4|Biraz da Gerçekler

71 11 17
                                    

Bazen her şey üst üste gelir ama ağzınızı açıp isyan bile edemezsiniz, konuşmak veya kendinizi rahatlatmak dahi istemezsiniz çünkü fiziksel ve ruhsal olarak o kadar yorgunsunuzdur ki kendiniz için çabalayacak gücünüz yoktur.

Bir yandan iyi bişeylerin olmasını istersiniz ama bir yandan da iyi bişeyler olsa dahi sevinecek hevesinizin kalmadığını bildiğiniz için belki de bu hayattaki tek isteğinizden bile vazgeçersiniz.

Çantamdan bir kaç kalem ve çizim defterimi çıkardıktan sonra kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım.
Zaten son 2 dersim vardı ve ben hemen zamanın geçmesini istiyordum.

Ama tabikide uyuyamadım.

Tamam eski sevgilime dair hiç bir güzel duygu hissetmiyordum, tek hissettiğim kırgınlıktı çünkü aldatılmıştım ama beni aldatıp üstüne bir de mutluluğunu gözüme sokması canımı yakmıştı.
6 ders boyunca bunu düşünmüştüm.

Notlarımın düşüklüğünden bahsetmiyorum bile.

Bunun için yapıyordu zaten, benim kötü hissetmem için yapıyordu.

Mutlu olmak benim de hakkım değil mi?

"Ben bu hocanın sorunlu olduğunu düşünüyorum,sabah 2 dakika geç kaldım diye yarım gün yok yazmış piç ya"
Yeonjun yanıma gelip oturduğunda hiç bir tepki vermemiştim.
Halim yoktu.

"Ya bi yaşam belirtisi ver bari, uyuyorum diyip geçiştirdin beni zaten bütün gün"
Saçlarımı karıştırdığında kafamı kaldırmadan ona dönmüştüm.

"Çok şükür yaşam belirtisi ver-"
Yüzümü görünce bi anlığına duraksamıştı.
"Noldu sana"
Yüzüme daha dikkatli baktığında iç çektim.
"Bişey yok uykusuzum bugün"

"Lan kesin o piç yaptı bişey bak şöyle o saçlarını tek tek yolarım onu!"
Birden aklıma gelen fikirle doğruldum.
"Bugün yarışı var mı?"
Kimi sorduğumu anlamış olacak ki başta bi imalı imalı sırıtsada sonradan yüz ifadesini düzeltmişti.

"Soobin'le konuştum sabah, büyük ihtimalle var"

Ya zaten burda kalsam derse odaklanamam en iyisi gitmek.

Tamam bahaneler bir kenara şuan daha fazla burda durmak istemiyordum, istemediğim insanları görmek istemiyordum daha doğrusu.

Neden bilmiyorum ama Taehyun'un yanına gitsem, bir şekilde beni anlar gibi geliyordu.

Konuşmasamda, sadece yanında dursam bile iyi gelirdi bana.

Ayağa kalkıp eşyalarımı topladım.
"Akşam yazarım sana"
Ceketimi de alıp sınıftan çıkmıştım.

Dışarı çıkmamla birlikte derin nefes aldım, açıkcası biraz gergindim.
Benim aniden gelmeme belki şaşırırdı ya da belki rahatsız olurdu.
(Öyle bi ihtimal yok cnm)

Aslında Taehyun'a karşılık verip vermeme arasında gidip geliyordum.
Ya sadece bir hevessem diye düşünüyordum bazen.
Kafamdaki düşünceleri kenara koyup daha hızlı yürümeye başladım.

Sonunda yarış alanına geldiğimde her ne kadar saat erken olmasa da bu kadar kalabalık olabileceğini düşünmemiştim.

Etrafa bakındıktan sonra gördüğüm ilk boş yere oturmuştum, yarış bitip etraftaki kalabalık azaldığında yanına gidecektim.

Kulaklığımı takıp arkama yaslandım, içimdeki o tuhaf ve aynı zamanda rahatsız edici olan garip his bir türlü gitmiyordu.

Aldatmıştı görmüştüm zor da olsa kabullenmiştim daha niye uzatıyordu anlam veremiyordum.
Ayrılmıştık bitmişti ben hayatıma onsuz devam etmeye çalışıyordum, illaki zor olacaktı bundan şikayetçi değildim.
Ama onu unutmamı zorlaştırıyordu onla muhattap olmamak için susuyordum ama böyle de nereye kadar gidecek bilmiyordum.

Ben bunları düşünürken zaman o kadar hızlı geçmişti ki etraftaki kalabalık çoktan dağılmaya başlamıştı.
Ayağa kalkıp kulaklığımı çıkardım,olduğum yerden etrafa bakınca Taehyun'u göremediğim için çıkışa doğru yürümeye başladım.

Taehyun birileriyle konuştuktan sonra telefonunu cebine atıp etrafa bakınmıştı ve ilk gördüğü kişi de ben olmuştum.
Bakışlarından şaşırdığını anlamıştım.

Sanki benim buraya gelip ona sürpriz yapmam onu memnun etmiş gibi yüzüne çok şirin bir tebessüm yerleşmişti.

"Sen bana sürpriz yapmak için mi geldin yoksa ben mi yanlış anlamaya çok meyilliyim?"
Dediğine karşılık kafamı kaldırıp her ne kadar içten olmasa da gülümsedim.

"Aslında sadece yanına gelmek istedim ama biraz sürpriz gibi oldu"
Yüzüme daha dikkatli baktığında kaşlarını çattığını farkettim.
"Öyle içimden geldi Yeonjun'a sordum yarışının olup olmadığını-"

"Anlaşıldı biri canını sıkmış senin"
Bana bir adım daha yaklaştığında geri çekilmedim, tam tahmin ettiğim gibi olmuştu.

Beni anlamıştı.

"O zaman bugün senin şu güzel yüzünün gülmesi için uğraşıcaz"
Başımı öne eğdim.
"Ya ben biraz ani geldim işin falan varsa gidebilirim zaten seni görmeye gel-"
Parmakları nazikçe çenemi kavrayıp başımı kaldırmış, ona bakmamı sağlamıştı.
"İşim falan yok, ayrıca olsa da ben şuan seninle ilgilenmek istiyorum"

Dediğine karşılık gülümsemeden edememiştim, hoşuma gittiğini anlamış olacak ki oda bana karşılık gülümsemişti.
Ama bakışlarında bir merak görüyordum, bana ne olduğunu merak ediyordu ama soramıyordu.
Çünkü biliyordu sorsa bile cevap vermeyecektim.

"Taehyun, senden bişey isteyebilir miyim?"

Bilerek ismiyle hitap etmiştim.

"Neymiş o?"

Ve evet tahmin ettiğim gibi ismini söylemem onun hoşuna gitmişti.

"Motoruna binsem,beraber gezsek biraz olur mu?"
Lafımın bitmesiyle düşünüyormuş gibi bir bana bir de motoruna baktı.
"Motorumla gezmeyi sevdin galiba ama tek bir şartla olabilir"
Merakla ne diyeceğini bekliyordum.

"Kim sana ne yaptıysa bana anlatacaksın tamam mı?"

Orayı konuşmasak olmaz mı ya.

"Ya aslında-"
Elimden tutup beni motoruna sürüklediğinde lafım yarıda kesilmişti.
"Ben yüzünü daha fazla böyle asık görmek istemiyorum o yüzden benle hiç inatlaşma, ben varken mutsuz olamazsın"
Her bir cümlen her bir hareketin bile beni bu kadar mutlu ediyorken zaten mutsuz olmam imkansız.

Arkaşlar yazarınız pek iyi değil o yüzden dedim bari siz az mutlu olun o yüzden bu bölümü yazdım aslında.
Ama olsun her zaman da mutlu olamayız bu arada hayırlı ramazanlar hayatınıza girmiş veya girebilecek oclara karşı dikkatli olun öpüldünüz.

The Race|taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin