⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚Jin ve Sam, Felix'le beraber gerçekten Amerika'ya gelmişlerdi. Hatta bir de şu başbelası Jisung denen adam da yanlarındaydı. İlk başta sorun değildi, elbette onu kontrol altında tutabilirlerdi. Ama asıl sorun, Felix'in güvenilir hyungunun evine gittiklerinde başladı.
"Orospu çocuğu Minho!" Minho, ikizler ve Felix evin birer köşesine kaçışmış sessizce Jisung'un sakinleşmesini beklerken, Jisung eline geçen her şeyi fırlatarak Minho'nun üzerine yürüyordu. "Harbiden orospu çocuğusun sen!"
Jin dayanamayıp saklandığı yerden çıktı, ellerini yüzüne siper ede ede Jisung'un yanına kadar gitti, sonunda onu kollarından yakaladı. "Sakin olacak mısın, yoksa bir tane çakayım mı?"
"Deli orospu çocuğu. Bırak beni geberteceğim onu."
Felix kısa fırsattan istifade ederek Minho'nun yanına koştu. Hem akrabası, hem de güvenilir bir hyungu olan adamı Jisung gördüğü saniye çılgına dönmüştü çünkü. "Neden delirdi bu piç?" Diye sordu hyunguna bakarken. "Bunu nereden buldun da ne yaptın amına koyayım?"
Minho umursamazca omuzlarını silkti. "Bir şey yok be."
"Anlat çabuk, yoksa o deliden önce ben ayağımın altına alacağım seni."
"Aman." Umursamaz bir tavırla salondaki koltuğa geçip oturdu. İkizler Jisung'u tutarken rahatlamış görünüyordu.
"Salın şunu ya." Dedi Felix, Minho'dan istediği cevabı duyamayınca.
İkizler tam Jisung'u bırakacakken Minho oturduğu yerden fırladı. "Tamam tamam dur, anlatacağım. Birkaç yıl önce denk düşmüştük de, parasını çalıp ortadan kaybolmuştum."
"Bir de övünüyor, amın evladı!"
"Yeter!" Felix hareketlendi, Jisung'un karşısına geçti. "Tamam, ne kadar paranı çaldıysa söyle, geri öderim ben."
Minho ve Jisung, bir an için göz göze geldiler. Jisung'un hareketleri yavaşladı. Bir süredir ikizlerin elinden kurtulmak için verdiği savaşı son buldu. Başı yavaşça öne doğru eğildi. "Çok bir şey değildi. 2-3 yüz..."
"Sikeyim Jisung ciddi misin? 2-3 yüz için mi bu kadar yaygara koparıyorsun?"
"Önemli olan paranın miktarı değil! O zaman, çok ihtiyacım vardı. Ona bile çok ihtiyacım vardı. Anlamıyorsunuz." Konuşmanın başında yükselen sesi, yine yavaş yavaş düşüyordu. "Ben sizin gibi ağzımda gümüş kaşıkla doğmadım. O zamanlar yemek alacak param yoktu."
"Pekala..." Felix derin bir nefes aldıktan sonra toparlandı, Jisung'a baktı. "Sadece bir ay, bu evde kalacağız. Ya birbinizle iyi geçinin, ya da kendinizi kilitleyin odanıza. Uğraşamam sizinle. Karnım aç benim."
İkisini de umursamadı, koltuğa geçip rastgele oturdu. İkizler de yine hemen durdukları yerden fırlayarak Felix'in iki yanına oturdular.
Felix'in az önceki tüm siniri, tüm öfkesi geçmişti. Ufak çaplı sinir krizleri, yine bir anda son bulmuştu. Sadece Felix değil, hepsi böyleydi. Bir anda parlıyor, sonra yaptıklarının anlamsız olduğunu anlayıp geri çekiliyorlardı.
Jisung kuyruğunu bacağının arasına kıstırıp Felix ve ikizlerin karşısına geçip otururken, Minho da yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa yöneldi.
✧
Jisung'un kendini iyice içine kapattığı bir aylık işkence hapsin üçüncü gününe geliyorlardı. Şimdiden hepsi çok sıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix] ✓
FanfictionÜnlü mafya babası Lee Felix, sağ ve sol kolları Hwang ikizleri. Vurdulu kırdılı mafya hayatlarını huzurla geçirip giderlerken, sağ kol Sam, bir gün patronu hakkında öğrenmemesi gereken karanlık bir bilgiye ulaşır... "Patronu, bir oğlancıdır. Hatta t...