[7]

85 10 0
                                    







J I M I N

Nereye koştuğumu bilmeden ağlayarak koşmaya devam devam ettim. En sonunda bilmediğim bir parka gelmiştim. Terk edilmiş gibiydi sanki hiç kimse yoktu. Koşmuşluğun verdiği yorgunlukla kendimi paslanmış banklardan birine bıraktım.

Nefesimi düzene sokup ağlamamı durdurmaya çalıştım. Elimi sızlayan yanağıma koydum. Dokununca daha fazla sızlamaya başlamıştı. Ağlamamı zorla durdurup ayağa kalktım. Boğazımdan ağzıma doğru yükselen safrayla yere çöküp çimenlik yere kusmaya başladım.

İstemsizce tekrar ağlamaya başladım. Midemdeki her şeyi çıkardıktan sonra zorlukla ayağa kalktım. Parkın çıkışına doğru ilerleyip etrafa bakındım. Eczane görünce oraya yöneldim.

Kapıyı açıp içeri girdim nazik bir kadın sesi karşıladı beni "Hoşgeldini- amanın beyfendi iyi misiniz? Betiniz benzininiz atmış gelin oturun böyle."

Kapının solunda kalan koltuklara yönlendirdi beni. "İyiyim teşekkürler"
Oturup kadının telaşla tezgah arkasından su getirişini izledim baygın gözlerle. "Buyrun beyfendi için lütfen"
Kafamı hayır anlamında salladım "Teşekkür ederim nazikliğiniz için ama tekrar kusmak istemiyorum"

Kadının gözleri yanağıma kaydığında şefkatle bana baktı. "Bekleyin size krem getireyim" Kremi alıp bana verdi. "Aslında ben başka bir şey için geldim."

"Tabi buyrun lütfen" Gerginlikle nefes alıp verdim ne tepki vereceğini bilmiyordum "Hamilelik testi almak için geldim" Kadın ilk başta şaşırsada anlayışla kafasını salladı. Tezgah arkasından hamilelik testlerini alıp poşete koydu. "Bunu al hediyem olsun sana."

Kafamı itiraz ederek salladım. "Hayır lütfen kabul edemem öyle." Şefkatle gülümsedi "Aigoo ne kadar naziksin. Ama itiraz kabul etmiyorum." Mahçupça kafamı salladım zorlukla ayağa kalktım. Önünde eğildim. "Çok teşekkür ederim Unnie çok yardımcı oldun bana."

"Önemli değil umarım sağlıklı doğar"
Kocaman gülümseyip eczaneden çıktım. Ceplerimi yoklayıp telefonumu çıkardım şarzım bitmişti. Caddeye ilerleyip bir taksi durdurdum. Evin adresini verdim, gerginlikle yolu izledim.

Taksi evin önünde durunca parayı verip aceleyle inip eve koştum. Titreyen ellerimle zorlukla anahtarı deliğe takıp kapıyı açtım. Tuvalete yönelip testi çıkarıp yapmam gerekenleri okudum.

Yapmam gerekenleri yapıp çubuğu lavabonun üzerine bıraktım. İçeri gidip telefonumu şarza taktım. Oturup gerginlikle saate baktım. 10 dakika sonra hızlıca tuvalete yönelip çubuğu   elime aldım gözlerim çift çizgide takılı kaldı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım mutluluktan.

Çubuğu cebime atıp ceketimi giydim telrfonumuda cebime atıp evden kapıyı çekip çıktım. Şirket çokda uzak olmadığı için koşarak gitmeyi tercih ettim.

Şirketin önünde nefes nefese durup biraz soluklandım. İçeri girince çalışanların biri yanıma geldi. "Hoş geldiniz Jimin bey Bay Mine haber vermemi istermisiniz?" Kafamı hayır anlamında sallayıp asansöre bindim.

Asansörden inip Yoongi'nin odasına yürümeye başladım. Odasından çıkan yoongi'yi görüp ona hızla yürüdüm.

MIN  YOONGİ

"Hamileyim ben yoongi"

Duyduğum şeyi idrak etmeye çalışıyordum. Şokla donup kaldım öylece.

"Ha"

Jimin ellerini yüzüme koyup kendime gelmem için biraz sıktı. Kafamı sallayıp endişeyle Jimin'e baktım.

"Gerçekten mi? Şaka değil değilmi jimin? Ama sen nasıl.." Sözüm dudaklarıma kapanan dudaklarla kesilmişti. Hala şokta olduğum için karşılık verememiştim.

Yanaklarımı okşayarak konuşmaya başladı. "Bebeğim bu konuda sana asla şaka yapmam. Bana da imkansız gibi gelmişti ama oldu yoongi. Test ne kadar doğru bilemicem. Randevu alalım en kısa zamanda."

Gözlerim yanağına kaydığında içimde bir yerlerin acıdığını hissettim. O tokatı benim için yemişti. Hak etmediği halde hemde. Dişlerimi sıkıp elimi yanağına götürdüm. Hafifçe dokundurdum elimi. Acıyla sızlanıp geri çekildi.

Derin bir nefes alıp verdim. "Güzelim çok acımıyor değil mi?" Kafasını hayır anlamında salladı bu konuda şuan konuşmak istemiyordu belliydi. Koridorda öylece sarılıyorduk birbirimize. Bir anda alkış sesi gelmeye başladı. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda Bogum olduğunu gördüm.

Jiminden ayrılıp dikleştim. Jiminde o tarafa dönünce gerilmişti. Çok tanıdık geliyordu Park Bogum. Ama kim olduğunu çıkaramıyordum. O gün toplantıda jiminle karşılaştıktan sonra Jimin'in tepkilerini bir bir izlemiştim. Nasıl korktuğunu, endişeye kapıldığını, tedirginlikle kıpırdayışlarını.

"Ne kadar duygusal bir sahne. Ah! Ağlayacağım sanırım." Eliyle akmayan göz yaşlarını siliyormuş gibi yaptı. Sinirle nefes alıp verdim kendime hakim olmaya çalışıyordum.

Jimin'e ithafen "Aa Bay Park neden suratıma bakmıyorsunuz? Sanırım beni sevmediniz ne dersiniz?" Jimin derin bir nefes alıp verdi kafasını kaldırıp ciddiyetle ona baktı. "Bay Min derseniz sevinirim. Ve evet sizi sevmedim ve sizden haz etmiyorum."

Bogum dudaklarını büzüp konuşmaya başladı. "Neden Bay Park ben sizi çok sevmiştim oysaki hem artık geçmişi unutmalısınız sonuçta geçmişte yaşananlar geçmişte yaşandı."

Jimin gözlerini kapatıp bir kaç saniye bekledi ardından sert bir sesle konuştu. "Senin ve o sikik arkadaşlarının bana yaptıklarını unutacağımımı sandınız? Ne kadar da aptal ve zavallısın. Küçükkende öyleydin şimdide öylesin."

Jimin'in söyledikleriyle sırıtmaya başladı. "En azından aptal ve zavallıyım. Ya senin gibi bir orospu olsaydım o zaman ne yapardık?"

Daha fazla dayanamayıp suratına yumruğu geçirdim. Düşen bedenin üstüne çıkıp yumruklarımı suratına geçirmeye başladım. "Eğer bir daha Jimin'e baktığını, konuştuğunu görürsem yada duyarsam yüzünü kırıp dağıtmaktan daha fazlasını yaparım. Duydun mu beni!"

"D..Duydum" Son bir kez daha yumruğumu suratının ortasına geçirip ayağa kalktım. Jimin'e döndüm aynı şekilde durup duvara bakıyordu. Sanki şuan burda değilde başka bir zamandaymış gibiydi. Elinden tutup hafifçe sarstım onu. Gözleri bana dönünce dudakları büzüldü. Çekiştirip odama götürdüm.

Odamdaki koltuğa oturup kucağıma çektim bebeğimi. "Hadi uyu biraz güzelim daha sonra konuşuruz." Kafasını sallayıp boynuma gömüldü. Bir süre sonra nefes alışverişleri düzene girince uyuduğunu anladım.

Telefonumu cebimden çıkarıp tanıdık numarayı tuşladım. Kulağıma götürüp açılmasını bekledim. Beşinci çalışta telefon açıldı.

"Chan Park Bogumu araştırmanı istiyorum. Her şeyiyle okuduğu okullara kadar ne varsa o zamanki arkadaşlarının isimleri hepsi elimde olursa sevinirim"

"Hallediyorum hyung iki üç gün içinde elinde olur dosya"



                   _________________

Valla bişeyler yapıyorum ama ne yapıyorum bilmiyorum. Öptüm😚

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Little Family : yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin