25

75 3 7
                                    


Akiften;

Zilin çalması ile elimdeki okumadığım, sadece incelemek amaçlı aldığım, kitabı kalkıp rastgele bir rafa koydum. Karşımda aynı benim gibi olan çocuğun bakışlarını görmezden gelirken "Nereye?" Lafını duydum.

Onu umursamadan kapıya doğru ilerlerken arkamdan hızla ittirilen sandalye kulağımı tırmaladı. "Akif sana diyorum" Bu sefer daha yüksek sesle konuşunca kapıyı açmak üzere olan elim durdu.

"Cehennemin dibine gidiyorum Furkan."

Kapı kulpunu açmak için harakette bulunduğumda kolumdan sertçe çekildi "Napıyorsun lan!?" Beni sertçe sarstığı için ağzımdan çıkan rastgele sözcükler, onun sinirli yüzünü görünce kesildi.

"Asıl sen ne yapıyorsun Akif?"

Bıkkın bir nefes alıp kolumu çekmeye çalışsam da karşı taraf elini daha da sıkıp canımı yaktı. Fakat belli etmedim. Nedenini bilmeden yaptığım saçmalıklar canımı sıkmaya başlamıştı.

Düşünmekten kaçtığım için yaptığım şeyler beni daha da düşünmeye zorluyordu. Sadece dursam da ya da bir şeyler yapsam da durum aynıydı. Kaçamıyordum. Zihnimdeki düşüncelerden kurtulamıyordum.

"Bir şey yaptığım yok"

"Belli"

Kolumu sertçe çektiğimde ağzını tekrardan bir şey söylemek için araladı. Hızla konuşmasını engelleyip araya girdim ve "Siktir git ve bana ne olup bittiğini sormadan önce bu gamsızlığı bırak amına koyayım. Aptal mısın nesin? Bilerek mi yapıyorsun?"

Arkamı dönüp hızla çıkarken ona bir daha bakmadım. Ona bir anda sinirlenmiştim. Bu yersiz sinirlenmem beni iki kat daha diken üstünde hissettirmişti. Onun neden sinirlenmesi gerekiyordu ki zaten?

Hiç bir suçu yoktu. Olanlardan sorumlu olan o değildi. Sadece bir anda bu okula gelmiş ve olayların ana merkezi olmuştu. Gereksiz fazla bilgi öğrenmiş ve benim özelime dahil olmuştu. Hatta kendisi direkt benim özelim haline gelmişti.

Ona gamsızsın diyerek kızmıştım ama ya ben? Sadece bir rüya gördüm diye Umutun ağzını yüzünü siken kendisiyken buradaki gamsız o mu oluyordu? Belki bu yaptığı olmasaydı suçluluk duygusu bile hissetmez saçma sapan bir şeyin içinde sürüklenir giderdim.

Bu sefer düşüncelerimi susturmaya gerek duymadan merdivenlerden hızlı hızlı iniyor öğrencilerin arasından geçip gidiyordum. Okuldaki duvarlar üstüme üstüme geliyordu.

Okuldan dışarı çıktığımda Umutu aradım "Ne var?" Umutun gereksiz soğuk sesi kulağıma gelirken gözlerimi kapatıp sabır dilendim. Şimdi telefonda laf sayarsam yüzüme kapatırdı.

"Konum atıyorum gel"

Telefonu hızla suratına kapattığımda adımlarımı hızlandırdım. Bu sefer araba yanımda değildi. Zaten gideceğim yer de okula 10 dakika uzaklıkta olan bir basketbol sahasıydı.

Dilediğim tek şey okul çıkışı olduğu için oranının kalabalık olmamasıydı.
Hızla gittiğimde sonunda ulaşmıştım. Sadece evli bir çift sahanın dışında çocukları ile gelmiş kendi hallerinde takılıyorlardı.

Sahaya girdiğimde köşede duran başıboş basketbol topunu aldım. Nefesim daralırken topu sektirmeye başladığımda gözlerimdeki yaşlar da onu takip etti.

Etraf bulanıklaşmaya başladığında topu bıraktım ve gözlerimi ovuşturdum. İstemsizce yutkunurken belki de Umutu çağırmanın çok gereksiz bir şey olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Beni anlayacağını falan da düşünmüyorum. Sahanın telden oluşan kapısı açılınca yerdeki topu eğilip aldım. Bir kaç kez hızla sektirip basket attığımda topun raketten girişini izledim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YİĞİT-GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin