I just wanna hug

3.8K 130 44
                                    


Mavi çok çalışmak zorundaydı. derslerinde başarılı olmalı, iş yerinde pratik ve güler yüzle müşterileri karşılamalı, köpeklere bakarken dikkatli ve sabırlı kalmalı, ödevleri yetiştirmek için hızlı ve güçlü olmalı. Mavi hep bir şeyler olmalıydı. İyi olacak, başarılı olacak, çalışkan olacak, sabırlı olacak, güçlü olacak... Mavi artık sadece bebek olmak istiyordu. saatlerce oturmak ve ballı sütünü içerken oyuncaklarıyla güvenli dünyasında yaşamak istiyordu. gökkuşaklarının tepesinde kanatlı tekboynuzlularla buluttan buluta koşmak, en sevdiği çizgi film serilerini tekrar tekrar izlemek bol bol uyumak, emzik emmek... Mavi bebek olmak istiyordu.

yanında kimsenin olmayacağını biliyordu. o, istenmeyen çocuktu. adını bile doktorun üstündeki önlüğün renginden almış ve kovulmuştu. olsundu. alışkındı sonuçta. artık bir ailesinin olmayacağını kabullendiğine göre onu korkutan insanlardan uzakta, kendi dünyasında bir hayli mutlu olabilirdi. 

yoğun bir okul gününü atlatmış vücudu ağrılarla kıvranırken çaktırmadan kafeye yeni gelen müşterilere gülümsüyordu. "hoş geldiniz efendim, buyrun menüleriniz." saygın insanların sık sık toplantıya geldiği bir restoranda çalışıyordu. gelen kişilerin hepsi üst düzey önemli misafir kategorisindeydi ve bu Mavi'yi çok zorluyordu. küçük bebek, okul saatleri dolayısıyla hep toplantıların ayarlandığı saatlerde vardiyada oluyordu.  buraya sık  sık gelen bazı önemli işadamları Mavi'yi tanıyordu bile.

"Mavi!" garsonlardan birinin onu çağırması ile ilgilendiği masadaki müşterilere döndü. "siz siparişlerinizi seçin lütfen. ben hemen geleceğim." 

onu çağıran Selin'in yanına vardığında yoğunluktan dolayı acelesi olan kız Mavi'ye telefonunun ısrarla çaldığını söylemiş, on beş dakikalığına yerini tutacağını ve ısrarla arayan kişiyle konuşmasını söylemiş. yurt görevlileri harici arayanı olmayan çocuk şaşkına dönmüştü. onu ısrarla aramalarına sebep olabilecek kadar önemli ne olmuş olabilirdi ki? hızla soyunma odasına yöneldi. Selin onu idare edeceğini söylemişti ama şu anda restoran çok kalabalıktı. eksikliğini fark etse patron kızardı. ve Mavi, Selin onun yüzünden azar işitirse ağlardı. 

telefonu eline aldığında tekrardan çalmaya başlamıştı. tam da tahmin ettiği gibi yurt görevlisi arıyordu. "efendim?" 

"Mavi oğlum, senin yaşıtlarında bir çocuk evlat edinmek isteyen bir aile var. işten bu günlüğüne erken çıkıp yurda gelir misin? müdire hepinizi yurtta istiyor."

"restoran şu anda çok yoğun. patronun izin vereceğini sanmıyorum ama şansımı denerim Fadime teyze."

"tamam oğlum. Allah kolaylık versin. iyi çalışmalar." arkadan gelen bebek sesleriyle sırıttı.

"sana da bebeklerle mücadelende başarılar Fadime teyze." kıkırdayan küçük çocuk telefonu kapattı. izin alması gerektiği aklına geldiğinde yutkundu. izin almak, avans istemek ya da sadece patronuyla iletişime geçmek bile onu çok geriyordu. nefesleri sıklaşırken ellerini yumruk yaptı. geç kalırsa müdirenin geri kalan tüm ayı burnundan getireceğini biliyordu. o yüzden nefeslerini düzene sokup kendini cesaretlendirmeye çalıştı. 

Selin'in ona verdiği süre daha bitmemişti. o yüzden elini çabuk tutup soluğu patronunun odasında aldı. kapının önündeyken titremeye başlayan ellerine tırnaklarını geçirdi. bu, titremelerini azaltsa da tamamen geçirmemişti. acı sayesinde uyuşan beynini ayık tutabiliyordu. tırnaklarını eline sıkıca geçirdiğinden emin olup konuşurken dilinin peltekleşmemesi adına dua etti. bir cesaretle kapıyı çaldı ve 'gel' komutuyla içeri girdi. 

"rahatsız ettiğim için kusura bakmayın Kenan Bey. bugün erken çıkmak için izin alıp alamayacağımı sormak adına gelmiştim."

Kenan Bey ilgilendiği finans raporlarından kafasını kaldırdı. Mavi ekstra izin isteyen biri değildi. zaten hafta içi part-time çalışıyordu. hafta sonu da hiçbir itirazını görmemişti. her daim en iyisi için çabalayan küçük bir çocuktu Kenan'ın gözünde. Kenan izin isteme sebebini merak etmişti. ki patronu olarak zaten bilmesi gerekiyordu. 

They Call Me a CryBabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin