Siyah Böcekler, Pembe Kusmuklar

178 11 1
                                    

Işıldayan bir şehrin en parlak sokaklarındaki yosunlaşmaya yüz tutmuş o harabede bulabilirsiniz beni. Bir ihtimal elimde döndüremeyip sürekli düşürdüğüm bir kalem ve buruşuk bir kağıt da vardır. Muhtemelen kağıt boştur, kaleminse ucu bitmiş. Yazacak duygularımı gözlüklü sarı kafalı çizgi film karakterleri giderken götürmüşlerdir.
Hoş, oraya yazmak için de gitmemişimdir. Birilerinden kaçıyorumdur. Birilerine karşı işlediğim uçlardan belki. Tek bir ışık hüzmesinin bile ulaşamadığı köşemden dışarıyı dinliyorumdur. İlla ki bitecek aşkları, nedensiz noktalanan arkadaşlıkları, istenmeyen evlatları, bağırıp zıplayan neşeli kişilikleri, atılan kahkahaları dinerim. Onların adına ben utanırım Tanrıya karşı. Ne vardı bu kadar gülünecek? Kendi ahmaklıkları. İnandıkları her şey ama her şey ölüm onları almadan çok önce sonlanacaktı. O zaman bu, sonu kötü biten masalı bildiğin halde iyi biteceği halde telkin vermekten başka neydi?
Kötü insanlarıysa daha çok severim. Kendilerini pembe kusmuğa bulama gereği duymamış, siyahını serbest bırakmış ama tasmasını hala elinde tutanları. Karanlığın har vurup savrulamayacak kadar güçlü olduğunun farkında olanları. Pembe kusmuğa bulananların da bulanma sebebini görebiliriz çünkü biz. Hep yalnız takılırız ama ulaşılamayacak kadar uzak da değilizdir. Fark edilemeyecek kadar şeffaf, içinden geçenlerin dağıtabileceği kadar naif. Bu yüzden yine de pis böceklerin giremeyeceği kadar rengarenk şehrin içinde; pembe kusmuklu insanların tenezzül etmeyeceği harabelerimizin içinde içeri girmeye çalışanlara karşı aslan, gittiklerindeyse yine ancak kendisine sarılan koalalara dönüşe dönüşe ölür gideriz.
Ve yine pis böcekler bedenimizi kemirirken pembe kusmuklu insanlar arkamızdan dualar, gazeller mırıldanırlar Tanrıya.
Yine kaçamayız.

Salak SaçmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin