3-Anılar
...
"Oğuzhan!"
Saklandığım ağacın arkasından çıkıp yavaş ve sessiz adımlarla etrafta beni arayan sarışınıma doğru ilerliyordum.
"Hadi ama, nerdesin?"
Onu hafta sonu için Bodrum'a getirmiştim. Sürekli gezmek istediğini söyler ve asla yerinde duramazdı. Gezmeyi çok severdi bende ona süpriz yapmak için her hafta sonu onu farklı illere getirirdim.
Şimdi ise ormanlık bir alanda piknik yapıyorduk, o örtüyü sererken bende saklanmıştım. Korkutmak için ağacın arkasına geçmiştim.
Bir zil sesi yükseldiğinde geri ağacın gövdesine saklanmıştım.
Ecrin telefonunu arka çebinden çıkartıp etrafa endişeli bakışlar atmıştı. E n sonunda arkasını dönüp benim olduğum tarafa geldiğinde telefonu cevaplamak üzere olduğunu anlamıştım.
Telefonu kulağına götürüp sessiz bir şekilde konuşmaya başladığına kaşlarımı çattım.
"Alo?"
"..."
"Hayır daha değil."
"..."
"Sonra konuşalım olurmu işim var."
"Oğuz...bitmedi mi...kurtul."
"Görüşürüz."
Adamın konuştuklarından sadece bir kaç kelime duyabilmiştim.
Ağacın arkasından çıkıp Ecrin'i korkuttuğumda neredeyse düşücekti. Normalde olsa kiminle konuştuğunu sorar merak ederdim ama Ecrin herkesin kendi mahremi olduğuna ve fazla sorgulanmaması gerektiğine inanırdı.
Onu daha fazla rahatsız etmemek adına duymamış gibi yapmıştım.
"Napıyorsun salak, ödümü patlattın!"
Ben kıs kıs gülerken elini kalbine koymuş derin nefesler alıyordu.
Dudağına kısa bir öpücük bıraktığımda yetmemiş olacakki kalbindeki elini boynuma koyup gamzemden öptü.
Bu bizim anlaşma şeklimizdi, bu Ecrin'in dilinde seni seviyorum demekti.
"Hadi bebeğim gel otele dönelim."
...Gördüğüm rüya ile bir kaç saniye tavana baktım. Ecrin'i görmüştüm ve çok mutluyduk, o gün konuştuğu adam sevgilisiydi.
Aldatmıştı beni hemde defalarca. Ben ona bu kadar bağlıyken o yanımda bile başkalarıyla fingirdeşiyordu ve ben salak gibi göremiyordum.
Aşkım gözümü kör etmişti. Çok seviyordum, asla ayrılmayız sanıyordum.
Yanıbaşımda çalan telefonumla adeta yatakta sıçradım.
Bir kaç saat sonra konserim vardı ve ben hazır değildim.
Caner'in aradığını görünce sıkıntılı bir nefes verdim.
"Efendim Caner?"
"Oğuz nerdesin iki saat sonra sahneye çıkman gerekiyor. "
"Geliyorum yarım saate. "
Yataktan zor bela kalkıp kendimi
valizimi yanına attığımda bir an için kafam o kadar doluydu ki ne giyeceğimi bile unutmuştum.Bir kaç saniyeden sonra aradıklarımı yatmadan önce ütüledğimi hatırlayıp lüks otel odasındaki gardroba baktım.
Yatmadan önce ütüleyip oraya asmıştım. Siyah kargo pantolonumu giyecektim, üstüne sadece atlet ve hırka alıcaktım.
Kombinimi Caner seçmişti sahnede hırkayı çıkarmam gerektiğini söylemişti.
Fazla sorgulamadan kabul etmiştim ve şu an yapabilsem aynadaki yansımamı bile becerirdim.
Öyle yakışıklı olmuştum yani. Kafamda kurduklarıma sırıtıp yanıma maskemi de alarak beni aşağıda bekleyen taksiye atladım.
--
Sahnenin ardında onlarca kişi ismimi haykırırken ben gitarımı elimde tutmuş sadece öncelerde olduğu gibi yine o kıza bakıyordum.
Bir şekilde kalabalığın ortasında her seferinde onu fark etmemi sağlıyordu. Ona baktığımı fark ettiğinde dudaklarında hafif bir gülümseme peydah olmuştu.
Fazla beklediğimi anlayıp son şarkımıda çalarken asla gözlerimiz ayrılmıyordu.
Konserden sonra, giyinirken, yemek yerken hatta otele dönerken bile aklımdan çıkmamıştı.
Gözleri bir o kadar uzak ama o kadar da yakın geliyordu bana.
Düşündüm sadece onu birkez bile olsa düşünerek uyudum o gece.