-Sinema-

50 11 59
                                    

Killua yapıyor olduğu ödevi bir kenara bırakıp yanındaki telefonundan saate baktı.

Saatin gece bir olduğunu görünce şaşırmadan edemedi çünkü akşam yemeğinden beri ders çalışıyordu.

Sandalyesinden geriye doğru uzanıp esnedi. Esnemesiyle gözleri dolduğunda olmayan uykusu da birden gelmişti.

Kitaplarını toplayıp kitaplığına dizdi. Masa lambasını da kapattıktan sonra yatağına uzandı.

Bir süre öylece tavana bakıp uykuya dalmayı bekledi. Normalde uyuyamadığında günlüğünü alıp okumaya başlardı, nedensiz yere günlük okumak onu rahatlatıyordu. Fakat son zamanlarda buna gerek duymuyordu.

Belki de artık sevmiyordu, belki de artık unutmuştu ya da eski anılarını hatırlamak istemiyordu. Belki de yeni bir sayfa açmasının zamanı gelmişti.

Beni sevseydi beni bırakmazdı zaten, değil mi? Diye geçirdi içinden. Genelde eskiyi hatırlamaya başladığında gözleri dolar, vücudu ağlamak için kendini hazırlardı.

Ama bu sefer sadece sırıttı. Neden kendine daha fazla acı çektiriyordu ki zaten?

Gözlerini kapatıp uykusunun onu hapsetmesini bekledi. Yarın Gon ile buluşacağını hatırladığında gereksiz yere heyecanlanmıştı.

"Lütfen hızlanmayı bırak. " diye söylendi kalbine.

Uykunun onu ele geçirdiğini hissedince gülümsemesini silmeden kendini tatlı uykusuna teslim etti.

***

Öğlen üçe karşı, tepedeki güneşin ışınları Killua'nın odasının camından yüzüne doğru yansıyordu.

Gözlerini kırpıştırıp güneşten korunmak için üstündeki battaniyeyi kafasına kadar çekti.

Bir süre sonra nefes alamayacak raddeye geldiğinde, yenilgisini kabul edip doğruldu yataktan.

Üstünde titremeye başlayan telefonuna baktı. Tam zamanında uyandım sanırım, diye düşündü.

Ayağa kalkıp üstünü değiştirmek için dolabına doğru ilerledi.

Bugün bir değişiklik yapmaya karar verip, kendine biraz özen gösterdi.

Üstüne mavi bir sweatshirt altına ise bol bir pantolon giydi.

Eline daha önceden alıp asla kullanmadığı saç kremlerinden birini sıktı ve saçlarına sürdü.

Telefonunu aldıktan sonra alt kata ilerledi. Çoktan uyanıp yemeklerini bitirmiş ev halkını görünce mutfağa girme gereği duymadı.

Ayakkabılarını giyip evden çıktı. Otobüse binmek için durağa doğru ilerlerken, sıkılmamak adına kulaklığını geçirdi kulaklarına.

Durağa yaklaştığında bineceği otobüsünde geldiğini görünce adımlarını hızlandırdı.

Otobüse binerken boş bir yer bulup oturma umuduyla binmişti fakat hafta sonu olduğundan otobüsler normaldekinden daha doluydu.

Derin bir iç çekip dışarıyı izlemeye başladı. Kalabalıktan ötürü insanlarla fazla temas ediyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti. Ama Gon ile birlikteyken temas etmek hoşuna gidiyordu, orası ayrı bir konu.

Ekstra olarak da, otobüsü insanların iğrenç ter kokusu kaplamıştı. Yaz ayının en büyük eksisi buydu.

Umursamamayı tercih etti ve dışarıyı izlemeye devam etti.

Yaklaşık yirmi dakika sonra gideceği yere vardığını fark etti ve otobüsten indi, karşında tanıdık bir yüz görünce gülümsedi.

"Çok beklettim mi?"

Yeniden/gonkilluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin