Eylül değildi. Acılı bir aşk filmi izlenmezdi. Ya da izlenirdi ertelememek lazımdı, ağlamayı da gülmeyi de. Peşin peşin gülmeliydi insan tadını çıkara çıkara. Gözlüğünü takmış uzanarak kitap okurken gözlüğün kayıyor düzeltmiyorsun bile. Tv de reklam gelince kanalı değişmiyorsun beklememek için. Kitap okurken gözlerin kapanıyor sızıp kalıyorsun elin kitaba ayraç oluyor. Üşüdüğünde kedi gibi kıvrılıp başının altına sıkıştırıyorsun elini. Kıvrılsana kitap okuruz.
Bir ara mum boyama yapalım mı diye başının etini şişirim. Yapmak istediğim bütün güzel şeyleri sana sakladım. Piknik yaparız diye kahvaltı masası aldım. Çilek mevsimi gelince de pankekler yapıp çikolata süreriz. Kahve için minik ocağımızda var artık istediğin her yerde içebileceksin kahveni. Delirmiş bu kız diyeceksin ama üç tekerlekli minik seleli bisiklette istiyorum. Küçükken araba çarpar diye babamın bisiklet almadığından bahsetmiş miydim? Hatırlamıyorum, neyse zaten onun yerine paten almışlardı. Sonraları öğrenmeyi çok denedim ama ya düşerim korkusuyla duracağım diye bisikletten atladım ya da duvara tosladım. Üç tekerlek iyidir artık iki tekerlek mücadelem yok. Sahil boyu süreriz. Kavgalı arazideki amcayla durur kavga ederiz. Çimen kısmı onunmuş o yüzden denizi çimlerde izleyemezmişiz. Sahil kumuna bulanıp terliğimi denize kaptırmalı bir gün sonu olur. Akşamı ederiz. Sabah olur, sabahları da ikindi güneşleri kovalar. Bir ağacın altında güneşten kısılan gözlerime gölgelenir yüzün.
Martılar geçiyor, uçmayı bilmem ki.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.