little or young

2.8K 151 26
                                    


iyi okumalarrr<33

kucağında uyuyakalan bebeği hastaneye götürdüğünde ve acil müdahale gerektiğine dair bağırtılar duyduğunda hava daha kararmamıştı. Deva, o zamandan beri çöktüğü koltukta Mavi'den bir haber bekliyordu. "havale!" diye bağırdığını duymuştu bebeğin ateşini ölçen hemşirenin. "havale geçirmek üzere. acil müdahale lazım!" 

endişeliydi. elinden geldiğince çabuk olmuş, ateşini düşürmeye ve hastaneye getirmeye çalışmıştı. yine de yeterli olamamıştı. Mavi'yi evlat edinmek istiyordu. istiyordu ama o özel bir çocuktu. ona yeterli olabilecek miydi? küçük çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılayabilirdi. önüne dünyaları serebilirdi evet. peki ya manevi ihtiyaçları? çocuğu severdi. bunu bilmese zaten baştan evlat edinmek istemezdi. daha şimdiden Mavi'ye bağlanmıştı bile. ama ya ilgisi çocuğa yetersiz gelirse? mutsuz olursa? Deva'ya alışamazsa? rahatsız hisseder, korkar ya da pişman olursa?  

saat gece yarısını gösterirken serum bitene kadar yatması için ayarlanan odada uyuyordu Mavi. büyük olan ise yatağın yanı başına çektiği sandalyeyle oturmuş, karşısındaki meleği izliyordu. bir parmağı küçük olanın ağzında kısa süreli emzik görevi görüyordu. Mavi, uykusunda aradığı ve bulamadığı emziği ile huzursuzlanmış, neredeyse uyanmak üzereyken uykusunu bölmesini istemeyen Deva böyle bir çözüm yolu bulmuştu. boşta olan eliyle Pamir'i aramış, ondan emzik, biberon ve birkaç farklı boy ve özelliğe sahip bez de almasını istemişti. 

çalan kapı ve peşi sıra içeri giren doktorla ayaklanmak istedi Deva. durumu gören doktor ise nezaketle gülümseyerek "lütfen oturun. serumu çıkarmaya ve hastanın durumunu belirtmeye geldim sadece. kan tahlilleri çıktı. tahlil sonuçlarında herhangi bir sorun görünmüyor. sadece çok yorgun düşmüş ve aşırı strese maruz kalmış. vücudu buna karşı bir tepki olarak hastalanmış o kadar. dinlenmesi ve stresten uzaklaşması gerekiyor. stres belirtilerinin bu kadar genç yaşta bu kadar yoğun görülmesi geleceği için pekte güzel bir başlangıç değil. onun dışında vitamin değerlerinden bazılarında düşüklükler görüldüğü için vitamin takviyesi yazıyorum. tekrar geçmiş olsun. serum da bittiğine göre çıkabilirsiniz."

"çok teşekkürler doktor bey. iyi nöbetler."

serumu çıkartan ve odadan çıkan adamla derin bir nefes aldı Deva. bir sürü endişesi olduğu doğruydu. ama hiçbir şey şimdikinden daha kötü olamazdı değil mi? küçücük bedeniyle yorgunluğu ve stresi sırtlayamamıştı Mavi. onun yanındayken tek endişelenmesi gereken şey 'bugün canım ne istiyor? ne yapsam?' gibi sorunlar olurdu. ya da 'kelebekli emzik mi yoksa kalpli emzik mi?' gibi bir şeyler olurdu. Deva, Mavi'nin başka bir sorunla karşılaşmasına izin vermezdi. 

herhangi bir yatış işlemi yapılmadığı için direkt çıkabilirlerdi hastaneden. Deva, dışarıda onları bekleyen Ayhan'ı aradı hemen. "arabayı kapının önüne ayarla. geliyoruz." telefonu kapatıp parmağını emerken huzurla uyuyan çocuğa döndü. parmağını ağzından çıkarmak zorundaydı artık. uyanmamasını umdu büyük olan. uykusunu iyice alsın ve gözaltlarındaki siyah lekeler yok olsun istiyordu. 

parmağını ağzından çıkardığı gibi mızırdanan çocukla güldü Deva. "huysuz şey," diye mırıldandı kısık sesle. "uyurken emziğine çok dikkat etmem gerekiyor demek ki. gece yarısı evde huzursuz mırıltılar yerine huzurlu horultuları tercih ederim."

çocuğun pamuk kadar yumuşak yanaklarını okşadı bir süre. ardından çocuğu kucağına aldı ve yeni yerine alışmak için mızırdanan ve kıpırdanan çocuğa baktı. "nazlı bebek. kucağı da beğendiremedik." suratına yapışan bir tebessümle yürüdü çıkışa doğru. arabaya bindiğinde de, bebeği yatağa yatırdığında da, emziğini yıkayıp ağzına verdiğinde ve güneş tepeye çıkana kadar Mavi'yi izlediğinde de gülümsemeye devam etti. neden ve nasıl olmuştu bilmiyordu ama hissediyordu. Mavi hayatında çok öze bir yere sahip olacaktı.

***

bilinci yavaş yavaş yerine geliyordu. Mavi'nin hayatına ve sorumluluklarına verdiği kısa ara bitmişti. şimdi yine her zamanki temposunda son hız koşmaya kararlıydı. ta ki gözlerini açtığında kendini yurt odasında değil de bambaşka bir yerde bulana kadar. nerede olduğunu bilmiyordu ve korkmuştu. düşündü. hastayken ne olmuştu ki? çok bulanıktı. hem ateşi vardı hem de little alanındaydı o sırada. neler olduğunu hatırlamıyordu. kafasını çevirip de koltukta uyuyan bedeni görene kadar kendini zorlamalarının hiçbir önemi yoktu. ne zaman ki Deva'nın uyuyan suratını görmüş, her şey birer birer zihninde uçuşmaya başlamıştı. 

altına işemişti!

adam onu temizlemişti!

onu emzikle bir sürü kişi görmüştü!

adam onu yıkamış, bebeğim demiş ve evlat edineceğini söylemişti!

ÜSTELİK LITTLE OLDUĞUNU BİLİYORDU!

işe gitmemiş, patronuna haber dahi vermemişti. telefonunun burada olmadığına emindi. okulu iki gün kaçırmış ve cepleyebileceği bir sürü paradan mahrum kalmıştı. üstelik konularda geride kalmıştı ve sınavlar yaklaşıyordu. Mavi tek kelimeyle sıçmıştı. en azından öyle sanıyordu. 

odada hissettiği kıpırtılarla uyandı büyük olan. kendini şartladığı sürece havada süzülen yaprak sesine uyanırdı. eh, koltuk gibi rahatsız bir yerde, ona emanet olan bir bebekle ilgilenirken uyuduğunda hassasiyeti daha da artmıştı. yavaşça esnedi ve gözlerini açtı. odaksızca etrafa göz gezdiren, gerginliği kırk kilometre öteden belli olan çocuğa baktı. yavaşça "günaydın" diye mırıldandı. korkutmak istemiyordu. little alanında olsaydı böyle olmayacağını düşünüyordu. şimdi, yeni bir Mavi ile tanışma vaktiydi. 

"kendini daha iyi hissediyor musun Mavi?"


kısa olduğu için çok çok çok özür dilerim. gerçekten o kadar çok şey oluyor ki üst üste değil buraya yazmak, bölümün akışını zihnimde bile tasarlayamıyorum. söz olmasın ama yarın bir bölüm daha atmaya çalışacağım. umarım beğenmişsinizdir

Bölümde hatalı gördüğünüz, beğenmediğiniz kısım?

They Call Me a CryBabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin