3. EV

467 44 9
                                    

İki irfancan'ımız olduğu için irfancan kahveci'ye irfancan, Eğribayat'a ise irfan diyiyorum. Kafanız karışmasın.

Ortam bayağı garipti şuan. İrfan'ın evinde çoğu Fenerbahçeli ve çoğu Beşiktaşlı oturuyoduk. Ortamdan çıt çıkmıyordu. Hepsi çok fazla bağırarak konuşuyordu. Başım felaket derece ağrıdığı için hepsini bağırarak susturmuştum en son. Ama şimdi de canım çok sıkılıyordu.

"Tamam ya konuşun. Böyle de çok sessiz oldu." dediğim gibi hepsi sanki bunu bekliyormuşcasına konuşmaya başladılar. Ben salonda koltukta yatarken diğerleri de etrafımda oturuyorlardı. Bir tek yanımdaki irfan susuyordu.

Tabiki hastaneden sonra ne benim evime ne de Cengiz'in evine gidememiştik. Annelerimiz bu halimi görseydi cidden kıyamet kopardı. Tabii sosyal medyada videom çıkmıştı. Ama Allah'tan annelerimiz bilmiyordu sosyal medya kullanmayı.

Diğerlerini pek tanımadığım için onların yanına da gitmek istemedim. Yani irfan'ı da pek tanımıyordum ama istemsizce onda kalmak daha iyi gelmişti.

"İstediğin birşey var mı ?" aniden kulağımın arkasından gelen ses ile sıçradım.

"Çok özür dilerim. Korkutmak istememiştim." dediğinde gülümsedim.

"Sorun değil. Bir anda duyduğum için korktum. Ayrıca istediğim bir şey var. Ben nerede kalacağım?"

"Odamın yanında bir misafir odası vardı. Gözde, Nur ve Ece değiştirdiler çarşafları. Ve güzelce temizlediler."

"Teşekkür ederim her şey için."

"Önemli değil."

"Beyler, hanımlar ben Gökçe'yi yukarı çıkarıyorum." diyerek yanımda hareketlendi.

"Dur oğlum ben çıkarırım." dedi cengiz.

"Yahu cengiz otur bi. Bırak irfan çıkarsın. Sana kısmet bulmaya çalışıyorum." dedi gözde hafif yükselen sesi ile. Onlar tekrar curcunaya başlarken ben hâlâ yerimde duruyordum.

İrfan bir elini belime diğerini bacaklarımın altına atarak beni kucağına aldı. Şaşırmıştım ama bir şey demeden sustum.

Yukarı çıktıkça sesler azalıyordu. En sonunda bir odanın kapısını açtığında sesler çok azalmıştı. Tertemiz bir koku gelince istemsizce içime çektim.

Yumuşak bir yatağa uzandırdı.

"Ben çok sıkıldım. Ne zaman çıkarıcaklar bunları." dedim. İrfan da yanıma oturmuştu.

"Dedim ya 1 haftaya çıkarırlar diye. Merak etme gözlerin hâlâ çok güzel." başımı anın utangaçlığı ile başka bir yere çevirdim.

O da yanlış bir şey demiş gibi susmuştu. Tam bir şey söyleyecekken gözde ablanın kapıyı pat diye açması ile susmuştu.

"Kuşum bir tane çocuk geldi gökçe nerde diye soruyor ? İsmi emirmiş." Emir İstanbuldaki arkadaşlarımdan biriydi.

"O mu al içeri tabiki."

Gözde birşey demeden kapıyı kapattı.

"Kim ki o ?" dedi irfan.

"Bir arkadaşım burada ki sayılı arkadaşlarımdan biri."

İrfan birşey demeden sustu.

"Sevgilin mi ?"

"Ne ? Hayır dedim ya arkadaşım diye."

"Anladım."

Kapının tıklatılması ile yerimde biraz dikleştim.

"Gökçe !" diye emirin sesini duyunca gülümsedim.

Hızlıca hemen gelip sıkıca bana sarıldı.

"Güzelim nasılsın ! Yeni öğrendim gerçekten ! Kusuruma bakma. İyi misin ?" Hızlıca soruları sıraladı.

"Güzelim ?" dedi irfan onu taklit ederek.

İşte şimdi başlıyorduk..

Ocean | ɪ̇ʀꜰᴀɴ ᴄᴀɴ ᴇɢʀɪ̇ʙᴀʏᴀᴛHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin