Beyaz Güller

5 2 0
                                    

Bu bölümden sonra sona yaklaşacağımızı hissediyorum, en başında da kısa bir öykü olacağını düşünüyordum ve öyle de oldu galiba. En fazla 10 bölüm çıkacağını düşünüyorum, şu ana kadar elimden geldiği  Ahsen ve Ayhan'ın aşklarını yansıtabildiğim kadar yansıttım. Daha fazla uzatmadan bölüme geçsem iyi olacak, dilimden dökülmeyi bekleyen sözcükleri sona saklamayı tercih ederim.

🍀

Tarihler 29 Ağustos 1980'i gösteriyordu, hava yaz olmasına rağmen soğuk hatta kapalıydı.
Ayına göre bir yaz havası olması gerekirken gökyüzünü kara bulutların kaplaması, 2 hafta sonra yapılacak olan darbenin haberini veriyordu sanki. İnsanlar olacaklardan habersiz bu kara bulutları umursamıyor ve işlerine devam ediyordu, bu kara bulutları fark edipte isteme heyecanına kapılmış Ahsen ise evin içerisinde bir oraya bir buraya gelip gidiyordu. Üzerinde diz kapaklarına kadar gelen kırmızı bir elbise vardı, elbisenin omuzları düşüktü ve askıları yoktu.

Ahsen son bir kez daha ayna da kendisine baktı ve elbisenin omuz kısımlarını düzeltti, odanın kapısından onun bu heyecanlı hâllerini izleyen annesi ve ablası iki kelime etseler ağlayacak gibi duruyorlardı. "Melek gibi oldun Ahsen'im, melek gibi. Şu günleri de gösterdi ya bana Allah, ölsem de gam yemem." dedi Zeliha hanım kızını baştan aşağıya süzerken.

Ahsen, Zeliha hanımın konuşmasıyla birlikte kapıya doğru döndü ve başını omzuna doğru yatırdı. "O nasıl söz öyle annem? Deme öyle şeyler." dedi annesine doğru adımlarken.

Zeliha hanım başını 'tamam' der gibi sallarken evde yankılanan zilin sesi herkesin içine gömülmüş olan heyecanını diriltti. "Kim geldi? Ayhan'lar mı geldi?" dedi Ahsen yine saçlarını düzeltmeye kalkışırken. Zeynep, Ahsen'in yine saçlarına giden ellerini tutup kaşlarını çattı.
"Canım kardeşim benim dokunma artık şu saçlarına, kabarttın oynaya oynaya." dedi ve Ahsen'in kolundan tutup odadan çıkardı.

Ahsen kapıyı açmak için ilerlerken kalbi kulaklarında atıyordu sanki, diğerleri de duyuyor muydu kalbinin sesini? Duyuyor olmalıydılar çünkü Ahsen kapıya yaklaştıkça onların sesi silinmişti kulaklarından.
Ahsen kapı kolunu indirirken, kapının diğer tarafında elinde beyaz gül buketi ve çikolatasıyla duran Ayhan içinde durumlar farklı değildi, sevdiği kadını isteyecek olmanın heyecanı vardı kalbinde, 2 senedir hayal ettikleri evliliğe adım atıyorlardı bu akşam.

Kapının açılmasıyla Asaf  bey ve Selma hanım güler yüzle içeriye geçtiler, Ayhan'da titreyen ellerle çiçek buketini ve çikolatayı Ahsen'e uzatıp içeriye geçti. Ahsen beyaz gülleri görünce adeta çiçek açtı yüzü, çok severdi beyaz gülleri. Unutmamıştı demek Ayhan bu bilgiyi. Zeynep, gülerek Ahsen'in elinden gülleri aldı. "Yaprak gibi titriyor çocuk anne, sanki daha önce gelmedi hiç." dedi aynı zamanda dona kalmış Ahsen'i de koluyla dürterken.

Zeliha hanım bir an güler gibi olduysa da ayıplar gözle Zeynep'e bakıp içeriye geçti. Ahsen'de hemen kendisini toplayıp herkesin arkasından geçti salona, kendisi için konmuş olan sandalyeye oturdu ve bir an da olsa hem heyecandan hemde utançtan kimsenin yüzüne bakamadı.

Fikret beye güzel bir takım giydirilmiş ilaçları verilmişti, keyfi yerinde gibi görünüyordu, Asaf bey ile derin bir sohbete dalmıştı. Zeliha ve selma hanım da yemek tariflerinden konuşurken Ayhan ve Ahsen göz göze bile gelemiyor gelseler dahi bakmadan kaçırıyorlardı gözlerini. Ayhan için bu çok tatlı bir durum hâline gelirken, Ahsen iyice sinir olmuştu daha geçen gün dudaklarını öptüğü adamın niye şimdi gözlerine dahi bakamıyordu? Heyecandan olsa gerek diye düşündü ve sinirini yatıştırdı.

Sene 1980 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin