4. Bölüm

32 7 0
                                    

Herkese 4.Bölüm'den selamlar umarım oldukça keyiflisiniz. Malum bende gece gece sahuru beklerken kitaplarıma bölüm bari yazayım dedim. Oldukça yoğun bir tempom var. Buraya çok fazla vakit ayıramayacağım. Bende zamanım oldukça iyi değerlendirmeye çalışıyorum. Hepinizi öptüm.

4. Bölüm

(2023, günümüz)

Phoebe bilgisayarının başında modern cadılıkla ilgili araştırmalarını yapıyordu. Büyü ezelden beri var olan bir şeydi ama bazı insanların bunu kullanma yetkileri yoktu. Phoebe büyüyü kullanabilen bir insandı. Büyünün ve uzun yaşamanın ne demek olduğunu faniler bilemezdi. Asırlardır hayattaydı. Birçok savaş, birçok yıkım, birçok insanla tanışmıştı. Kimilerine âşık olmuştu. Phoebe oturduğu yerden kalktı ve içinde kötü bir his vardı. Annesiyle konuşması, yaşadıkları lanet hepsi Phoebe'yi allak bulak ediyordu. Phoebe araştırma yapması gerektiğini biliyordu ama nereden başlayacağını bilmiyordu. Babası her şeyi ondan sır gibi saklıyordu. May Halası da babasına itaat ediyordu. Her zaman böyle olmuştu. Phoebe, May'in onu sevdiğini hissetse de emin olamıyordu. Çünkü sonuçta cadı kanı da taşıyordu.

Phoebe düşüncelerinden sıyrılıp kütüphanenin yolunu tuttu. Evde babasına ait kocaman bir kütüphane vardı. Antik çağlardan kalma bir sürü kitap vardı. Hatta insanların bilmediği kitaplarda vardı. Vampirlerin soyuyla ilgi olan bütün kitapları okumuştu. Bu dünyada insanlar yokken vampirler başka bir görünüme sahip yaratıklardı ama insanlar var olmasıyla birlikte çoğu vampir soyunu devam ettirmek için insanlarla evlenmişler ve devam edecek olan soy ne kadar insana benzese de vampirlerin bütün özelliklerini taşıyordu.

Kütüphaneye girince babasını birkaç kitabı incelerken gördü. Ona doğru yaklaştı. Babasının incelediği kitaplar cadılarla ilgiliydi. "Baba?"

Kütüphanenin eski rafları arasında, tozlu sayfalar arasında kaybolmuş gibi duran London, ciddi bir ifadeyle eski bir kitaba dalmıştı. Phoebe'nin sesini duymasıyla başını kaldırdı. "Phoebe burada ne arıyorsun?"

Phoebe omuz silkti ve koltuklardan birine oturdu. "Şey....araştırma yapmak için geldim."

London kaşlarını çattı. "Ne araştırması?"

Phoebe derin bir nefes aldı. "Şey...Annem için."

London bir süre sessiz kaldı, sonra dayanamayıp, "Bütün kitapları okudum Phoebe. Ama annen için yapılacak bir şey yok."

Phoebe içinin acıdığını hissediyordu. Vampir ve Cadı olabilirdi ama annesini özlüyordu. "Peki onu neden gömmüyorsun?"

London bu soruya cevap verebileceğini sanmıyordu. Elindeki kitabı kapadı ve ayağa kalktı. "Sana iyi çalışmalar Phoebe."

Kütüphanenin kapıları açıldı ve içeriye hızla adımlarla May girdi. May, yüzünde bir gerginlikle London ve Phoebe'ye baktı. "Phoebe babanla konuşmamız gerekiyor, çıkar mısın?"

Phoebe iç çekti. Artık bu durumdan bıkmıştı. "Artık beni devre dışı bırakmayı kesseniz mi? Benden saklamaya çalıştığınız her şeyi biliyorum! Annemin neden lanetlendiği, neden cadıların beni kabul etmediği, Logan denen adamla aranızda olanları. Yeterince her şeyi biliyorum!"

London kızına döndü ve kızgın bir şekilde üzerine doğru yürüdü. "Büyüyle bizi mi izledin?"

Phoebe dudaklarını birbirine bastırdı. "Ben bi cadı kanına sahibim baba ve her şeyden beni uzak tutamazsın!"

"Sen aklını mı kaçırdın?" diye kükredi London.

Phoebe yerinden sıçradı. Babasının buz mavisi gözleri daha açık bir renk almıştı ve oldukça sinirli gözüküyordu.

LANETLİ SOY- MELEZ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin