Giriş- Başlangıç

11 4 1
                                    

'Günümüz'

O gün, insanlığın sonu muydu? Ya da herkesin yaptıklarının cezasını çektiği gün müydü? Belki de sadece tek bir kişinin günahının sebebi olabilir mi? Dünyanın yok olmaya mahkum edildiği o gün her yer alevler içindeydi. Her yerden yükselen ölüm çığlıkları dehşet vericiydi. Yaşadıklarına anlam veremeyen masum insanların etrafta koşuşturması, gözlerini kırpmadan vahşice katlettiler insanlar. Çocuk, bebek, yaşlı demeden teker teker yok ettiler. "Onay bekliyorum!". "Onay verildi!". "4078 imha kodlu operasyon başlatıldı!".

Denizler bile alevler içerisinde yanıyordu. Yardım çığlıkları duyuldu her yerden. Kimse kimseye yardım edemez. Kıyameti yaşıyorlardı sanki, kimse kimseyi tanımıyordu. Canlarını kurtarmaya çalışan çaresiz insanlar. Ardından bütün sesler kesildi. Bütün çığlıklar sustu. Sadece simsiyah giyinimli bir adam göründü. Geniş omuzlu, uzun boylu. Elindeki silahı omzuna dayamış yüzüne sardığı siyah peçenin üzerinden, kaşlarını çatmış, simsiyah gözleriyle etrafa bakınıyordu. Ağır ağır adımlar atarak yürüyordu upuzun sokakta. Ayak sesleri bomboş sokakta yankılanıyordu.

'13 sene önce'

Güneşin tam tepede olduğu bir ilkbahar sabahıydı. 6' lı yaşlarında iki küçük kız, iki katlı evlerinin arka bahçesinde, koskocaman, bembeyaz çiçeklerle süslenmiş kiraz ağacının yanında, yeni yeni açmış çimlerin üzerine oturmuş, ortalarına koydukları su dolu leğenin içinde oyuncak bebeklerini yüzdürüyorlardı. Yüzlerinde koskocaman bir gülümseme vardı. 

Ellerindeki bebekleri, suyun içindeki plastik, sarı ördekle konuştururlarken bakır renkli saçları olan küçük kız elindeki bebeği leğenin içine soktu. "Ohh suda mis gibiymiş. Değil mi bay ördekcik."dedi bebeğini oynatarak. Önünde oturan yeşil gözlü kızsa tam ördeği konuşturacakken küçük olan onu durdurdu. "A hayır aren ördekler konuşamazlar." dedi bilmiş bir tavırla.

Arenin suratı düştü. "Ama bu konuşuyormuş." dedi yüzündeki hüzünle. Bakır saçlı kız bebeğini sudan çıkarttı, kafasını yana eğerek incecik sesiyle yanıtladı.

"Konuşamaz aren. Onlar sadece vaklar."

Aren olduğu yerde ayağa kalkıp, sudaki ördeği eline aldı ve ellerini havaya kaldırarak dört tarafı çitle çevrilmiş bahçede koşmaya başladı. "Bu konuşuyor. Ve hatta uçuyor." dedi koşmaya devam ederken. Küçük kız da ayağa kalktı.

"Onlar uçamazlar da." Dedi yüzündeki gülümsemeyle minik kız. Aren gülerek onu duymazdan geldi ve koşmaya devam etti. Küçük kıza arkadaşının hareketleri komik gelmişti. Dayanamadı ve arkasından koşmaya başladı.

"Baksana uçuyor işte! Loya bak!" Bakır saçlı kız Loya leğenin başına dönüp kendi bebeğini eline aldı. "Bak sandy de uçuyor!"

Suratlarına ılık ılık meltem eserken onlar koşmaya devam ettiler. Ama yan bahçeye uzanan çitlerin arkasından birisi onlara bakıyordu. Kimdi ki bu? Çitin delinmiş parçasından suratını uzatmış kızların koşuşturmasını izliyordu.

Aren bahçede koşuştururken heyecanla elindeki ördeği havaya fırlattı ama arenin harika atış yetenekleri ve rüzgarın etkisiyle ördek çitin ötesine, yan bahçelerine düşmüştü.

"Oh hayır!" Dedi Loya yüzündeki endişeyle. "Nasıl alacağız şimdi?" çite doğru hızlı adımlarla koşmaya başladıklarında çitin arkasında ki çocuk korkmuştu. Geri çekileyim derken çivisi sökülmüş çite çarptı yanlışlıkla. Haliyle çıkardığı ses küçük kızların dikkatini çekti. Korkuyla sallanan çite doğru yöneldi kızlar.

"Oda neydi?" diye sordu aren panikle. Sonra bir anlık cesaretle delik çite gözünü yasladı, kim olduğunu görmek için. Ve birden geri savruldu, korkuyla. Çünkü aynı zamanda çitin arkasındaki çocuk da onlara bakıyordu. aren çocuğun gözünü görünce birden irkildi. "Kimsin sen?" diye seslendi çitin arkasına. Ses gelmeyince dönüp arkadaşına baktı sorarcasına. Loya onaylamaz bir şekilde kafasını salladı sağa sola. Korkmuştu. Ama aren merak ediyordu ve tekrar denedi şansını. Gözünü tekrar deliğe koydu.

Kıyamete DirenişWhere stories live. Discover now