Sert olabilirim, güçlü olabilirim, etrafıma duvarlar örüp zehrimle sıvayabilir her yaklaşanı yakabilirim. Ama seninleyken hiç de öyle değilim. Başkalarına karşı ördüğüm duvarları bile sen görme diye yerle yeksan edip yerine gül fideleri ekebilirim. Her sabah sana bir demet siyah gül getirebilirim. O umursayan kız o demedi eğer her sabah seni görebilecekse iki dudağının arasında bile getirebilir.
Aslında her zaman oradasın, her yerdesin. Ama aslında tek bir tanesin. Gerçek seni ararken senin için taşıdıklarım canımı acıtıyor. Hayır sorun canımın acıması değil; damarlarımdaki kan bitmeden seni bulamayacak olmam. Ya güller solarsa? O zaman yine de, her gün soluk gülleri ağzı kan içinde kalmış o kızdan bekler misin? Sanmıyorum. Olsun, onmaz kara sevdamızı kan söndürecektir.
Kendime ne yaptığımın da farkındayım. Nefes alıyor ve bağırıyorum. Dayanabilmek ve kutsanmak için.
Bir zamanlar yüzün rüyalarımın uğrak yeriydi. Şimdi kelimelerin içimdeki o bir nebze kutsallığı da kovaladı.
Dur şimdi, yoksa küllerimiz karışacak. Kanını harekete geçirip akıtmak istiyorum, yaşadığını belli etmeden. Seni hiçliğinden kurtarıp bende yaşamanı istiyorum. Beni yankılanan ışığınla büyüledin. Bu acı fazla gerçek. Ağladığın zaman göz yaşlarını silmek, çığılık attığın zaman tüm korkularınla savaşmak isterdim. Ve eğer hala beni istemiyorsan, ruhunu da al git. Çünkü o hep burada olacak ve asla boşveremeyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salak Saçma
Literatura faktuTamamen amaçsız bir kitaptır, günlük hayatta karşılaştığım ironik veya sinir bozucu her bir detayı yazıyorum. Bana katıldığınız veya benden ölesiye nefret edeceğiniz fikirlerim var. Tamamen sıkıntıdan yazıyorum şu an. Amaç; amaçsızlık. Tamam sustum...