> so real <

235 21 24
                                    

.  .  .

Güneşin parlak ve göz yakıcı ışığıyla uyandığında etrafına baktı, siyah saçlı genç çocuk. Alarmını kaç kere ertelediği göz önüne alınırsa, kimse bilmiyordu. Çünkü 3-4 saat önce çoktan uyanması gerekiyordu. Dünkü yorgunluğundan sonra hiçbir şey yapmak istemiyordu. Telefonunu eline aldığı gibi ekrana baktığı anda iç çekti.

myungjae'den gelen 7 cevapsız arama.
                      (12 dakika)

'Yine başını ne derde sokmuştu acaba?' diye düşündü. Büyük ihtimalle her günde 1 kez olduğu aşık olma rutinidir. Daha fazla cevapsız çağrıya katlanmak istemediği için hızlıca geri aradı arkadaşını. Bir kaç saniye bile beklemeden açmıştı telefonu. Herhalde telefonun başında bekliyordu.

"Dongmin!! Mal mısın uyansana? Camış gibi uyuyacağını en yakın kankanın olaylarını dinlesene öküz."

Uykulu sesiyle esnedi, gerçek adını duyunca kendi kendine göz devirip. Bir yandan telefonda heyecanla bir şeyler anlatan arkadaşı Jaehyun'u dinlerken ayağa kalktı. Aynaya dik dik bakarken anlattıklarına dikkat bile etmemişti Taesan. Mutfağa gidip mısır gevreğini aldığı anda sütü kaseye döktü. Jaehyun'un bağırmasıyla ayılmıştı sonunda.

"Kodumun malı!"

Aniden telefonu yüzüne kapatınca boş boş ekrana baktı, telefonu masaya bıraktı, hâlâ uykusundan tam uyanamamış bir şekilde. Trip yiyordu yine. Her gün sanki sevgilisinden trip yiyormuş gibi en yakın arkadaşından trip yiyordu, bir de üstüne gönlünü alması gerekiyordu. Jaehyun böyleydi evet, çocuk gibi, bir o kadar da enerjik.

Mini kahvaltısını yaptıktan sonra daha iyi ayılmıştı, üstünü değişmiş, duşunu yeni almış, saçlarını kurutuyordu. Ki kapı çalana kadar. Ne güzel evde tek mutlu bir şekilde güne başlamıştı. Kim geldi sabah sabah? -saat öğlen 11 olsa da sabah evet-

Kapıyı açmaya gitmeden önce ıslak saçlarını düzeltti, açtıktan sonra önündeki kişiyi daha algılayamadan neredeyse üstüne atlamasıyla Jaehyun olduğunu tam anlamıyla anlamıştı.

"Dongmin!! Dönmüş!! Sungho!! Geri!!"

Ne diyorsun amına koduğumun köpeği. diye bakıyordu Taesan.

"Aaa? Yemin et?! Çok sevindim vay anasını. Sabah sabah beni rahatsız etmene çok mu gerek vardı Myung Jaehyun bey?"

"Kızma ya... Sana bir şey verecektim."

Jaehyun kapının dışarısında duran elektro gitarı ona gösterdiğinde gözlerini kocaman açtı. Sanırım rüyadaydı Taesan.

"Bunu istiyordun, şarkı yazman için aldım."

Siyah ve bej desenli gitarı eline aldığında merak ettiği ilk şey Jaehyun'un neden bunu ona yaptığıydı. Sonuçta ucuz bir şey de değildi yani. Tabii Jaehyun'da paradan bol ne vardı ki.

"Benimle lunaparka gelme hediyesi bu arada."

Belliydi. Boşuna almazdı zaten. Evet şimdi çocukla çocuk olma zamanıydı. Aslında Tesan'ın da işine geliyordu ama. Tam da tamam diyeceği sırada evden bir cızırtı duymuştular. İkiside.

Malûm Jaehyun bebek kadar korkak olduğu için direkt Taesan'ın koluna sarıldı. Her şeyi bu kadar fazla abartıyordu. En fazla ne olabilirdi ki zaten? Hayaletler falan basamazdı ya?

.  .  .

selamlae ilk bölümler karsı karsıyadınız cok karısık bundan sonrası o yuzden ozur dilerim
uyeleri tanimiyorsaniz soyle (boynextdoor):
sungho
riwoo
jaehyun
taesan (ana karakter zaten)
leehan
woonhak

iyi okumalar dilerim baya uzun bir fic olacak diye dusunuyorum...

✓ ┊ evening glow ୨୧ bonedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin