Sürekli jungkookla beraber geldiğimiz o tepeye arabam yaklaştığında jungkook'un dediği gibi beni beklediğini görebiliyordum. yıllardır onu tanıyordum inatçıydı kalın kafalıyfı kendi bildiğini okur kendine göre iş yapardı zor bir insandı ama sevdiğim için o zamanlar kusur gibi gelmiyordu.Yaşadığınız kötü bir ilişkiyi partnerinizin hayalarını o an anlamak çok zor oluyor çevrenizdekiler sizi uyarsa da kulaklarınızı tıkayıp elinizdeki anı kaybetmek istemezdiniz ben de tam olarak öyleydim
Ama ilişkimiz bitince ve ben her şeyden uzaklaşınca düşünebilmeye başlamıştım onun aşık olmam gereken kadar nefret edeceğim de bir sürü özelliği vardı. Mesela kontrolcüydü kendi istediği gibi olsun isterdi bir süre sonra ben fark etmeden karakterimi bile kontrol etmek istemişti ve ben sırf jungkook'un bu takıntıları yüzünden sahip olduğum çoğu şeyden kişiliğimden dahi vazgeçmiştim.
Benim üstümde öyle baskı uygulayıp kendisinin gözünün başkasına kayması da başka bir ironiydi.Arabamdan çıkıp adımlarım ona yönelirken bakışları baştan aşağı beni süzüyordu çekinmeden. Yüzünde geleceğimi bilen o özgüvenli ifadeyi parçalamak istiyordum. Ama ben öndeydim. Daha dün Wonho'nun izlerini taşıyan boynumu belli eden bir üst vardı.
Tabi bunu görüş açısına tamamen girdiğim jungkook da fark etmiş olacak ki yüzündeki o sarsılmaz sandığım ifade parçalanmıştı. Tam karşısında durduğumda uzun zaman sonra ilk defa göz göze bu kadar yakındık. Gözlerine bu kadar yakın en son onu terk ederken bakmıştım. Şimdi yıllar sonra canlı canlı karşımdaydı. Gözlerinin arkasına saklanan pişmanlıkları görsem de görmezden gelmeyi seçerek konuşmaya başladım.
"ne zaman vazgeçeceksin jeon çok merak ediyorum hala anlamadın mı bak ben evleniyorum boynumda bir başkasının izleri var parmağımda ona ait bir yüzük var ne bekliyorsun sana geri mi döneceğimi." Jungkook her lafımla daha da kasılırken doğru olduğunu bilmek onu daha da delirtiyordu.
Bir adım daha haddinden fazla yaklaşmaya cürret bulup önümde aynı sağlam duruşuyla durdu. "Sen nereye gidersen git ne kadar kaçarsan kaç yerin hep benim yanım Jimin. Seni senden iyi bilirim ben bir gün çok sarhoşken illa ki adımı sayıklayacaksın ya da paramparça mahvolmuş olduğunda gözlerin beni arayacak. İnkar et Jimin varlığımı beni her şeyimi ama sen inkar ettiğin bu bütün her şeye bir zamanlar deliler gibi aşıktın. Bu inkar edemeyeceğin tek gerçek." dedi.
Her cümlesi sinir katsayımı arttırıp nefesimi hızlandırırken sinirim bozulduğu için ufak bir gülüş bıraktım. "Sen cidden aptalsın tüm yaptıklarına rağmen beni insanların önünde düşürdüğün onca küçük durumdan sonra ortada kırdığın bir gurur varken ne aidiyetinden bahsediyorun senin benim hakkımdaki tek aidiyetin nefretim. Anladın mı beni gerizekalı şimdi seni son kez uyarıyorum bir daha Wonho'ya yazıp nişanlımı rahatsız etmeeceksin. Beni de etmeyeceksin bir kere sorumluluk alıp yediğin bokun cezasını tek başına çekeceksin. Dua et ben bir program da çıkıp birini bile anlatmadım. ne beni aldatmanı ne üstümde kurduğun onca baskıyı ne de beni el birliğiyle gruptan attığınızı kimseye anlatmadım. Siz de buna minnet duyup sen ve o çok sevgili hyungların siktirip gideceksiniz hayatımdan."
nefesim daha fazlası için yetmediğinde yaşadıklarımın ateşi tekar içime düşmüştü. Jungkook'un önümde duran yüzünü parçalamamak için zor duruyordum. "Ne aldatması Jimin ben seni aldatmadım. Tanrı belamı versin ki Felix'e hiç dokunmadım. Bu eller senin güzel teninden başkasınınkine değimedi. Özür dilerim binlarce kez kafamın karışık olduğu günler seninle kavga ettiğimizde onunla konuştum. O hep yanımda oldu. Ne zaman seninle geri dönülmez kavgalar etsem beni anladı. Sen sadece suçladın beni inkar edemezsin. Yine de kimse senin yerini alamazdı. Hala alamaz. Karşında gördüğün bu çaresiz adamın her zerresi sana ait bu yüzden yalvarırım tekar arkanı dönüp gitme. Jimmi bırkma. O adama gitme."
O bunları söylerken aklımdan geri dönüşü olmayan berbat kavgalarımız geçti. Sinir krizi geçirdiğim bir an suratına elime geçen bir süsü fırlatmıştım . Bu yüzden yüzünde geçmeyen bir iz kalmıştı. Oysa beni sözleriyle yaraladı defalarca. Özgüvensiz olduğum her şeyi yüzüme kavga sırasında söyleyip aklımı kaçırmama sebep oldu. Bizimki aslında zaten yokuş aşağı giden bir aşktı hep. Ne zaman ki ben elini bıraktım o zaman ayrı ayrı o yokuştan tek yuvarlanmaya başladık.
Yine de ne zaman kavga etsek en hasar verenin de bile yine yeniden aynı yatakta kucak kucağa uyuduk. Ta ki Felix olayına kadar. Benim için son noktaydı. Herkesin bir çizgisi vardı. Belki birçok kişiye göre aldatma bile sayılmayacak bir şeydi affedilebilirdi. Ama benim için Jungkook'u arkamda bırakıp gidebileceğim bir olaydı. Güven kolayca kazanılmasa da bir hatayla kaybedilirdi.
Yılgın bir nefesle son kez ona baktım. O da benim gibi yorgundu ama vazgeçmiyordu. "Biz hiç birbirimizin yuvası olamamışız ki Jungkook. Sen bana sıkıntılarını anlatmak yerine gittin başkasının sana benim vermem gereken şeyleri vermesini bekledin. Belki ben de hatalıyımdır haklısın seni anlamakta zorlandım hatta anlamadım yalnız hissettirdim. Özür dilerim ama ben de hiç başkası olmadı hiç. Bir kere bile sen benimken başkasında olmadım. Ben seninle ettiğim kavgaları bile sahiplendim. Kimseye anlatmadım içimde yaşadım. Bu yüzden herkes beni suçlu gördü. Ama sen bana ait hiçbir şeyi kabul etmemişsin hiç karışmamış ruhun ruhuma ne yapbilirdim ki senden vazgeçmekten başka."
Söylediklerimle hem benim hem de karşımdaki şımarık ama çaresiz çocuğun gözlerini dolduğunda başını iki yana salladı kabul etmezmiş gibi. "Nasıl bunları söylersin bak gözlerime gözler yalan söyler mi hiç? sence hiç mi karışmamış ruhum ruhuna. Her şeyimsin sen benim. Yaşadığımı hissettiren tüm duygularsın. Acısı da tatlısı da bana ait olan tüm o duygular. Bu yüzden ben senden vazgeçemem Jimin bana benden vazgeç deme benim senden vazgeçmem kendimden vazgeçmem demek."
Elleri bunları telaşla söylerken kaçmamı engellemek ister gibi yaşlı yanaklarımı bulmuştu. "Sen canımı yakarken de çok güzelsin Jimin ve ben bu duyguyu dünyadaki hiçkimsenin verdiği mutluluğa değişmem anladın mı? ipin ucuna sürüklersin beni gelirim sonuna kadar." Koca gözleri sanki içine almak ister gibi bana baktığında ağlamam çaresizlikle daha da şiddetlendi.
O da anlını anlıma dayayıp ağladığında sanki kimse duymasını istemez gibi fısıldayarak "yapamıyorum vazgeçemiyorum senden." dedim çaresizce. Sanki kendimize bir şeyler saklamak ister gibi o da fısıldadı "Vazgeçme yalvarırım vazgeçme." dedi. Ve o andan sonra ne yaşanlar ne ardımızda kalanlar hiçbiri umrumda değildi. Onunla kavuşmak fikri uzun süredir sarmaşık gibi zihnimi sarmıştı. Karşı koyamayıp dudaklarına kapandım. Dudaklarımız yapboz gibi yıllar sonra birleşmeyi bekler gibi tamamlanmıştı. Tamamlanmıştık. Ellerimiz de birleştiğinde gözlerimizde yaşlarla deli gibi dakikalarca o uçurumda birbirimizin kollarına yuvarlandık.
Ağlayarak yazdığım bir bölüm nasıl birleştircem ben bunlrı ya offf
Ama çok taşşşşaklı bir bölüm oldu haaa yazmayı özlemişim siz de iki yorum yapın şıllıklar.
Neyse ben kaçaratto bayyy😔😔
![](https://img.wattpad.com/cover/364247029-288-k456122.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗕𝗮𝗰𝗸 𝗛𝗼𝗺𝗲-𝗝𝗶𝗸𝗼𝗼𝗸
FanficBts grubunun eski üyesi Park Jimin'in gruptan ayrılmasıyla Eski grup arkadaşı ve sevgilisi Jungkook'la imtihanı henüz bitmemiştir. Jimin gelgitli eski ilişkilerini atlatıp yeni biriyle ilişkiye başlamış olsa da Jungkook'un kendisini sürekli kendisin...