01

119 10 21
                                    

"Momo?" dedim, ona ve elindeki baltaya bakarak.

Üzerinde kan lekeleri vardı, saçları yüzünü kapatmıştı, hızlı nefes alıp veriyordu.

Bakışlarım aşağıya kaydı, gördüğüm şeye inanmayarak şaşkınlıkla ağzımı kapattım.

---

3 ay önce

Şirket binasının önünde dikildim. Çantamın iplerini sıkıca tutarak içeriye adımımı attım.

Resepsiyondaki kadın hızla yanıma geldi. El sıkışmak için elini uzatırken gülümsedi.

"Siz Kim Dahyun olmalısınız, Ben Jeongyeon."

Elini tuttum, el sıkıştık. Aynı şekilde gülümsedim.

"Memnun oldum."

Jeongyeon daha da geniş gülümserken eliyle yolu işaret etti.

"Bayan Momo kuliste sizi bekliyor. İlk işiniz olduğu için heyecanlanmayın, Bayan Momo anlayışlı biridir." gülümsemesi bir an için soldu. "Sanırım."

Kaşlarımı çatıp anlam vermeyerek baktım ama çok umursamadım. Gösterdiği yöne doğru ilerledim.

Derin bir nefes alıp içeri girdim. Kapıyı açtığımda, siyah saçlı kadın koltuğa resmen yayılmış bir biçimde oturuyordu.

Göz devirip iç çekti. Sonra doğruldu. "Sonunda."

Eğilerek selam verdim. "Üzgünüm, geciktim."

Hızla makyaj ekipmanlarını çıkardım.  Mantomu çıkarıp astım ve bir sandalye çekip karşısına oturdum.

"Göz altıma küçük parlak taşlar istiyorum ve kesinlikle koyu kırmızı ruj." ses tonu düz ve kesindi.

Başımla onaylayıp makyajını yapmaya başladım.

...

Son taşı da koyduğumda makyaj bitmişti.

Zarif hareketlerle ayağa kalktı ve boy aynasını önünde durdu.

Sırıttı. "Böyle bir sonuç beklemiyordum." yanıma gelip saçlarımı karıştırdı. "Aferin."

Aferin mi? Kalp atışım hızlanırken nefesimi tuttum ve zoraki gülümsedim.

Dünyanın en ünlü dansçılarından Hirai Momo, saçımı karıştırıp bana aferin dedi. Bana.. BANA AFERİN DEDİ!!

Arkadan gelen anons sesi düşüncelerimi böldü.

"Hirai Momo, sahne sizin."

Bana bakarak gülümsedi ve ardından stilistleri mikrofonların yerini ayarladıktan sonra son bir kez bana dönüp göz kırptı.

Sonra sahneye çıktı. Makyaj odasındaki büyük ekrandan ne yaptığını görebiliyordum.

Mükemmeldi! Sahne hakimiyeti ve dansı. En ufak bir kusuru yoktu.

...

Konser çıkışında, yorgun bir şekilde makyaj odasına döndü. Kendini dönen sandalyeye attı.

Gözlerini kapatıp başını geri attı. Makyajını temizlemek için ayağa kalkıp ona yaklaştım.

Gözlerini açıp bana baktı. Sonra belimden tutup beni kendine çekti. Kucağına düştüm.

Nefes almak zor gelirken o bana bakmaya devam etti.

"Efendim..." sesim titriyordu.

Hızla ayağa kalktım. O ise hala beni izliyordu. Ellerim titriyordu.

"Çıkışta boş musun?"

Yutkundum ve başımla onayladım.

"Güzel. Birlikte yemek yiyelim."

Ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki vaz geçtim. Az önce neden öyle yaptı? Amacı neydi? Belki yorgunluktan şaşırmıştı.

Makyajını dikkatlice temizledim. İşim bittiğinde, sandalyede uyuyakalmıştı.

Tatlı gözüküyordu. Ona yaklaşıp hafifçe dürttüm.

"Bayan Momo, bitti."

Gözlerini usulca açtı. Bana baktı. Esnerken hafifçe doğruldu.

"Bitti mi?"

Başımla onayladım ve eşyalarımı toplamaya başladım.

"Yemek için nereye gitmek istersin?"

Ona baktım. "Aslında, yemek işini başka zamana alabiliriz, efendim. Bugün biraz yoruldum ve-"

Ayağa kalktı. "Ben daha çok yoruldum ve buna rağmen sana yemek teklif ettim. Red mi ediyorsun?"

Yutkunup eşyaları çantama koydum. "Aslında demek istediğim bu. Siz de ben de çok yorulduk. Başka bir gün yapabiliriz."

Gerçekten şuan lüks bir restoranda bir yemek yiyemezdim. Hem fiyatlar, hem de ruh halim buna izin vermiyordu.

Göz devirip ayağa kalktı. "Peki."

Oflayarak odadan çıktı. Bende mantomu giyip eşyalarımı alarak çıktım.

Şirketin kapısından çıkınca, şiddetli bir yağmur yağdığını gördüm. Bu havada dolmuş durağına bile yürüyemezdim!

Duyduğum korna sesi ile irkilirken, sesin geldiği yöne baktım.

Lüks bir Jeep'in içinde Bayan Momo vardı.

Eliyle gelmemi işaret edince ellerimle ıslanmamak için kafamı kapattım ve arabaya koştum. Hızla kapıyı açıp bindim.

Oturunca, Bayan Momo sırıtarak
bana baktı.

"Seni eve bırakacağım."

Gülümseyip başımla onayladım. "Teşekkürler efendim."

Başını yana eğip bana baktı. "Efendim mi? Ne kadar resmi. Momo de yeter."

Sonra ehliyet kemerini takarken konuştu. "Senin adın ne?"

Bende ehliyet kemerimi taktım. "Dahyun."

Gülümsedi. "Ne kadar tatlı bir isim. Dahyunnie~"

Ona bakıp güldüm. "Dahyunnie? Fazla sevimli."

O da güldü. Arabayı çalıştırdı. "Senin gibi."

Yutkundum. İltifatlara alışık değildim. Ve bu kadın, -ayrıca sıradan biri değil HİRAİ MOMO- beni şımartıyordu.

Gülümseyip önüme döndüm.

"Bana adresi tarif et, Dahyunnie~"

---

Ertesi sabah iş yerime vardım. Bugün Momo -Bayan Momo ama kendisi Momo dememi istiyor.- özel bir etkinliğe katılacak.

Dikkat çekici bir makyaj istedi. Dediğini yaptım. Oldukça asil ve koyu kırmızı ruj ve siyah far.

Siyah far genelde tercih etmezdim, amasöz konusu Bayan Momo olunca sıradışılıklar ve mükemmellikler konuşuyordu. Ona herşey yakışıyor!

---

İş çıkışı yorgun bir biçimde yürüyordum. Arkadan gelen bir çığlık sesi duyduğumda korkuyla arkamı döndüm. Şirketin arka tarafından gelen bir sesti.

Hızla arkaya koştum. Kapşonu kapalı ve elinde bir torba taşıyan bir kişi vardı. Koşarak uzaklaştı. Ona yetişmeye çalıştım ama başaramadım.

Gelen kokuyla burnumu kapattım. Yere baktım. Karanlıkta bile kan lekelerini görebiliyordum.

Korkuyla ve şaşkınlıkla gözlerim büyüdü.

---

SIRF SENA İCİN DAHMO YAZIYORUM?!

ehm neyse ben de biraz ters kose aski var da umarım dövmezsiniz...

Keyifli okumalarrr...

Make-up artist/DahmoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin