20 küsür dakikalarda süren yolculuğumuzdan sonra beraber indik otobüsten. Bana veda etmeden AVM'ye doğru yürümeye başladı. Hani başka bir yere gidecekti?
Elleriyle "Gel, gel" işareti yaptı bana. Hızlı adımlarla yanına ulaştım. Ve sanırım ilk düzgün cümlesini bu an, bu dakika ve bu saniyede duymuş oldum.
-Vazgeçtim. AVM'de gezmek istiyorum.
Oha kız düzgünce konuştu lan!! Sesi de inceymiş aslında. Çok hoş.
-Pekiii gel seni gezdireyim buralarda.
-Olur. ama Fadime Nine'yi aramam lazım.
-Ara bakalım.
Hemen cebinden telefonunu çıkarıp Fadime Nine'sini aradı.
-Alo nine? Ben gelemeyeceğim bugün, dedeme çok özürlerimi ilet olur mu? Yarına proje ödevim var. Onu yetiştirmem lazım. Yarın söz geleyim olur mu?
-...
-Tamam ninem, çok sağ ol. Yarın sizdeyim. Sarmamı unutma olur mu? Hadi öptüm ellerinizden görüşürüz!
"Sarma, sarma seviyor. Aklının köşesinde tut." dedi sevinçle iç sesim. Ben de sarmayı çok seviyorum.
-Bittiyse, gidelim mi?
-Gidelim. Nereleri gezdireceksin?
-Öyle kafamıza göre. Bu arada, ailen burada gezmene izin verecek mi? Daha bir gün olmadı tanışalı. Sorun ederler mi?
-Hayır, söylemezsem bilmezler. Hem söylesem de sevinirler yani. Yeni biriyle tanıştığım için gurur duyarlar herhalde.
-Peki o zaman. Gel takıcıya girelim. Kızların baya sevdiği şey var burada.
-Kendine mi alacaksın?
-E, ben kız değilim? Sana tabii ki.
-Ben takı takmam.
Parmağında yüzük, bileğinde bileklik veya kulağında küpe yoktu. Sadece boynunda çok narin yıldızlı bir kolye vardı. Aynı kendisi gibi narin...
-Kolyen var?
-Evimde odama gitsen 5 tane anca takı bulursun. Bu kolyeyi asla çıkarmam zaten. Onlar da ailemin aldıklarıdır. Bunu babaannem almıştı. Yani almış.
-O zaman bir tane de benden olsun. Hadi yaa gel girelim içeri işte!
Yerimde çocuk gibi tepiniyordum. Neden yaptığımı sormayın.
-Ya insanlar bize bakıyor! Hem bugün tadelle aldın. Olmaz. Gel, şurada kitap satan bir yer var oraya bakalım. Bir şey almasak da dolaşırız. Olmaz mı?
-Olmaaaaz gel benimle giricez orayaaa!
-Ya sus tamam hadi girelim. Daha yeni tanıştığım biriyle niye geliyorsam AVM'ye?
Böylece Rena'yı sürükleyerek takıcıya getirdim ve takılara bakmaya başladık. Çok narin, üzerinde parlak taşlar olan bir taç gördüm arada. Bir tane kalmış hatta. Onu yerinden aldım ve Rena'nın bana arkası dönükken kafasına taktım. İrkilip bana döndü ve...
Prensesler gibi duruyordu!
O kadar yakışmıştı ki! Sanki gerçek sahibi Rena'ydı o tacın.
-Rena bunu almazsak seninle bir daha konuşmam bak!
-Yeni tanıştığım bir yabancısın, konuşmasan ne olacak?
-Çok kırıcısın. Odun Rena.
-Yakıştı mı taç?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Pencere Arasındaki Müzik
Roman d'amourKarşı apartmana taşınan melekleri kıskandıracak güzellikteki kız ve onu uzaktan uzağa izleyip her gün sevgisi gittikçe artan bir oğlan...