1

918 32 1
                                    


Millet ayp olmazsa bir oy verin yorum yapın la. Valla yazma isteğimi mahvediyor.

Zaten yeniyim. Kurban olayım hadi ellerinize

🎀

"Çirkin ibne! Ne işin var lan senin burada? Siksem yine de gelir misin he amına koyduğum!"

Karşısında korkudan titreyerek duran çocuğa sert bir tekme atarak yere düşmesini sağladı. Yere inleyerek düşen çirkin çocuk, başına darbe almamak için elleri ile başını kapatarak korumaya çalıştı. "Ne o? Başını sence böyle koruyabilecek mısın he? Yarram kime diyorum! Cevap vereceksin bana! Anlaşıldı mı?" Yerde sessizce ağlayan ve başını koruyan çocuğun kafasına sert, fevri tekmeler indirmeye başladı.

"Akif tamam lan öldüreceksin çocuğu!"

"Başıma iş açmasa biliyorum da ben ne yapacağımı. Sikik piç!"

Bilal tarafından göğsünden çekilmesi ile durdurulan Akif, yerde kanlar içinde ağlayan çocuğa balgam attı ve bir küfür savurup Bilali takip etti. "Alper oğlum sen ilgilen şu ibneyle. Sesini çıkarmasın"

Alp denen çocuk yerde yatan çirkin çocuğa gülerek yaklaştı ve çömeldi. Bir elinde içtiği yarım sigarası diğer elinde ise küçük bir dal parçası vardı. Küçük dal parçasını çocuğun yüzüne tutup ittirdiğinde yüzünde bir iğrenme oluştu "Iy ne yapacağım lan ben seninle. Kalk oğlum yerden. Ağlama ibne gibi. A doğru sen zaten ibnesin amına koyduğum!" Kahkaha atarken yerde donuk bir ifade ile yatan çocuğa baktı.

Kahkahasına herhangi bir tepki alamayan Alper, sinirle çocuğu tekme ile ittirip sırt üstü yatmasını sağladı. Burnundan kan gelmiş çocuğun, yüzüne toprak ve sümük de bulaştığı için Alper iki kat daha iğrenmiş ayağı ile yüzünü hafifçe ezmişti. "Ne o ben Akif gibi seni üzmüyor muyum? Onu farklı yapan ne piç!" Tekrardan eğildi ve iğrenerek bakarken bitmek üzere olan sigarayı tam çocuğun alnının üzerine bastırdı. "Hadi şimdi de tepki verme de göreyim"

Çocuk alnının hızla tutup inlemeye başladığında Alper de Aynı Akif gibi tükürüp oradan uzaklaştı. Yerde yatan çocuk dizlerinin üzerine çöktüğünde etrafa bakındı. Heryer karanlık ve ıssızdı. Üstelik oldukça soğuktu. Çocuk sadece gece karnı açıkmış ve annesi evde olmadığı için markete gidip bir şeyler almak istemişti. Ve yolda sevgili zorbaları ile karşılaşmıştı.

Etrafta kimsenin olmadığına iyice emin olan çocuk bağıra bağıra ağlamaya başladı. Acı dolu hıçkırıkları boş sokakta yankılanırken acısı geçesiye kadar, en azından azalasıya kadar, ağladı.

En sonunda ayaklanıp eve doğru yürüdü. Eve geçtiğinde annesinin evde olmadığını bilerek rahatça takıldı ve yaraları ile ilgilendi. Diğerleri düzelir gibi duruyordu ama o sigara yanığı ona iş açaçaktı.

...

"Olm düzgün oyna şu oyunu! Hay amına koyduğum! Böyle sikerler!"

"Lan hile mi kullanıyorsun oğlum?!"

"İltifat için teşekkür ederim aşkım. Ağlayacaksan gelme bir daha"

Sınıfta gırgır şamata dönerken kimsenin umursamadığı matematikçi kendi kendine ders anlatıyordu. Herkes kendi halindeydi. Kapı tıktıklanması ile herkesin anlık olarak bakışlarını oraya çevirdiğinde içeriye çirkin ibnenin girdiğini görünce gülmeye başladılar.

"Neydi lan bu ibnenin adı?"

"Ne önemi var oğlum şu tipe bak!"

Sınıftaki erkekler onunla dalga geçerken birkaç kız onları ayıplasa da esprilerine gülüyorlardı. "Sessizlik! Evet çocuğum, ne için geldin?" Hoca herkesi susturup çocuğa soru yönelttiğin de onu beklemeye başladılar.

"Akif Poyraz rehberlikten çağırılıyor"

"Yine ne bok yedin lan?"

Birkaç kişi de sorup tekrardan gülme sesleri sınıfı doldurduğunda Akif gülerek ayaklandı. "Hocam müsaadenizle" Akif, her hafta çağrılan sorunlu bir tipti. Bulundukları okul meslek lisesiydi böyle tipler oldukça çoktu fakat o daha kafadan kontaktı. Okulun en delisi diye gösterilen çocuk bile ona saygı duyar ondan korkardı.

Bu okulda ki tipler kabaca ikiye ayrılırdı. Efendiler ve köleler. Bunu siz zorbalar ve zorbalığa uğrayanlar olarak değiştirebilirsiniz. Genelde buraya gelenler, sahipsiz tipler olduğu için sesini çıkaramıyor başına gelenlere katlanıyorlardı.

Akif koridora çıktığında yanında ki çocuğa bakma gereksinimi bile duymadan, hızlı adımlarla rehberliğe gitmeye başladı. Arkasından onu sessizce izleyen çocuk dudaklarını ısırdı ve uzaklaştı.

...

"Lan piç bize kantinden iki tost iki çay!"

"Peki ya para-"

"Para mı? Bekle"

Sinan, cebine sanki cüzdanını arıyormuş gibi karıştırıp bir anda çocuğa mehcik çekip gülmeye başladığında arkadaşları da ona eşlik etmişti. "Siktir git çabuk" çocuk kafasını sallayıp kantinin yolunu tuttuğunda karşılaştığı bir çift göz ile bedenini dikleştirdi. Akif ona ifadesiz bir yüz ile bakıyordu.

Sınıftan çıkmadan önce duyduğu son ses sınıfın 'popüler' Ceyda'ın  ince sesiydi. "Iy bu ne zaman kilo verecek! Çok kokuyor." Çocuk dudağını dişleyip duymazdan gelmeye çalışarak kantinine doğru gitti.

Hiç arkadaşı yoktu ve genelde zorbalanır bütün günü zehir olurdu. Lise ikiye geçmiş olmasına rağmen kimse adını bile bilmiyordu. Sahi neydi bu çocuğun adı? Herkesin bildiği tek şey onun ibne olduğuydu. Bu nasıl yayıldı ve neden yayıldı diye kimse sormaz sadece onun üstüne gelirdi. Ama bilmeleri lazımdı ki bu dedikoduya ortak birisi daha vardı. Sadece üstü güzel bir şekilde örtülmüştü.

Kantine vardığında kalabalık sıraya girip beklemeye başladı. Herkes hayvan gibi birbirini itekliyor ve bir şeyler almaya çalışıyordu. Çocuk ensesine sertçe vurulması ile geri çekildi "lan git senin gibi bir piç yemek yemeyi bile hak etmiyor"

"Benim değil bu Sinan için-"

"Siktiğimin Sinanina söyle kendisi gelsin alsın. Senin gibi bir ibneyle aynı sırada durmak istemiyorum"

Kafası ile adını bilmediği çocuğu yavaşça onayladı. Hızlı hızlı indiği merdivenleri  şimdi yavaşça çıkıyordu. Çünkü Sinan dediklerini almadığı için üstüne gelecekti. En iyisi o çocuk ne dediyse bizzat iletmekti. Yavaş adımlarla sınıfa ulaştığında onun ellerine bakan Sinan ile sessizce yutkundu.

"Hani lan nerede aldıkların"

"Kantinde bir çocuk dedi ki; siktiğimin Sinanına söyle kendisi alsın çünkü benimle aynı sırada bulunmak istemiyormuş"

"Kızsam da kızmamam şimdi. Adam haklı amına koyayım!"

Etrafindaki birkaç genç ile sohbete devam ettiğin de çocuk bir anda görünmez olmuştu.

Okul bittiğinde yavaşça çantasını topladı. Bu sefer eve gitmeyecekti. Çantasının kollarını sıkı sıkı tutarken telefonu çaldı. Arayan kişi annesiydi, zaten onun dışında arayan soran da yoktu. "Alo? Hah birtanem, benim çalışmam gerek gece mesaisine kalacağım"

"Tamam anne"

Annesi, hiçbir sorun olup olmadığını sorduğunda her şeyin iyi olduğunu söyleyip telefonu kapattı. Babasını çocuk yaşta kaybettiği için annesi hem anne hem baba olmuş, bir yandan evi geçindirirken diğer yandan çocuğu ile ilgilenmiş fedakar bir kadındı. Zamanla bu ilgi azalmış daha çok çalışmaya başlamıştı. Yinede annesini çok seviyordu. Çünkü ondan başka kimse yoktu.

Caddeye doğru adımladı ve taksi bulmak için etrafına bakındı. Oldukça yoğun bir trafik vardı. Birkaç dakikanın sonunda bir taksi önüne durdu. İçeriye geçtiğinde şoför sordu "Nereye birader?"
Çocuk cebinden bir kağıt çıkardı ve adama uzattı. Adam kağıda bakıp çocuğa tekrardan baktığında "Emin misin?"

"Evet abi"

Şoför kafasını sallayıp yola koyulduğunda çocuk derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Onun için hiç tahmin edemeyeceği bir olaya tanık olmaya gidiyordu.

YİĞİT-GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin