Bir Merak

25 6 0
                                        


Ondan duyduklarım, vicdanım ve kendime verdiğim değer arasında ikileme düşmeme neden olmuştu. Bir çırpıda anlatılacak kadar kolay değildi yaşadıkları. Tane tane konuşmuş, zaman zaman gözleri dolmuş, bakışlarını kaçırmıştı. Artık bir etkisinin olmadığı bir zamanda, var olduğuna emin olduğum yarasını göstermişti.

"Sana neler olduğunu anlatabilmem için biraz geriye gitmem gerekiyor. İlk tanıştığımız günlere... Aslan'ın evindeki partide balkonda konuştuğumuz zamanı belki hayal meyal de olsa hatırlarsın. O zaman Aslan'la birbirimizi nereden tanıdığımızı sormuştun. Aslan'la babalarımız iş ortağı ve yakın arkadaşlardı." Baba kelimesi benim için etkisizdi, onun içinse söylemesi zor bir kelime gibi çıkmıştı ağzından. "Ortaklardı. Ta ki babamı dört yıl önce trafik kazasında kaybedene kadar..."

Ölüm. Yutkundum ama onu bölmüyordum.

"Seni detaylarla boğmayacağım sadece genel hatları sana açıklayabilmek için bu kadar geriye gidiyorum," dedi, acı çekiyor gibiydi. "O olaydan sonra ben, kardeşim, annem... Hepimiz ölü gibiydik artık. Annem şirketle ilgilenmek istemediği için hisseleri Aslan'ın babasına devretti. Babamla kurdukları hayallerin yarım kalmasını, hayatın onsuz devam ettiğini kabul etmek istemiyordu. O yüzden ikisinin ortak hayalini gerçekleştirmek, İtalya'da bir hayat kurmak için taşınmaya karar verdi. Bu kararla, kardeşimin ve benim de eğitimlerimize orada devam edeceğimiz kesinleşmiş oldu."

Şu ana kadar bahsettiği şeylerden neden daha önce bahsetmemişti? Bunların haber vermemesiyle bir ilgisi varmış gibi gelmiyordu.

"Bana bunları neden şimdi anlatıyorsun?"

"Maya, çünkü bir noktada bağlantılı olduğunu düşünüyorum." Devam etmek için derin bir nefes alıp verdi. "İtalya'ya gidişimizin ilk yılı bittiğinde annem çeşitli hastalıklarla uğraşmaya başladı. Bir sürü tetkik sonucu meme kanseri olduğunu öğrendik."

Sadece dinliyordum.

"Tedaviler uygulandı, Aslan'ın annesi hep yanımızdaydı. Dedim ya, biz hep bir aileydik. Ben buraya dönmeden önce annem ameliyat olmuştu, bir göğsü alındı, ama hayattaydı ve bu bizim için yeterliydi. Tekrar sağlığına kavuştuğunu gördüğümde buraya geri dönmek istedim. Sebebini bilmediğim bir dönme isteği vardı içimde, yarım kalan ve tamamlamam gereken şeyler varmış gibi hissediyordum. Belki şirkette babamın ardından bir rol oynamaya devam ederim, babalarımız gibi Aslan'la devam ederiz diye düşündüm. Belki de seninle tanışmam gerekiyordu. Bilmiyorum."

Varlığından emin olduğum yaralar... Söyleyebileceğim bir kelime gelmiyordu aklıma, susmaya devam ettim.

"Aslanlarla olduğumuz o son akşam, kardeşimden bir telefon aldım. Annemin iki gün sonra tekrar ameliyata gireceğini söyledi. Annemin hastalığı yinelemiş ve bana, burada olduğum için şikayetlerinin tekrar başladığını bile söylememişlerdi. Bu haberi alıp burada kalmaya devam edemezdim. İlk uçakla yanlarına gittim. Düşünebildiğim tek şey annemdi. Babamı kaybetmenin verdiği acıyı dün gibi hatırlıyorum. Annemi de kaybedemezdim."

Kayıp. Hastalık. Ölüm. Bazı kelimelerin ağırlığı diğerlerine göre daha fazlaydı. Neden gittiğini söylemişti. En başından başladığı için neden sonuç ilişkisi kurmama yardımcı olmuştu. Onun için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyordum. Ama neden sonrasında bana ulaşmamıştı?

"Orada zaman çok hızlı aktı. Üç hafta sanki üç gün gibiydi. Kardeşimin bana ihtiyacı vardı. Benim, annemin sağlıklı olmasına ihtiyacım vardı. Hastalığın tekrar etmesi beni yıktı. Kurtulduk derken yeniden neden bizi buldu, anlam veremiyordum. Güçlü olmam hem kardeşime hem de anneme güç vermem gerekiyordu. Bu süreçte Aslan'ın ailesi bize destekti, Aslan'ın öğrenmesi kaçınılmazdı bu yüzden."

Taşlar yerine oturuyordu. Ağır ağır başımı sallıyordum.

"Annem şu anda daha iyi, ameliyatı başarılı geçti. Onları daha sık ziyaret etmenin yollarını bulacağım ama şimdilik buraya dönmem ve seni görmem gerekiyordu."

Şimdilik?

"Bir anda ortadan kaybolduğum için özür dilerim. Sadece gerçekten zamanın benim için farklı aktığını anlamanı istiyorum. Ve bir noktadan sonra olanları sana yüz yüze anlatmak en iyisi diye düşündüm, bu yüzden seninle konuşmak için dönene kadar bekledim."

Yaptığı açıklamayı henüz sindirememiştim. Konuşmaya başladığından beri tek kelime etmemiştim. Nasıl hissettiğimin bile farkında değildim. Ağzımı açtığımda çıkan kelimeler ezberdendi, sesimse sıcaklıktan ve şefkatten yoksundu.

"Çok üzüldüm, geçmiş olsun, umarım bundan sonra daha sağlıklı bir şekilde hayatına devam eder."

"Teşekkür ederim, umarım," diye cevap verdi hafif çatık kaşlarla. Benden görmek istediği tepki bu değildi. Farklı bir durumda, farklı tepkiler alabilirdi. "Beni affedebilecek misin?" diye ekledi umutla.

Onu affedebilecek miydim, bilmiyordum. Anlattıkları üzücü şeyler olsa da üç hafta boyunca bana ulaşmamasını haklı kılacak şeyler değildi. Dünya üzerinde hiçbir şey, sevdiğin kişiyi habersiz bırakmaya bahane olamazdı benim gözümde. İçine kapanması, kendiyle hesaplaşması, zamanın onun için farklı akması... Bunlar benim rahat bir şekilde kabule geçeceğim şeyler değildi.

Aklımda devamlı, Neden bana haber vermedi? sorusu dolanıp duruyordu. Beni hiç sevmemiş olması lazım, haber vermemesi içindiyordum. Sevmek ve aramamak eşleşmiyordu kafamda. Onu duyuyor, söylediklerini anlıyor ama hak vermiyordum. Sorusunu cevaplamadığım için devam etti.

"Maya, seni çok seviyorum. Bundan bir saniye bile şüphe duymanı istemiyorum. Seninle konuşmadığım her gün benim için de işkenceydi ama yüz yüze anlatmak istedim kendimi."

"Aslan biliyordu... En başından beri biliyordu, onunla konuştun. Neden benimle konuşmak bu kadar zordu?"

"Maya, bak, Aslan'la ben konuşmasam da o bunu öğrenirdi. Aslan ve ailesi, benim ailem. Annemin durumunu yakından takip eden insanlar anne ve babası. Kız kardeşim bile söylerdi zaten Aslan'a. Onunla konuşmakla seninle konuşmak aynı şey değildi."

"Evet Tibet, aynı olmamalıydı. Ben daha yakın olmalıydım sana, ben senin hakkında en çok şeyi bilen kişi olmalıydım. Bu kişi olmamı isteseydin, beni habersiz bırakmazdın." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Hissizleşmiştim. "Üzgünüm ama artık sana güvenebileceğimi sanmıyorum."

Daha fazla söyleyecek bir şeyim yoktu. Annesinin durumuna ne kadar üzülsem de bunun bizim aramızdaki güvenle ya da sevgiyle ilgisi yoktu. Aklımla hareket etmek, beni tekrar üzülmekten koruyacak tek şeydi.

Bir Adım Daha (2025'te Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin