6

361 18 7
                                    

Yalçın hocanın peşinden mutfağa indim. Mutfağa girdiğimde bana dönen yalçın hoca "sen salona geç otur. Televizyondan istediğini açabilirsin" diyip önüne döndü. Hocam açarım açmasına da şu anda evinizde bornozlayım farkındaysanız!

"Hocam kıyafetler?" yalçın hoca bana dönerek baştan aşağıya süzdü. Hala böyle olduğumu yeni fark ediyordu. "Böyle iyisin aslında." Yalçın hocanın dediği ile ellerim ile açıkta kalan omzumu kollarım çapraz olacak şekilde kapatarak kaşlarımı çattım.
Yalçın hoca verdiğim tepkiye kıkırdayarak "yukarıda benim odamda yatağın üzerine koydum kıyafetleri."dedi.

Kıyafetlerin yerini öğrenince adeta kaçarcasına mutfaktan çıktım ve üst kata yalçın hocanın odasına çıktım. Söyledikleri benim fesat aklımda çok yanlış anlaşılıyordu ki bence bunun benim aklım ile çok da bir ilgisi yoktu. Yalçın hocanın konuşmaları hep onu ima ediyordu. Çok imanlıymışım gibi bir tövbe çekerek yatağın üstündeki kıyafetleri aldım. Kıyafetler ile birlikte kendi kaldığım odaya geçip kapıyı kapattım.

Aslında üşenir orada değiştirirdim üstümü ama hocamın odasında üstümü değiştirmek garip geliyordu. Gerçi hocamın evinde kalmak, duş almak, bornozla dolaşmak falanda oldukça garip geliyordu. Ne yapacaktı da ben burada kalmak zorundaydım? Ve neden bunu yeni sorguluyordum ben?

Kıyafetlere baktığımda üstünde ayıcıklar olan kahverengi eşofman takımı olduğunu gördüm. Bornozu çıkararak önce iç çamaşırlarımı daha sonrada eşofman takımını giydim. Eşofman takımı tam olmuştu. Bu nasıl tam oluyordu? Belki kardeşi falan vardır. Onun olabilir kıyafetler. "Sarp! Aşağıya gel. Yemek hazır." Yalçın hocanın seslenmesiyle nemli saçlarımı karıştırarak odadan çıktım ve mutfağa gittim.

Mutfakta masanın üstünün çok güzel göründüğünü fark etim. Her şey çok lezzetli duruyordu. Yalçın hoca heyecanlı heyecanlı yemeklere bakan beni sırıtarak izliyordu. Beni baştan aşağıya süzerek dudağında memnun olduğuna dair bir gülümseme oluştu. "yakışmış" yalçın hocanın dediği ile gülümsedim.

Aklıma gelen soruyu hemen ilettim. "hocam kardeşiniz falan mı var?" kafasını iki yana salladı " tek çocuğum ben. Niye sordun?" "üstümdeki bana tam oldu birde ayıcıklı falan ya ondan sormuştum" dedim. "ne olur ne olmaz diye yedekte küçük beden pijama bulunduruyorum" dedi.

Yalçın hocanın dedikleri ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Küçük beden pijama, baksır ,ne olur ne olmaz diye, erkek, kalmak, kötü şeyler ABOOVVVV! Nerelere geldik böyle?

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama yalçın hoca ifademi görünce sırıtarak kafasını iki yana salladı. " yine ne düşündünde bana böyle bakıyorsun acaba?" dedi.

"nasıl bakıyorum ki hocam?" yalçın hoca sorumu cevapsız bırakarak hala omuzlarında olan havluyu alarak benim omuzlarıma bıraktı. Nemli saçlarımı karıştırarak "yemekten sonra iyice kurut saçlarını" dedi. "Yoksa hasta olursun" kafamı tamam anlamında salladım ve yalçın hocanın cevapsız bıraktığı sorumu tekrardan ona yönelttim.

"Hocam daha demin nasıl baktım?" yalçın hoca beni takmayarak sandalyeye oturdu ve karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Bende gösterdiği yere oturdum. Nasıl bakmıştım ki!
. . .
Yemek yerken ikimizde konuşmamıştık. Ben zaten yemeği yerken transa geçmiştim. Bu kadar acıktığımı hissetmemiştim bile. Şu anda da salonda oturmuş haber izliyorduk. Daha doğrusu yalçın hoca haber izliyor ben ise sıkıntıdan ölüyordum.

Aklıma gelen şeyle off ladım. Off lamamı duyan yalçın hoca sorgular biçimde bana baktı. "Bir şey mi oldu? Kafamı olumlu anlamda sallayınca yalçın hoca yerinde dikleşti. " ne oldu?" "hocam ben iki gündür ders çalışamıyorum. Derslerimden geri kalıcam diye korkuyorum. Malum siz ve 2 hoca hariç ders anlatan yok."

Bu dediğim ile derin bir nefes çekerek "bende bir şey oldu sandım" dedi. Yalçın hocanın dediği ile kaşlarımı çattım. Gayet ciddi bir konuydu be bu!

Kaşlarımı çattığımı gören yalçın hoca gülerek parmağını kaşımın ortasına koyarak kaşlarımı düzeltti.

"Bu gün çalışman gereken dersler hangileri? " bu gün günlerden cumaydı. Yani bu gün sayısal çalışacaktım.

"Biyoloji ve fizik"
Yalçın hocanın suratında bilmiş bir sırıtma peydahlandı.
"Çalışırız beraber. Sadece bu günlük mola ver bak yarın cumartesi zaten"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"İyi o zaman bu gün çalışalım ama yarın dinleneceksin tamam mı? "
Sıkıntılı bir nefes vererek kafamı olumlu anlamda salladım. Nasıl olsa yarın eve gidecektim. Yalçın hoca benim ders çalışıp çalışmadığımı anlamazdı.

Yalçın hoca "Güzel" diyerek telefonunu çıkardı. Sağ ayağının bileğini diğer bacağının üzerine atarak geriye yaslandı. Bir kolunu koltuğun başlığına atarak telefonu kulağına götürdü.

"Hamdi, bizim iş ne oldu? Halledebildin mi? "
Yalçın hoca karşı tarafın konuşmasını dikkatli bir şekilde dinliyordu. Gözlerini karşısındaki televizyondan çekerek bana baktı.
"Güvenli bir yere götür. O herifide onunla en güzel şekilde ilgilenebileceğimiz bir yere götür. " son cümlesini söylerken dudaklarında çok korkunç bir gülümseme vardı.

Yalçın hoca bir öğretmendi. Fakat şuan karşımda ögretmen değilde mafya varmış gibi hissediyordum.
İlgilenelim derken ağırlamak anlamında değilde dövmek anlamında kullandığını çok iyi biliyordum.

Yalçın hoca telefonu kapatıp zigon sehpaya koydu.
"Hocam bu konuşmanızın benimle alası varmı? " yüzüme boş gözlerle baktıktan sonra ayağa kalktı. Televizyonu kapatarak "gel benimle bakalım " dedi.

Bi sorumuda cevaplasan ölürmüsün be adam?!

ÖĞRETMEN~BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin