14 Şubat 2024Atalay hastaneye giderken oldukça düşünceliydi. Endişeli, heyecanlı ve meraklıydı hatta belki de biraz korkuyordu. Ama en çok heyecanlıydı. Karışma olayını asla beklemediği bir şey gibi dramatize etmek istemedi. Çünkü zaten istenmediği bir ailedeydi sanki tüm hayatı altüst olmuş gibi davranmaya gerek görmüyordu.
Bir kardeşi olmasını diledi hatta belki iki. Onların da ondan korkmamasını ve kardeşlerine sahip çıkmayı istedi. Neler düşündüğünü fark edince durdu.
"Bu kadar mı açsın lan sevgiye? Onlar da seni istemezse, küçük Atalay'ı nasıl toparlıycaksın? Kendine gel ve her şeye hazırlıklı ol." dedi kendi kendine. Küçük Atalay'dan öğrendiği bir şey varsa o da hayata ve ihtimallere karşı realist olmadıkça elindeki tek şeyin hayal kırıklığı olacağıydı.
Yüz ifadeseni düzeltti ve geldiği hastanenin otoparkına park etti arabasını. Park ettiği blok numarasına baktı ve devam etti. Otoparkta araba kaybetmek dünyanın en kötü şeyi falandı herhalde.
Hastaneye girdi ve her ne kadar babasını aramak istemese de aramak zorunda kaldı. Çok muhatap olmadan nereye gelmesi gerektiğini öğrendi ve kapattı.
Başhekimin odasına geldiğinde kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Bir yanda yıllardır görmediği anne, babası ve küçük kardeşi dururken diğer yanda kahverengi saçlı, beyaz tenli ve çilli yüzüyle kendine tatlı tatlı gülümseyen bir kadın; yanında kocası olduğunu tahmin ettiği siyah saçlı, beyaz tenli ve her ne kadar ciddi dursa da gözlerinden merakı okuyabildiği bir adam vardı. İkisine de küçük gülümsemeler gönderdi ve son kişiye odaklandı omzuna kadar gelen sarı, kıvırcık saçları ve maviş gözleriyle kendisine hafif bir gülümsemeyle bakıyordu kız. Kendinden küçük görünüyordu ve eğer karıştılarsa büyük ihtimalle kardeşiydi. Bu ihtimalle ona kocaman bir gülümseme verdi.
Hiçbir zaman çok ciddi veya agresif bir insan olmamıştı. Yakın olduğu herkesin yanında neşesini koruyabilen biriydi aynı zamanda gülümsemeyi de severdi Atalay ve anlaşılan onlarla da kendi içinde çoktan bir yakınlık kurmuştu.
Yaklaşık 5 dakika sonra ortalama boylu, gözlüklü, sarışın bir adam girdi. Karıştırılanlardan biriydi bu.
"Kusura bakmayın geç kaldım, işten izin alamadım."
Etraftan sorun olmadığına dair mırıldanmalar çıkınca boş bir yere oturdu ve kendisine yabancı olan aileye göz gezdirdi. Atalay ailesi sandığı insanların merak ve heyecanla çocuğu incelediklerini gördü ama kırılmadı, üzülmedi ya da kızmadı; insan bunları değer verdiğine hissederdi.
Doktor konuşmaya başladı fakat pek dinlemedi Atalay.
"... Uzun lafın kısası eğer böyle bir hata yapıldıysa bunun sorumluları bulunacak ve bütün hukuki süreçle hastanemiz ilgilenecektir. Daha önce de dediğim gibi DNA testini isteğiniz üzere birkaç saat içinde ya da 1 hafta içinde alabiliriz ancak belirtmeliyim ki birkaç saatlik sonucun hata payı oldukça yüksektir. Ortak bir karara varın ardından kanları alalım."
Çok düşünmeden,
"1 hafta bekleyebiliriz 24 yıldan sonra çok ta koymaz." dedi Atalay. Sesindeki ima doktoru öksürtürken kimse karşı çıkmadı ve sessizce sonuçları 1 hafta sonra almak için anlaştılar. Kanlar verildi ve Atalay saate baktı, henüz mesainin bitmesine çok olduğu için işe gitmeye karar vermişti ki muhtemel gerçek annesi Biricik Hanım yolunu kesti.
"Atalaycım büyük ihtimalle gerçek oğlumuz sensin öyle olmasa bile tanışmayı çok isteriz. Bir şeyler içmek için bir kafeye oturmaya ne dersin?" dedi tatlı tatlı gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderin Oğlu
FantasyAtalay; ailesinin sevmediği, dışarıdakilerin hayran olduğu o adam. Eğer ailesinin bildiklerini, gördüklerini onlar bilselerdi ve görselerdi yine de hayran olurlar mıydı ona? Vücudundan yeşil ateş çıkarabilen bu çocuk Babası için ne olduğunu bilmediğ...