1.BÖLÜM

100 9 0
                                    

Keyifli okumalar<3

"Öyle bir geçer zaman kiDediğim aynı ile vakiÖyle bir geçer zaman kiDediğim aynı ile vaki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Öyle bir geçer zaman ki
Dediğim aynı ile vaki
Öyle bir geçer zaman ki
Dediğim aynı ile vaki

Birden dursun istersin
Seneler olunca mazi
Öyle bir geçer zaman ki
Dediğim aynı ile vaki
Öyle bir geçer zaman ki"

Erkin Koray'ın radyodan gelen sesine eşlik ederken bir yandan da dikiz aynasından arkamı kontrol ediyordum. Beyaz volvo xc60 model araba yarım saatten fazladır takip ediyordu beni. İstanbul-Ankara yolu üzerinde yoğun trafik olmamasından yararlanarak önce yavaşladım bana yaklaşmasını bekledim fakat ben yavaşlayınca oda yavaşlamıştı. Bu iyice sinirlerimi bozmuştu çünkü aptal fark edilmediğini zannediyordu. Tehlikeli biri olsa gelip geçerdi anlamayayım diye ama bu yavaşlamıştı. İleride gördüğüm benzinliğe girdim.

''Fulleyelim lütfen'' araçtan inerken yaklaşan çocuğa anahtarı verip gözüm yoldan geçecek olan arabaya odakladım. Takip eden volvo araç ağır ağır geçti yoldan ama camları flimli olduğu için içindekini göremedim.

"Depo dolu sayılırdı ama yine de fulledim hanımefendi. Buyurun anahtarınız." çocuğu şaşkın bakışlarla dönüp cevapladım "Yaaa öyle mi? Göstergede az kaldı diye görmüştüm. Aracın bakım gününe bir hafta var ama erkenden baktırsam iyi olur." yalan.. Dolu olduğunu biliyordum ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.
"Aynen gösterin maazallah yolda sıkıntı çıkarır size. Eğer isterseniz içeride usta var baksın hemen." çocuğun içten konuşmasıyla tebessüm ettim. "Teşekkür ederim gerek yok az kaldı zaten yolum."
"Siz bilirsiniz. İyi yolculuklar." diyip ücreti de alıp hemen yeni gelen araca yöneldi bende tekrar teşekkür edip aracıma bindim.

Bakalım şu fark edilmeden takip ettiğini zanneden aptal kimmiş. Gaza iyice yüklendim zaten yavaş gidiyordu bulmam zor olmayacaktı. Beş dakika geçmişti ki gördüm. Ayağımı gazdan çekmeden ona yetişip önüne kırdım. Ani frenle sarsılarak durdu iki araçta. Zaman kaybetmeden indim araçtan kendi arabamın arkasından geçip aracın şoför koltuğunun kapısına yöneldim. Kırarcasına açtım ve açışımla kapatışım bir oldu.

Şaka, bu bir şaka değil mi?
Bir iki saniyeliğine gözlerimi yumup sakinleşmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü kapıyı kapatınca beyefendi camı açtı "Şekerim" gözlerimi açınca onun yavşakça sırıtışı karşımdaydı. "Şekerin çıksın inşallah" diye sinirle soludum burnumdan ama o sinirimi ciddiye almıyordu.

"Senin yanındayken şekerim hiç inmiyor ki." göz kırparak verdiği cevaba, sakin kalabilmek için içimden hatim indiriyordum. Sınavından başarıyla geçtiğim öfke kontrolüm, bu salağın yanındayken aldığım eğitimler hiç bir işe yaramıyordu. Sınavım bunun üzerinden olsaydı kalmıştım kesinlikle.

Ya sabır çekerek cama doğru eğildim
"Ne diye takip ediyorsun beni?"
"Takip yok!" sakinim
"Ne var o zaman?" o kadar merak etmiyordum ki anlatamam. Çünkü vereceği cevap beni sinir krizine sokacaktı.
"Şöyle ki.." diye ciddiyetle başlamıştı ki sırıtarak susup gevşek gevşek konuşmaya başladı "Ya bebeğim ne sorguluyorsun aynı yere gidiyoruz zaten. Aynı arabada olmasak da farklı arabalarla yan yana gidelim dedim."

GÖKKURT GİZ'İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin