Andromeda Tonks

384 68 16
                                    

Çatlak Kazan, Londra
06.08.1991, 12.33

Harry, Ragnok ile son buluştuğu andan beri Çatlak Kazan'daydı. Bir kez akşam yemeği için buradaki dükkanlardan birine, bir kez de dondurma almak için Florian Fortescue'ya uğramıştı. O iki anın haricinde Çatlak Kazan'dan ayrılmamıştı.

Tabii ki bu, onun boş durduğu anlamına gelmiyordu. Ders kitaplarını açıp okumuştu. Hatta birkaç tane de büyü denemişti. Asasının ize sahip olmaması dolayısıyla hiç çekinmeden büyülerini çalışmıştı. Gerçi iz bulunsa da bir şey olacağından değildi. Sonuçta sihrin yoğun kullanıldığı bir bölgedeydi ve Bakanlık'ın sihri yapanın o olduğunu anlamasına imkan yoktu.

Konuya dönecek olursak denediği büyülerin kendisine bu kadar kolay gelmesi Harry'yi hiçbir şekilde şaşırtmadı. Zaten sihrinin üzerinde büyük ölçüde kontrole sahipti. Bu yüzden bunu yapmakta zorlanmsyı beklemiyordu.

Denediği büyüler, çok büyük olarak adlandırılacak büyüler değillerdi. Derslerin ilk günlerinde onlara öğretilecek büyüleri denemişti. Kibriti iğneye dönüştürme, asayı aydınlatma ya da Verdimillious büyüsü gibi düşük büyüleri denemişti.

İlk olarak asasıyla denemiş ve başarıya ulaştığında da asasız denemişti. Asasına ne kadar hayran olsa da ona bağlı kalmak istemiyordu. Bu dünyada düşmanları olacağına emindi. Özellikle Voldemort denilen kişinin ölmediği konusunda söylenenler doğruysa asasız da kendini savunabilmesi ve savaşabilmesi gerekirdi.

Savaş büyüleri için daha erken olduğunu biliyordu ama annesinin kütüphanesi sayesinde zamanı gelince onları da öğreneceğine şüphe yoktu. Düello becerilerini olabildiğince geliştirecekti. Özellikle de kendini tahmin ettiği gibi Slytherin'de bulursa.

Evet, Harry, Hogwarts'ın binalarından haberdardı. Profesör McGonagall ona binalardan bahsetmişti. Binalar'ın aradığı öğrencinin özelliklerini de söylemişti. Harry de bunu doğrulamak için, annesinin kütüphanesinsen Hogwarts: Bir Tarih adlı kitabı okumuştu.

Gryffindor, cesur olanların eviydi. Ne var ki cesaret çok kolay bir şekilde pervasızlıkla karıştırılabilirdi. Annesi ve babası bu Bina'da okumuş olsa da kendisini burada bulacağını düşünmüyordu.

Ravenclaw sözde zeki olanların binasıydı. Harry, zekanın da kitapları silip süpürmekle karıştırılabileceğini biliyordu. Bu yüzden sadece kitaplarla yaşan insanların arasında uyum sağlayabileceğini hiç sanmıyordu.

Hufflepuff ise sadık olanların ve çok çalışanların binasıydı. Harry, bu iki özelliği takdir etse de buraya uygun olduğunu düşünmüyordu. Başarılı olmak için çok çalışmasına değil, düzenli ve sağlıklı bir çalışmaya ihtiyaç vardı. Öte yanda sadakat duygusunu daha önce hissetmiş değildi. Bu şekilde hissedeceği birine hiç sahip olmamıştı.

Son olarak Slytherin, kurnaz, sinsi ve hırslıların binasıydı. İşte Harry'nin içinde bulunacağını düşündüğü bina buydu. Binanın sahip olduğu kötü şöhretin tamamen farkındaydı. Sihir Dünyası'nın ondan beklentisini de biliyordu ama bu ne istediğini değiştirmiyordu. İnsanları memnun edecek diye kendi isteklerini höz ardı edecek değildi.

Harry, düşüncelerini içeriye giren baykuşla beraber bir kenara bıraktı. Baykuş, ona bir zarf bırakıp geldiği gibi geri gitti. Harry, zarfın üzerinde Gringotts'un armasını görünce hemen zarfı açtı ve Ragnok'tan gelen mesajı okumaya başladı. Zaten oldukça kısa bir mektuptu.

Hogwarts MahkemesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin