'six: o gün sarıldığımızda söz verdiğim gibi.

47 7 1
                                    

Bugün yetimhaneye gidecektim. Bunun için bir haftadır kendimi hazırlıyordum. Jake ve Sunghoon ise Niki'nin ve Jungwon'un çalıştıkları yerlere gideceklerdi. Planladığımız gibi beraber gitmeyecektik, böyle gelişmişti durum. Benim yetimhaneye asıl gitme sebebim ziyaret etmekti, ama belki bir ipucu bulabilirim diye de düşünüyordum.

Sunoo'ya ulaşamamıştım.

Merak ediyordum ve yetimhaneye uğradığına inanıyordum. Çok severdi orayı.

Yetimhaneye en yakın durağa kadar giden otobüse bindim. Birkaç saat içinde o durağa vardığımda derin nefeslerime zıt küçük adımlarımla yetimhaneye ulaştım. Yıllardır gelmediğim o evimiz, en sonuncu ziyaretimden sonra çok da değişmiş sayılmazdı. Duvarlarındaki bazı resimler değişmişti ama bizim yaptığımız resim aynı yerinde duruyordu.

Enhypen'ın birbirine söz verdiği gün yaptığımız o resim. "Birbirimizden asla ayrılmayalım."

Tanıdık çocuklar görmeye başladığımda bir yandan da bizimle ilgilenen ablamızı arıyordum. Benden on beş yaş kadar büyüktü, kendi de büyürken bizimle çok güzel ilgilenmişti. Anne olmaya çalışmıştı bize.

Sanırım çok duygusal düşünmeye başlıyordum.

"Heeseung hyung?" Sağımdan gelen sese döndüğümde Kyungmin'i gördüm. Güzelce büyümüş gence gülümseyerek bakarken yanıma ulaştı. "Gerçekten de senmişsin."

"Uzun zaman oldu, büyümüşsün." dedim. Elimi omzuna koyup sıkmıştım biraz da. Özlediğimi fark etmiştim. "18 olacağım yakında." dediğinde zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark ettim. Yetimhaneden ayrılacağımız zaman 12 yaşlarındaydı, kapıda oturup ağladığını hatırlıyordum.

"Jihoon gitti mi yani?" diye sordum. Kyungmin'in en yakın arkadaşıydı, bir yaş büyüktü ondan. Kafasını sallayıp "Geçen sene gitti. Onunla çıkmalı mıyım diye çok düşündüm ama sizin gibi olmaktan korktum." dediğinde bedensel işlevlerimi kaybettim.

"Bizim gibi derken?" diye sorduğumda omuz silkmişti. "Enhypen bile kavga edip dağılmışsa gerçek arkadaşlığı sorgulamam gerekir."

Nereden bildiğini soramadan çalışanların biri tarafından çağırıldığı için yanımdan ayrıldı. Birileri kavgadan sonra yetimhane ile temasa geçmişti kesinlikle.

Ayrıca kaşla göz arası bizim halimize acıdığını söylemesi de yüreğime oturmuştu.

Binanın içine girdiğimde tanıdık yüzlerin sayısı artmıştı. Beni tanıyanlara selamımı verip ablamızı soruyordum. Sonunda nerede olduğunu bulduğumda yıllar geçmesine rağmen enerjisinin aynı olduğunu fark ettim.

"Noona!" diye seslendiğimde bana döndü bakışları. Ütüyü bırakıp "Heeseung!" dediğinde yaklaşıp sarıldım. Omzuma vurduğunda geri çekilip omzumu ovuşturmaya başladım. "Neden vurdun ki şimdi?"

"Neredesin bunca zamandır?" diye kızdığında "Özür dilerim, gelemedim." dedim. Kyungmin'in bildiği şeyi onun da bilmemesinin imkanı yoktu.

"Seni çok bekledik." deyip ütüsüne devam etti. Ben de duvara yaslanıp onu izlemeye başladım. "Belki biraz yaşlanırsın diye düşünmüştüm ama hiç değişmemişsin."

Bana sinirli bir bakış atıp "O kadar yüreğime indiniz ki yaşlanmaya vaktim olmadı beyefendi." dedi, "Enhypen'a olanı diyorum."

Kollarımı göğsümde bağlayıp "Yetimhane değil dedikodu konağı." dedim. "Sen endişelenme. Enhypen öyle kolay yıkılmaz."

Ütüyü üstüme doğru sallarken ses tonu da artmıştı. "Daha ne kadar yıkılabilir? Üç koskoca yıl olmuş, üç!"

"Siz nereden biliyorsunuz bunları?"

dear god, please save my mind.﹕enhypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin