⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚Beş tane azgın delinin yaşadığı evde, başlangıçları çok can sıkıcı olmuştu. Ama buzlarını eritip birbirlerine açık olmaya başladıklarında, zamanın nasıl hızlı aktığına herkes şaşırmıştı. Şimdiyse, ayrılma zamanları gelip çatmıştı.
Beşi salonun orasına burasına yayılmış, son saatlerinin dolmasını bekliyorlardı.
Felix, planlarının son kez üzerinden geçmek istedi. "Babam her şeyi hazırladı. Döndüğümüz gibi Jisung'la beraber mahkemeye çıkacak, beş dakika içinde tüm mal varlığımı geri alacağım."
"Teşkilat endişelenecek." Diye devam etti Jin. "Çünkü aralarındaki para akışı ani ve yüksek miktarda olacak. Ama biz bunu da öncesinden düşündüğümüzden-"
"Sorun olmayacak." Diye lafı tamamladı Sam. "Evraklarda çıkan bir yanlışlık yüzünden mal akışı sağlandığını savunacak, gerekirse rüşvetle bunu kabul ettireceğiz."
"Mahkemenin hemen ardından, Jeongin harekete geçecek." Dedi Felix. "Ama dediğim gibi, babam çoktan hazır. Toparlanmak ve saldırmak için onların harekete geçmesini beklemeyeceğiz. Daha gün doğmadan, bir gece yarısı inlerine ineceğiz."
"Jeongin ve çetesi kıskıvrak yakalanacak. Bizi uzun zamandır tehdit eden çete son bulacak." Dedi Jin. "Jeongin'i de kendimize saklayalım, o çok bir cevher."
"Ne?"
"Ne?"
Bir anda Felix ikizlere şaşkın bakışlar attı. Sam bizzat onunla göz teması kurarken, Jin biraz gözlerini kaçırıyor gibiydi. Felix kendi kendine güldü, bunu düşünmeyecekti bile.
"Ardından..." Diye konuştu Jisung ilk defa. "...aynı o gece dördümüzün kaçtığı gibi, bir yük gemisine bineceğim."
"İndiğin limanda..." Diye devam etti Minho. "...seni bizzat ben karşılayacağım. O zamana sahte kimliğin elimize geçer. Ya da... Bundan sonraki hayatın mı demeliyim?"
"Bundan sonraki hayatımız..."
Birbirlerine bakarak gülümsediler.
✧
Çok kısa bir süre sonra Kore'ye dönmüşlerdi. Aynı planladıkları gibi, Jisung ve Felix'in mahkemesi epey kısa sürmüştü. Şüphelenen teşkilat da Jin ve Sam tarafından susturulmuştu. Şimdi sıra, Jeongin'in tepesine binmekteydi.
Uzun gemi yolculuğu, şipşak mahkeme süreci derken aslında herkes çok yorgundu, ama kimsenin umrunda olmadı. Jisung, kalbini çalan bir orospu çocuğunun yanına kaçmanın hayalini kuruyordu. Felix ise kaçık orospu çocuklarıyla eskisi gibi devam etmek istiyordu, belki biraz daha farkla... Onların patronu değil, manitası olmak mı demeliydi...
Zorlu bir gecenin sabahına, zaferi temsil eden kızıl bayraklarını havalandırdılar. Jeongin'in çetesi mağlup edildi. Jisung hızla gemiye yetişti, Felix ise Jeongin'i saçlarından sürükleyerek götürüp babasına teslim etti.
✧
Eve nasıl gelip, nasıl uykuya daldığını bilmiyordu Felix. Tek bildiği, onu uyandıran enfes bir kokuydu. Önce gözlerini kırpıştırdı, ardından yattığı yerden doğrulup alt kata indi.
Kendi evinde, kendi mutfağında iki tane adam vardı. Onları nasıl tanıyamazdı ki? Belki de karşısındaki duruşları, onların özetiydi.
Jin, üstünde basit bir kısakollu, altında gri bir eşofmanla kasvetli bir şekilde krep yapıyordu. O ne kadar mükemmelliyetçiyse, krepi de o kadar mükemmel olmalıydı. Harika genişlikte, harika büyüklükte, harika tatta... Bunun için epey uğraşıyor, epey çaba sarf ediyordu.
Sam ise onun mükemmelliyetçiliğinden birhaberdi. Üstü çıplaktı, altındaysa dar bir şort vardı yalnızca. Üstüne yemek sıçramasın diye alelade bir önlük bağlamıştı ama yemek yaptığı da yoktu ki. Bütün muzu eline almış, ısıra ısıra yiyerek kardeşine salça oluyordu. Arada bir yemeklere dokunup bir işe yarıyormuş gibi davranıyordu.
Felix gözlerini ovuşturarak savruk adımlarla tamamen aşağı indi, mutfak masasına oturdu. Şimdi ikizler de onu izliyordu. "Günaydın patron." Dedi ikizler bir ağızdan. Sam şimdi karşısına oturuyordu, Jin ise hala kreple meşguldü.
"Günaydın." Felix yüzünde kırık bir tebessüm, onları izliyordu. Buna karşın, ikizler de tebessüm etti.
Sam'in tebessümü, biraz daha alay edercesine gibiydi. "Patron ya bizi öldürecek, ya da sikecek." Dedi.
Felix'in yüzündeki gülüş kayboldu, kaşları çatıldı. "O niye be?"
"Bize pek böyle gülümsediğini görmüyoruz da patron, bir bok yedik sandık yine." Dedi Jin.
"Yok, bir bok yemediniz. Öyle tebessüm ettim işte; bunda kötü olan ne?"
"Patron~" Dedi Sam, yine aynı gevşek ifadeyle. "Bundan sonra biz de burada yaşayalım mı?"
Evet böyle bir soruyu cidden sormuşlardı. Ama Felix'in tepkisini, onlar da beklemiyordu. "Olur." Dedi Felix.
"Olur mu sahiden?" Jin de kafasını tavadan kaldırdı, arkasını dönüp onlara baktı.
"Olur. Zaten sürekli beraber değil miyiz? Kalın işte."
İkizler göz teması bile kurmadan aynı anda gülümsediler. Felix'in tepkisinden ikisi de memnundu. "Hep böyle kalalım patron." Dedi Sam, sonunda cıvık olmayan bir ifadeyle. "Ben bizi çok sevdim. Sen de seviyor musun?"
"Seviyorum."
"Kimseyle evlenmeyeceğine söz ver." Dedi Jin. Evet, bu ikizlerin mantıklı olanıydı. "Üçümüz, insanları üç yakın dost, silah arkadaşı diye kandırırız. Geceleri neler yaşadığımızı kimse bilmez~"
"Siz de evlenemezsiniz o zaman." Dedi Felix, işaret parmağıyla ikizleri işaret ederken. "Ölene kadar benim yanımda kalmaya mahkumsunuz."
"Anlaşıldı patron."
"Duyamadım?"
İkizler yaptıkları işleri bıraktılar. Ayağa kalktılar, asker selamı verir gibi sol ellerini alınlarına dayadılar. İkisi aynı anda, daha coşkulu bir sesle bağırdılar.
"Anlaşıldı patron!"
✧
"GOT IT BOSS"
FINAL
05.03.2024Bu fici bu kadar uzatmayacaktım bile, minific olsun istiyordum ama sardı uzattık ne yapalım... Hayatımda ilk threesom ve daddykink denememdi, umarım hepimiz tatmin olmuşuzdur.
Başka günlerde, başka ficlerde görüşmek üzere, herkes kendisine çok iyi baksın askerlerim!
"Anlaşıldı patron!"
✧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix] ✓
FanfictionÜnlü mafya babası Lee Felix, sağ ve sol kolları Hwang ikizleri. Vurdulu kırdılı mafya hayatlarını huzurla geçirip giderlerken, sağ kol Sam, bir gün patronu hakkında öğrenmemesi gereken karanlık bir bilgiye ulaşır... "Patronu, bir oğlancıdır. Hatta t...