"Anlamadım kar tanesi?" dedi Eren. Tabii bu ciddi ortamda onu takan pek olmamıştı. Kafasına şaplağı geçiren ablası İlay dışında.
"Birkaç kişi gece yürürken yolumu kesti ve ailenin tamamlanacağından ve bazı şeylerden daha bahsetti." Eren'i hiç takmadan devam etti Atalay sözüne.
"Ne gibi şeylerden?" diye sordu Gökay Bey.
Atalay hala her şeyi tüm şeffaflığıyla anlatmakta kararsızdı.
"Hatırlamakta zorlanıyorum. Yeşilin korunması gerektiğinden bahsettiler. Ve sonuç çıkmadan önce de evimde başka bir not buldum. Söyleyeceği şeyler olduğundan ve yine yeşilden bahsediyordu." Atalay sözlerini bitirirken, ortamda onun anlayamadığı bir bakışma geçti.
"Atalay, sana ne söylediklerini tam olarak hatırlaman ve bize anlatman çok önemli. Şu an kafan karışık olabilir ama neler yapacağımızı konuştuktan sonra her şeyi anlatıcaz. Tamam mı abicim?" yirmilerinin ortasında olmasına rağmen bir çocukla konuşurmuş gibi kendisiyle konuşan Berkin'e alık bir şekilde kafa salladı.
Biricik hanım hızla yerinden kalktı.
"Atalay'ı rahatsız etmeyin hatırlamaya çalışsın. Gökay sen benle gel, Akın sen de Umay teyzene haber ver acil gelsin. Biz halledene kadar kimse evden çıkmıyor. Hatta Atalay, Asral'a haber ver işi bitince burada kalıcak."
"Yok Biricik Han-" Atalay'ın sözü hızla kesildi.
"İtiraz yok, önemli bir mevzu." Atalay sessizce başını salladı ve ne yapması gerektiğini düşündü.
Elbette ki notları hatırlıyordu ama anlatmak ne kadar doğruydu? Onlar neler biliyorlardı ki bu kadar paniklerdi? Umay kimdi ve ne yapacaktı? Biricik Hanım çok ciddiydi ama Asral hayatta burada kalmazdı ve Biricik Hanım onun güvende olduğuna ancak askeriyede kaldığında inanırdı. Asral önemli biriydi, onlara söyleyebilirler miydi? Gerçekten her şeyi anlatmalı mıydı yoksa sadece notları mı?
Söyle. Hepsini.
Güvenemem. Ayrıca şarkı söylemek dışında özelliklerin olduğunu bilmiyordum.
Sen sürprizlerle dolusun, ben de. Söyle her şeyi. Güvenebilirsin.
Beni doğurduğunu sanan annemin tepkisini bilmiyor musun? Nasıl daha yeni tanıştığım aileme anlatayım bunları?
Kaldır başını da bir onlara bak; nasıl endişeliler bak! Şimdi değilse ne zaman?
Atalay etrafına baktığında haklı olduğunu gördü. Herkes endişeli duruyordu. Çocukluktan kalma olduğunu düşündükleri yara izine gözleri değiyordu ara ara ve mimikleri kısa bir hüzne boğuluyor, Atalay görecek korkusuyla hemen başka bir yere çeviriyorlardı bakışlarını.
Kararını vermişti.
"Hatırlıyorum. Notlarda neler yazdığını da olayların nasıl gerçekleştiğini de anlatabilirim. Herkes gelsin konuşalım." etraftan onaylayan mırıltılar geldi. Yaklaşık 15 dakika sonra gelen ailenin geri kalanıyla Atalay her şeyi en ince detayına kadar anlattı. Ateşini atlamıştı orası ayrı.
"Şaşırmadın mı?" diye sordu Burla.
Sesli bir cevap vermeden, olumsuz anlamda kafasını salladı Atalay.
"Bize anlatmadığın herhangi bir şey kaldı mı?" İlay'ın abla şefkatiyle sorduğu bu cümle Atalay'ın kalbine dokunmuştu ama kimsenin bilmesine gerek yoktu.
Kısa süren sessizlikten sonra;
"Kaldı." diye cevap verdi Atalay. Bu sırada dirseklerini dizlerine yaslamış, yere bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderin Oğlu
FantasíaAtalay; ailesinin sevmediği, dışarıdakilerin hayran olduğu o adam. Eğer ailesinin bildiklerini, gördüklerini onlar bilselerdi ve görselerdi yine de hayran olurlar mıydı ona? Vücudundan yeşil ateş çıkarabilen bu çocuk Babası için ne olduğunu bilmediğ...