Merhabalarrr
Aslında bölümü dün yazdım ama yayınlayamadım. Dünkü maçta da dikkatimi çekti; Hande büyük bir oyuncu gerçekten. Formda olmadığı zaman takım kazanamıyor, formunda olduğu zaman ise takımın yenildiğini asla görmedim. Ciddi bir mental sorunu var anında çökebiliyor ve psikoloğu her kimse onu değişmeli bence. Bu kızın senelerdir oyun içinde baskıdan etkilenip anında mentalinin mahvolmasını bir türlü çözemediler.
Neyse herkese keyifli okumalar.Bodruma geleli üç gün olmuştu. Simge, Ece, Yaren ve diğer arkadaşları parti yapma konusunda ısrarcı olsalar da Hande kafasını dinlemekte diretiyordu. Elinde, vakit buldukça kafasındaki düşünceleri karaladığı siyah deri kaplamalı bir defter vardı. Sahil boyunca yürüyüp oturduğu her köşede soğuk kahve eşliğinde kafasının içinde verdiği tüm savaş birer birer defterin sayfalarına dökülüyordu.
Kızgındı.
Kırgındı.
Üzgündü.
Şaşkındı.Kısacası zihni ucu belirsizlikle tamamlanan her duyguya ev sahipliği yapıyordu.
Bir insanın doğru bildiği her şeyin bir gecede tam tersine dönüşü hayal kırıklığından başka bir şey değildi.
Önce sevildiğine inanmıştı. Bir gecede kalbini durduracak kadar heyecan yaşamış ve duygusunun karşılıklı olduğunu hissetmişti. Zehra, profesyonel bir yalancıydı doğrusu, ne de güzel kandırmıştı onu...
Kulağına fısıldanan tüm o güzel sözler, teninde hâlâ hissettiği o dokunuşlar koca bir illüzyondan ibaretti; fakat yine de bir şeyi anlamıyordu. Neden? Zehra neden böyle bir şeye ihtiyaç duymuştu ki? Bunca seveni varken, peşinde onca insan varken neden onun yakınlığına ihtiyaç duymuştu?
Onun eskiden beri ilgi arsızı olduğunu biliyordu fakat hiçbir zaman bu kadar ileri gideceğini düşünmemişti.
Elindeki defteri sertçe kapatıp kalemini üzerine bıraktı ve sandalyesinde sağına dönerek sahilin kenarında kıkırtılarla kahkahalar arasında gidip gelen küçük çocukların voleybol oynayışına dikkat kesildi. Yüzünde günlerdir ruhuna yapışmış olan yorgunluğu gölgeleyecek gerçek bir tebessüm oluştu. Yanakları o olayın ardından ilk defa gamzelerini oluşturacak bir şekilde gerildi.
"Oo bizim kız tek başına sahile çekilmiş kafa dinliyor."
Aslı Kalaç'ın sesini duyduğunda bakışlarını küçük çocuklardan çekerek masaya yaklaşmakta olan arkadaşlarına döndü. Kübra'yla ikisi yalın ayak kumların üzerinde ona doğru yürüyorlardı.
"Hadi oğlum sen gelmiyor musun?" dedi Kübra ve kısa bir anlığına o da kafasını çevirerek sahilin kenarında oynayan çocuklara baktı. "Pembe mayoluda saf bir yetenek görüyorum," dedi, sesine yansımış neşeli bir tebessümle.
Hande, ilk başta sessizce kafasını salladı ve daha sonra nihayet günler sonra dilinden doğru düzgün birkaç uzun cümle döküldü.
"Bende. Annesiyle konuştum, onu kulübün alt yapısına yazdırması gerektiğini söyledim."
"Oo birileri tatildeyken bile hâlâ Eczacıya galibiyet kazandırmakla meşgul."
"Hadi hadi," dedi Kübra, Aslının konuşmasının üstüne ve elini uzatıp Hande'yi bileğinden yakaladı.
"Yemeğe gidiyoruz, hayır kabul etmiyorum. Simge'nin Mert'i de gelecek bak, kız heyecandan yerinde dört dönüyor arkadaşımızın yanında olmalıyız."
Kafasını salladı Hande ve her ne kadar içinde zerre enerjisi olmasa da yerinden kalktı. Simge için hazırlanıp bugün o yemek masasındaki yerini alacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar Otelinde |gxg | hanzeh
ChickLitKısa bir kurgu olacak, keyifli okumalar