi birkaç saniye bana tepeden baktıktan sonra yine pozisyonunu bozmadan parmaklarını ıslaklığıma sürttü. Titredim. Orada öyle durmuş beni seyrediyordu ve ben yalnızca parmakları yüzünden de olsa titriyordum.

Cenk: Beni ne kadar özlediğini görmek istiyorum."

Parmaklarını kadınlığımın üzerinde dolaştırdı. Aradığı hassas noktamı bulduğunda ise iki elimle bileğini tutmuştum. Daha sert bastırdı. İnledim.

Damla: Evet! Devam et.

Parmaklarını sürttü. Sertçe okşarken tırnaklarımı tuttuğum bileğine geçirmeye başlamıştım. Daha sesli inledim.

Damla: cenk! Daha sert.

Cenk: Parmaklarımın olabileceği en sert hali bu güzelim.

Damla: O zaman bırak parmaklarını

Cenk: seni dogurduktan sonra da böyle istiyorum

Elini çekti. İki elini de başımın iki yanına koyarak üzerime eğildiğinde aldığım hızlı nefesleri düzene sokmaya çalışıyordum. Sanki beni çok heyecanlandırmak istemiyormuş gibi ağırdan alıyordu.

Bacaklarımı beline dolayarak onu kendime doğru asıldım. Yüzüme eğildi. Burnunu burnuma sürttükten hemen sonra fısıltısını duydum.

Cenk: Uçmak ister misin?

Başımı salladım. Belimi yakalayan tek kolu beni kolayca kucağına çektiğinde beline sardığım bacaklarımı biraz daha sıkılaştırdım. Havalanmıştım. Omuzlarına tutundum. Beni kucağına alarak hemen yanımızdaki duvara yasladığında kendisini de tamamen bana yaslıyordu.

Erkekliğini içimde hissetmiştim. Bunu bana hiç de belli etmeden yapması kasılmama izin vermediği için oldukça acısız olmuştu. İnledim. Ona daha sıkı sarıldım. Kendini bana ittikçe seslerimiz birbirine karışıyordu. Ellerini duvara koydu. Aldığı kesintili nefesler omzuma çarpıyordu. Ben ise onun kolları arasında kalmış bir çuval gibiydim şimdi. Güçsüz ve bir o kadar da bitkin. Terlemiştim.

aşk dediğinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin