Medya: Joy + Wendy - Return(Inst.) Aslında Karaoke ama... boşverin vdhs medyadaki müzikle dinlemeyi unutmayın!!♡
Önceki bölümde:
"Merhaba ben sınıf başkanı Park Soo Young. sanırsam bundan sonra bir şeye ihtiyacın olursa bana söyleyeceksin." "Yani şey..başkan olduğum için.." daha sonra bu son dediğime pişman oldum. Zaten başkan olduğum için bana soracaktı ve bunun başka bir nedeni yoktu. peki niye böyle dedim?! sanırsam heyecanlanmıştım. Çünkü ilk defa hiç tanımadığım biriyle arkadaş oluyordum. ve sanırsam bu çocuk... benim sıra arkadaşımdı
Çocuk yakışıklıydı aslında. kahverengi gözleri ve bal renginde açık kahve saçları vardı. aslında söylemem gerekirse gerçekten bebeksi ve kızları kıskandırabilecek kız gibi bir yüzü vardı.
çocuk ilk önce kafasını yerden kaldırdı, bana baktı ve ardından tebessüm etti.. "Merhaba, Ben de Lu Han."1 HAFTA SONRA
"Hey Luhan! Haydi kantine inelim! " diyerek Luhan'ı da benle birlikte kantine sürüklemeye başladım.
"Hey! Ama bana da bir şeyler alman gerekecek!"diyip gülerek ben sürüklemeden yanımda yürümeye başladı.
Evet... Luhan ile 1 hafta içerisinde iyi arkadaş olmuştuk. Sıra arkadaşım olması bunun en önemli etkenlerin biriydi.
Aslında evet, 1 hafta içerisinde bu kadar yakın olmak biraz tuhaftı ama yeni bir kişiyle tanıştığım ve arkadaş olduğum için bu beni çok heyecanlandırıp mutlu etmişti. O yüzden bunu sorun etmiyordum. Aslında o da... Çünkü bilmediği bir okula gelmişti ve kimseyi bilmiyordu. Ve bence bu yüzden bana yakın davranıyordu.
Kantine doğru gülüşerek yürümeye devam ederken ayağıma takılan bir şey yüzünden kendimi yerde buldum. Ne olduğunu anlayamadan birinin "Ah, Pardon! Yanlışlıkla oldu!" dediğini duydum ve daha ben kalkamadan Luhan beni kollarimdan tutup kaldırdı...
İşte ilk şey o zaman başladı...
Gözümün önüne bir şey geldi..
belki bir anı?..
Etraf bulanıktı... İçerisinde benim gibi öğrencilerin olduğu bir... Okuldaydim... Hava güzeldi herkes mutluydu.
Okula öğrencilerin kahkahaları ve mutlu bağırışmaları hakimdi.
Okulun içi ferah ve temizdi. Büyük uzun koridorları vardı sanki sonu gelmeyecekmiş gibi...
Okula hakim olan renkler beyaz, kahverengi ve griydi... Bu okulu daha modern gösteriyordu..
Öğrencilerin kıyafetleri okul ile uyumluydu, gri ve beyazdı..
Bazı öğrenciler derse yetişmek icin koşturuyor, bazıları başkaları hakkında dedikodu yapıp parmaklarıyla birini gösteriyorlardı...
Parmaklarıyla gösterdikleri kıza doğru ilerledim... Kızın arkası dönüktü, yüzünü göremiyordum... Ama saçları siyahtı.
Yüzünü ellerinin arasına almış yavaşça yere çömeliyordu... Ve kız sanırsam ağlıyordu..."Ya! Bunun nesi yanlışlıkla!" diyen Luhan' ın sesiyle kendime geldim. Etrafı bulanık görüyordum ve kendimi halsiz hissediyordum.
" Luhan. Lütfen. Sadece... Gidelim." kesik kesik konuştum ve Luhan'ın kolunu tuttum.
Luhan bana bir şey olduğunu o zaman fark etti.
"Hey, sen iyi misin?"
Başımı olumsuz sallamakla yetindim.
"Gel.. Seni revire götürelim"
"Ama... Ders?"
"Bırak şimdi dersi falan.." diye söylendi Luhan.
"Haha Ne oldu aptal?"
İşte o zaman kıza bakma fırsatı buldum.
Bu kız okulun ilk günü omzuma çarpan kişiydi. JuHyun bu kız hakkında bir şey demişti... Ne demişti?
Ama bunu düşünmeye gücüm yoktu. Luhan tutmasa her an düşebilirdim.
"Seni ben!!.."
Luhan laf söylemeye hazirlaniyordu ki...
"Luhan, lütfen..." diyerek kesik kesik konuştum.
"Peki" diyerek söylendi Luhan.
"Ama bu son karşılaşmamız olmayacak!" dedi Luhan dişlerini sıkarak.
Ve beni kollarimdan tutarak revire götürmeye başladı..
.
"Hey, biraz önce ne oldu ö-"
"Ya da şey... Su ister mi-"
"Aish! "
"En iyisi sen yat dinlen. Ben öğretmenden izin alıp geliyorum."
Gülümseyip başımı sallamakla yetindim.
Biraz dinlenmek iyi gelebilirdi.
× × ×
Gözlerimi açtığımda karşımda bir adet telaşlı JuHyun bulunuyordu.
"Hey hey hey hey hey... Sen iyi misin?"
Ufak tebessüm ederek karşılık verdim. "Sorun yok, sakin ol."
"Ben sadece- hey Luhan nerde?" Luhan'ın olmadığını fark ederek etrafı gozlerimle taradim.
"Ahh Luhan? o derste. Aniden dersin ortasında derse girip "Sooyoung o.. iyi değil bu yüzden revirde. Pek iyi sayilmaz. Izin verirseniz.. bu derse katılmayabilir miyiz?" dediğinde nasıl panikledim bilemezsin. Luhan'ın dediklerini umursamadan "Hayır! onun yanında ben kalacağ- Yani kalabilir miyim lütfen?" dedim. Öğretmenin "pekala" demesine kalmadan da buraya geldim işte."
"Ders ingilizceydi değil mi?"
"Evet maalesef"
"Peki ben ne kadar zamandır uyuyorum?"
"heumm 2 saat belki?" diyerek parmaklarıyla hesap yapmaya başladı.
"Evet evet tam iki buçuk saat"
" Hiç uyurken biri geldi mi?"
"Ah evet. Taeyong geldi, teneffüste. Senin için çok endişelendi. Aslında yanında kalmak istiyordu ama Ingilizce öğretmeni izin vermemiş.."
Bakışlarımdan Luhan'ı da merak ettiğimi anladı.
"Ah Luhan ise hiç gelmedi."
"Bir seyi merak ediyorum: Luhan ile ne zaman bu kadar yakın oldunuz? Biliyorsun, onda anlamadığım bir şey var ve bu yüzden onunla yakın olmanı iyi bulmuyorum." diye sözlerine devam etti.
"Anlamadığın şeyi anladığın zaman bu konuyu konuşalım" diyerek geçiştirdim.
"Asıl sen beni bırak da büyük bir cezaya hazır ol! Tae Woo' dan sonraki en gaddar öğretmene bulaştın! Bir ilksin! "
diyerek gülmeye başladım.
Dediğimin aksine JuHyun'un ifadesi hale ciddiyetini koruyordu.
Sorun ne? der gibi suratına baktım.
"Bu arada.."
"Sen gerçekten iyi misin? Yani panikleyip hemen yanına geldiğim için soramadım Luhan'a ne olduğunu "
"Ah o mu?" Luhan konusunu kapandığı için memnundum.
" Panikleyecek bir şey yok. Sadece... Ufak bir baş dönmesi. Artık iyiyim. Dinlenmek iyi geldi."
"Ama JuHyun şunu söylemeliyim ki galiba anılarım geri geliyor..."Herkese merhaba!!! Yeni bir bölümle geri döndüm!! uzun zaman oldu gerçekten. Aldığım vote lar sebebiyle kayıtsız kalamadim ve yeni bölüm yazayım dedim. Vote lar iyi giderse daha sık yazmaya çalışacağım malum yaz da geldi... :)
Neyse uzatmayayım. umarım begenmissinizdir yeni bölümü! Vote ve yorum atmayı unutmayın!!!
Hehe ♡♡♡