Ana Karakter: Eliza
{23 yaşında. Zeki, cesur, iyi iz süren, hızlı koşucu, ok ve yay kullanır. Takımı: Keşifçiler.}
Yan Karakter: Abay{30 yaşında. Hırslı, acımasız, cesur, gözü kara, bağışıklılığı olan. Abay karakterinin Eliza karakterine zaafı vardır. Takımı: Yok ediciler.}
Yan Karakter: Drake{33 yaşında. Sağlıkçı, zeki, yöneten, ikna edici, sakin, kibirli ve iz sürücü. Mızrak ku
llanır. Takımı: Yok ediciler ve toplayıcılar.}Yan Karakter: Akemi
{25 yaşında. Korkusuz, inatçı, sessiz, acımasız, kontrolü sağlayan, sadık, fedakâr. Takımı: Yok ediciler ve koşucular.}
TANITIM BÖLÜMÜ
Ağrıyan gözlerimi güçlükle açtım. Isınmak için ellerimi bacaklarımın arasına sokup birbirine sürtüyordum. Bir yaz ayına göre oldukça soğuk bir geceydi. Cenin pozisyonunda yatarken terk edilmiş bir binanın çatı katındaydım. Burası şimdilik bizim için en güvenli yerdi. Ya da ben öyle zannediyordum.
Kafamın üzerinde duran demirden destek alarak doğruldum. Rüzgâr altın sarısı saçlarımı üflerken, birkaç tutamını kulağımın arkasına attım. Ateş neredeyse sönmek üzereydi. Etrafım korkak ve hayatta kalmaya çalışan zavallı insanlarla çevriliydi. Aslında en az bende onlar kadar çaresiz ve zavallıydım ama en azında cesaretimin ritmini damarlarımda dolaşan kan gibi yüreğimde hissediyordum. Hissetmek zorundaydım.
"Eliza!" diye fısıldadı bir kadın. Sırtını duvara dayamış, ısınmak için sıcak nefesini ellerine üflüyordu.
Parmaklarımın ucuna basarak yaşlı kadının yanına kadar geldim. Birkaç gün önce gruba katılmıştı ve ben onun ismini dahi bilmiyordum.
Kadın konuşmaya devam etti.
"Çok üşüdüm Eliza, lütfen bir ateş daha yakar mısın?"
"Üzgünüm efendim. Liderimiz Frank günde sadece bir ateş yakılmasını söyledi..."
Sözlerimi yarıda kesip etrafıma bakındım. Uyuduğum yerde ince bir pike vardı, hemen onu alıp yaşlı kadının üstüne örttüm.
"Bununla idare edin olur mu? Eğer bir ateş daha yakarsak yerimiz belli olur. Onların bizi görmemesi lazım."
Yaşlı kadın başını sallayarak sözlerimi onayladı ve tekrardan gözlerini kapattı. Onun yanından ayrılıp elimi korkuluğun soğuk metaline dayadım. Kafamı gökyüzüne kaldırıp dolunayı uzunca seyrettim. İtiraf etmem gerekiyor ki öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Dünyamız bu hale nasıl geldi? İnsanların %50 sine ne oldu ve türünü bile bilmediğimiz bu yaratıklar nereden geliyor?
Yayımı ve sadağımı alıp hızlıca merdivenlerden aşağıya indim. Çünkü liderimiz Frank ve diğerleri dönmüştü, şimdi ise sıra bizdeydi. Onlar toplayıcıydılar, biz ise keşfedenlerdik. Bu grubu ne kadar sevmiyor olsam da bana heyecanlı hissettiriyordu.
"Dışarısı şimdilik temiz. Fakat dokuzuncu bölgeyi listemizden silmek zorundayız. Orada yiyecek hiçbir şey kalmadı," dedi Frank, kaşları çatıktı.
Kırklı yaşlardaydı ve oldukça güçlü bir adamdı. O, toplayıcıların ve tüm grubun lideriydi. Kısa kesim saçları vardı, kirli sakallarını sık sık okşardı. Dünya bu hale gelmeden önce onun bir Yüzbaşı olduğunu duymuştum. İyi bir liderdi ve onunlayken kendini hiç olmadığı kadar güvende hisseden insanlar vardı.
"Bugün on altıncı bölgeye gideceğiz."
"Emin misin? Orası çok uzak."
Cesaretimi göstermek için kafamı hafifçe yukarı kaldırıp duyduklarımı alaylarcasına sırıttım. Daha sonra ciddileşip söze başladım.
"Gün doğumuna kadar dönmezsek eğer bil ki başımıza bir şey gelmiştir."
Frank usulca yanıma geldi ve koluma dokundu, bu hareketi benim cesaretimi ikiye katlamıştı.
"Sakın arkana bakma. Her ne olursa olsun Eliza, sadece koş... Koş ve yeni yerler keşfet. Burası artık eskisi kadar güvenli değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLERİN ŞANI
Mystery / Thriller"Dünyanın sonu" başlığı altında bir kurgu hazırlamak istedim. Keyifli okumalar✌🏻