Saluuuuttt
Tarihlerrrr
Bölüm şarkısı olsun hadi!!!
Kargo – Yıldızların altında...
"Bazen dile gelir acılar. Uçurum der ki, gel düş benden..."
~Anonim
Yaşamak, nefes almakla bitmiyormuş. Belki bir nefes muhtaç, belki bin nefes israftı. Çok zor değildi nefes alanlardan olmak, asıl zor olan hak etmekti. Hak edilen yaşamdı. Gerçekten yaşamayı hak etmiş miydik? İyi miydik bu koca dünyada?
İyi değildik, hiç birimiz iyi kelimesinin anlamını bilmezdik. Sorsan iki üç kişiye 'güzel' der geçerdi. Fakat kötü bilinirdi çünkü hepimiz birer kötüydük. Acılı kötüydük. İftira derdik, yapmadık derdik, dalga geçerdik, saçmalama diye bağırırdık ama kabul etmezdik ya kötü olanı.
Çok kişinin diline dolanmıştı, 'Gözler yalan söylemez.' diye. Asıl yalan kalpten gelirdi, esaretten, eziyetten gelirdi yoksa göz bahane. Kötü olmakta bunun tuzu biberiydi. İnanmak istediğimiz yalanı el üstünde tutar, muhteşem denecek güzelliğe sahip kılıfları giydirirdik.
Biz hep böyle yalan ve kötüydük.
Kötüydüm, ne annemi ne de kendimi kurtardım. Tam tersi onların bataklığında onların prensesi oldum. Halimi görse yüzünü bir saniye bile göremediğim annem, utanırdı benden, belki de tiksiniyordu annem benden. Sadece fotoğraflarda bildiğim o güzel yüzünü hayalini bile kurmama izin vermemesinin sebebi buydu bekli.
Anneler çocuklarınından tiksinir miydi?
Melek yüzlüm diye severmiş dedem annemi, benim de meleğim olsaydı da bir kerecik görseydim. Ben anneme kızgındım, beni babamın eline bıraktı diye. Ben anneme kızgındım, beni yalnız bıraktı diye. Yaşamak bu kadar zor muydu annem için.
İşte bu yüzden kötüydüm ben. Kendi canını hiçe saymış, sırf ben nefes alayım diye ölmüş bir kadına kızgındım. Oysa o değil miydi beni yaşatan? Suçladığım kişi annem değildi aslında. Kendimce onu suçlayarak vicdan denen uyduruk bir duyguyu bastırıyordum. Haksız yere ölen annemdi fakat beni de yaşatmamıştılar.
Evden sürekli kaçan o küçük kız annesine giderdi. Bir onun mezarında, onun öldüğü sokakta nefes alırdı. Garip, ölü kokan mezar bana dünyanın en güzel çiçeklerini sunmuş gibiydi. Öyle güzel kokardı ki bazen bu çürüyen cesetlerin yerinde olmayı isterdim.
Annemin mezar kokusunu içime çekmek isterdim.
Bir avuç toprak ellerimin arasındaydı, parmaklarımdan ait olduğu yere dökülüyordu. "Bir kere görseydim nasıl olurdum?" dedim. Bu bir avuç toprakta annem yatıyordu. Annemin yattığı toprağa oturmuştum.
YOU ARE READING
Svastikan
ChickLit«Resimler sadece kağıtlara çizilmezmiş, babam öğretti.» Sare Kurtuluş