☆ Yıldızların kopuşu.

27 9 2
                                    

1971, 31 Ağustos.

Annem ve babam, Sirius'un önden gitmesine izin vermemişti. Bu sebeple beraber gidecektik. Aslında böylesi benim için iyiydi, çünkü ağabeyim vardı ve bana rehberlik edebilirdi! Her ne kadar Gryffindor olsa da...

Annem ve babamdan bu konuda sayısız öğüt almıştım. İkinci oğlu da slytherin olmazsa önce bizi daha sonra da bu tür oğullar doğurduğu için kendini öldüreceğini söyledi. Sirius buna gülmüştü ama bu beni fazlasıyla üzmüştü. Bu sebeple ne olursa olsun Slytherin olacaktım, bunu herkes biliyordu.

Üzerimde, babamın benim için diktirdiği takım vardı. Ona göre ilk izlenimim oldukça 'asil' olmalıydı. Çünkü ben bir Black'tim, safkandım ve geleceğin Slytherin üyesiydim.

Ağabeyime verdikleri takım ise- fazlasıyla 'Sirius' gibi duruyordu üzerinde. Annemin defalarca düzeltme çabasına rağmen asla 'normal' olamıyordu. Bu beni güldürüyordu. Aptal Sirius.

Annem beni, babamsa Sirius'u tutmuş ve perona cisimlenmiştik. Mide bulantısı üzerine kendimi korkutucu bir kalabalığın içinde bulmak istifra ettirmek üzereydi beni. Sabah bir şey yiyemediğim için sevindim o an, yoksa rezil bir senaryo çıkacaktı ortaya. Ve eminim annem bunu hiç hoş karşılamazdı.

Kreacher çoktan bagajlarımızı trene yerleştirmiş ve görevini yaptığını söyleyerek geri gitmişti. Ne kadar şanslı, her yere cisimlenebiliyor. Özellikle de cin sınırları daha geniş olduğundan. Keşke beni de okula cisimleyebilseler ve bu uzun yolu, bu kalabalık trende geçirmesem. Reşit olduğumda kazanmak istediğim ilk şey cisimlenmek olacak.

Trenin kalabalık olacağı düşüncesi aklıma nüfuz etmeye başladığında daha ağır bir mide bulantısı hissetmiştim. Tam bu sırada annem ve Sirius'un bağırışmalarını duydum yine. Babam kaybolmayayım diye omzumdan tutuyordu. Anladığım kadarıyla Sirius evden, annemin en sevdiği küllüğü kaçırmış fakat yakalanmıştı. Babam güldüğümü duymasın diye dudaklarımı birbirine bastırdım.

Tren düdüğünü çalarken Sirius küllük yarışını kaybetmişti. Belki ona yılbaşı hediyesi olarak küllük alabilirdim. Evet, fikri beğenmiştim.

Ben trene yönelmişken babam omuzlarımdan tutup bana baktı, arkasında annem belirmişti. Gözlerime baktılar. İliklerime kadar titredim, bir şey söylemelerine gerek kalmamıştı bu noktada. İlk önce annem konuştu;

"Kendine dikkat et."

Sonrasında ise babam...

"Ve kim olduğunu unutma."

Büyük bir ciddiyetle onaylamıştım başımla. Gitmek üzereyken bu sefer de babam kenara çekilmiş ve annem sarılmıştı bana. Bu beni inanılmaz mutlu etmişti. Çok uzun sürmedi ve annem hemen üzerini düzeltti. "Hadi, git artık." bakışlarını yakaladığımda yanlarından ayrıldım.

Trene binerken kalabalıkta kaybolduklarını gördüm, geri dönmüşlerdi. Sirius'u bulmalıydım. Önden gitmişti. Onlar pek vedalaşmazdı- ve şimdi de buna alışmıştı sanırım. Üçüncü yılı olacaktı.

Trende dolaşmaya başladığımda her yer fazlasıyla kalabalıktı. Kalabalık ve dar. Baş döndürücü bir yerdi. Bir an önce Sirius'u veya oturacak bir yer bulmalıydım. Öylece yürürken birine çarpmıştım. Hafif sarışın bir çocuk, öfke saçan gözlerle bakarken beni umursamamıştı bile.

Kısa bir süre sonra neden öfke saçtığını anlamıştım. Bir sonraki vagonun girişinde bir başkan duruyordu ve birinci sınıfların gitmesini engelliyordu. Buradan ileri gidemeyeceğimi anlayınca gerisin geri dönmüştüm. Artık bulduğum ilk yere oturmak zorundaydım.

Zor olmadı. En azından yer bulmak. Zor olmak içeri girip sormaktı. Elim kompartımanın kapısına gidip gelmişti. Biraz duraksadığımda içeriden esmer bir çocuk kalkıp kapıyı açmış ve bana garip garip bakmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dark Paradise ~ R A.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin