Yorum yapmayı unutmayın!
...
"Sürekli bir yerlere gitmek zorununda mıyız?"
Minho'nun bıkkınca konuşmasıyla ona kısa bir bakış attı Chan. Dışarıda birlikte vakit geçirmekten memnun olan Chan, Minho'nun ne düşündüğünü hiç umursamamıştı. Ah aslında yanında sürekli gülen bedenin de bundan memnun olduğunu düşünmüştü.
"Neden eve gitmiyoruz?" Chan'ın kolunu tuttu Minho, yüzüne her istediğini yerine getirebilecek şirin bir gülümseme yerleştirdi. "Daha güzel olmaz mı? Sen ve ben-"
"Sana daha önce de dediğim gibi duygularından emin olana kadar hayır."
Ayağının altındaki taşa sistemle vurdu Minho. "Ama her istediğimi yerine getireceğini söylemiştin."
"Tek bir şey dışında yerine getiriyorum ya yaratılanların en güzeli. Bırakta bunu, en güzel haliyle yaşayalım."
Kollarını önünde birleştirdi Minho, Kafasını belli belirsiz salladı. "Bir an önce duygularımdan emin olsan iyi edersin."
Onun bu sistemine karşılık gülümsedi Chan. Az önce kabul etmemiş miydi kendinden hoşlandığını?
Gözlerini Minho'dan ayırıp etrafında gezdirdi, onu sıkboğaz etmeyecekti bu konuda. "Böğürtlen ister misin?"
"Toplayıp yedireceksen neden olmasın?"
"Yunan prensesi olmalısın gerçekten."
Kıkırdadı Minho, Chan kendisine arkasını dönüp böğürtlenlere doğru ilerlediğinde onun göremeyeceğini bilse bile omuz silkti.
"Öyle olsaydım hiç tanışmazdık."
"Belki," diye karşılık verdi Chan. "Ben seni görürdüm hep ama."
"Beni sever miydin yine?"
"Evet, sanırım. Kaçırırdım seni."
Göz devirdi Minho. "Neden düzgünce konuşmak yerine kaçırıyorsun?"
"Çünkü eminim kim olduğumu öğrendikten sonra benden nefret ederdin. Eh sarayın içinde az karışıklık çıkarmadım."
"Kaçırdıktan sonra da kim olduğunu öğreneceğim."
"Ama yanımdan ayrılamayacaktın."
Göz devirdi Minho. "Kaçabilirdim."
"Peşine düşeceğimi biliyorsundur umarım ve seni yatağa bağlayacağımı falan."
"Bu hoşuma gitti." Parmağını şıklattı Minho, kendisine kısa bir bakış atan Chan'dan koyulaşmış gözlerini kaçırdı. "Bağlama fikri," diye açıkladı kendini sessizce ve gülen Chan'a bakmamak için büyük bir çaba sarf etti.
Böğürtlen toplamayı bırakıp etrafına bakınan bedene doğru döndü Chan, gözlerini bir süre üzerinde gezdirdi. "Belki, benimde."
Avcuna doldurduğu böğürtlenleri ona götürmek için bir adım attığında sırtında hissettiği acıyla durmak zorununda kaldı, gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
Sırtındaki ağrı kaybolduğunda gözlerini araladı ki bu seferde kalbinde bir sızı ile karşılaştı. Ne olmuştu birden bire? Minho'ya karşı bir şey hissettiğini fark ettiğinde de aynı bu acıyı hissetmişti. Bu da neyin nesiydi?
"Sorun ne?"
Minho'nun sorusu ile birlikte kafasını kaldırıp kendisine merakla bakan bedene baktı. Kalbindeki sızı artmış, neden olduğunu bilmediği bir öfke ile dolmuştu. Sakinleşmek adına derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amour et la haine/ Bangİnho
FantasyKibirli bir ifadeyle kendisini yay kullanma konusunda aşağılayan Ares'in oğluna ceza vermek istedi Eros'un oğlu.