7

206 14 19
                                    

Yalçın hoca ile yaklaşık 2 saattir ders çalışıyorduk. Beni yukarı kata ders kitaplarının olduğu kütüphane tarzı bir odaya getirmişti. Test kitaplarının içi bom boştu. Yep yeni kitaplar vardı. Hoca ders falan çalışmıyordu,bu kadar çok test kitabıda neyin nesiydi anlamamıştım.

Şimdide o kütüphane misali yerde masada yan yana oturmuş ders çalışıyorduk. Yalçın hoca kaşlarını çatmış çözmeye çalıştığım soruya bakıyor bende ciddi ciddi soruyla bakışıyordum. Bu konu asla kafama girmiyordu. Ne sorularını çözebiliyordum ne de anlatılanı anlayabiliyordum.

Yalçın hoca derin bir nefes alarak elimde çevirdiğim kalemi kendi eline alarak soruyu ayrıntısı ayrıntısına anlattı. Yalçın hoca yüzüme beklentiyle bakarken bi anda aydınlanma yaşadım
"Haaa, şimdi anladımmm"
"Çok şükür yarabbim. " hoca omuzlarından koca bir yük kalmış gibi rahatlayarak arkasına yaslandı.

"Zeki çocuksun, çabuk anlarsın diye düşünmüştüm ama iki saatte suyumu çıkardın be çocuk. "
Yalçın hocanın haklı isyanıyla mahçup bir şekilde baktım. "Hocam vallaha konuları çabuk kavrayan biriyimdir ama bu konuya beynim yetmiyor. "

"Ama artık anladın konuyu değilmi? "
Kafamı olumlu anlamda sallamamla gülümseyerek ayağa kalktı. "O zaman bi molayı hakettik. Aşşağıya gel, bize içecek bir şeyler hazırlayayım. "
Kafamı tamam anlamında salladıktan sonra arkasını dönüp gitti.

Acaba iki gün sonra konuyu unutacağımı bilse nasıl bir tepki verirdi?

. . .

"Nasıl beğendin mi? "
Dudaklarımı yalarken kafamı olumlu anlamda salladım. Elimdeki içeceğe  bakarak "nasıl bu kadar lezzetli olabilirsin ki anlamıyorum. Aşık oldum resmen sana! " dedim.

Yalçın hocanın bir şey mırıldanmasıyla ona döndüm. "Bir şey mi dediniz hocam? " kafasını olumsuz anlamda salladı. "Biraz daha yapabilirim istersen"

Gözlerimi açarak "vallaha mı? " dedim. Yalçın hoca gülerek "vallaha " dedi. Dibinde kalmış içeceğimi kafama dikerek boş bardağı yalçın hocaya uzattım.

Hoca elimdeki bardağı alarak tezgaha döndü. Bir şeyleri karıştırıp blenderdan geçirdi. Karışımı bardağa dökerek önüme koydu.

İçiceklerimizi içtikten sonra yukarı çıkıp tekrardan çalışmaya başlamıştık. Bu sefer konuyla ilgili soruları zorda olsa çözebiliyordum.

Konu testlerini sonunda bitirmiştim. Soruları kontrol ettikten sonra rahatlayarak arkama yaslandın. "Sonunda konu bitti. "

Yan tarafıma baktığımda yalçın hocanın masaya koyduğu kolları arasında uyuya kaldığını gördüm.
Düzgün burnu, hafif dolgun dudakları, dağınık saçlarıyla çok yakışıklıydı.

Yüzüne bir kaç tutam saç dökülmüştü. Rahatsız etmesin diye saçı yavaşça alıp arkaya atmıştım ki yalçın hoca bir anda bileğimi tutarak gözlerini açtı.

Ben şaşkınlıkla hocaya bakarken o bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakıyordu. Kendini açıklama gereği hissettim. "Yüzünüze saç gelmişti rahatsız olmayın diye çekmek istedim o yüzden böyleyim. "

Yalçın hoca arkasına yaslanarak kafasını anladım anlamında salladı. Tuttuğu bileğimi baş parmağıyla okşayarak bıraktı.

"Artık yatalım bence. Saat geç oldu zaten" kafamı olumlu anlamda salladım. Kütüphane misali yerden çıkıp odalara dağıldık. Kapıyı kapatarak yatağın yanındaki motora biraz daha baktıktan sonra yatağa kendimi attım.

Yorganın altına girip kolumu yastığın altından geçirdim. Yatak yumuşacıktı, beni içine çekiyordu sanki. 3-4  gündür doğru düzgün uyuyamamın yorgunluğuylada hemen uykuya daldım.

Yüzüme gelen günel ışıklarıyla rahatsızca yatakta kıpırdandım. Yorganı kafama kadar çektiğimde ortam karanlık olmuştu fakat bu seferde nefes alamıyordum. Off layarak yorganı kafamdan çektim.

Gözlerimi kırpıştırarak aydınlığa alışmaya çalıştım. Alıştıktan sonra yataktan kalkarak bulutlu terlikleri giydim.

Banyoya giderek yüzümü yıkadım. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar güzel bir uyku çekmiştim. Odadan çıktığımda burnuma gelen nefis yemek kokularıyla mutfağa gittim.

Mutfağa girdiğimde yalçın hocanın yakışıklılığıyla ağzım yarım ağız açıldı. Siyah takım elbisesi, yapılı saçlarıyla çok yakışıklıydı.
Son zamanlarda sanki hocayı fazla övüyorum.

"Günaydın, bende şimdi seni uyandırmaya geliyordum. "

"Günaydın" diyerek masaya oturdum.
O da çayları doldurarak oturdu. Beraber kahvaltımızı yapıp ortalığı topladık. Daha sonrada televizyon izlemeye başladık.

Şu anda sanki yalçın hocayla evliymişim gibi hissediyordum. Yanımda oturan beden bir anda ayaklanınca merakla ona baktım.

"Dışarıda bir kaç işim var. Onları halledip gelicem. Çok uzun sürmez. Tamam mı? "
Kafamı tamam anlamında salladım.
"Evi dolaşabilirsin istersen" bunu söylerken yüzünde anlamdıramadığım bir gülümseme yerleştirmişti.

"Evli çiftlermişiz gibi hissediyorum. "
Yalçın hoca gülümseyerek saçlarımı karıştırdı. "Görüşürüz çocuk"
"Görüşürüz"

Hoca evden çıktıktan sonra biraz televizyona bakmış sonrada etrafı dolaşmaya çıkmıştım.
Alt katta sadece salon ve mutfak vardı. Bir üst kata çıktım. Yalçın hocanın ve benim yattığım odayı eş geçerek benim yattığım odadaki karşı odaya girdim.

Sanırım burası hocanın çalışma odasıydı. Odanın ortasında kahverengi çalışma masası, karşılıklı duvarlarda dosyalarla dolu olan kitaplıklar, bitkilerle dekore edilmiş köşeler.

Adamın özel dostaları burada olabilirdi. Benim görmezden rahatsız olucağı iş dosyalarını falan görüpte onu kızdırmak istemiyordum. Bu yüzden odada daha fazla oyalanmayarak çıktım.

Diğer odalara baktığımda bizim kaldığımız odalara nazaran daha sade misafir odaları vardı. Koridorun en sonundaki kütüphaneye girdim. Bir kitaplık full test , diğerleriyse okuma kitaplarıyla doluydu.
Sanırım okuma kitaplarını türlerine göre ayırmıştı.

Kütüphaneden de sıkılıp çıktım. Bu sefer daha önce hiç inmediğim kata yani en alt kata indim. En alt kata indiğimde ilk dikkatimi çeken koridorun en sonunda çift kanatlı kapısı olan odaydı. Üzerinde anahtar takılı olması merakımı bin kat arttırıyordu.

Yerde o odaya kadar uzanan kırmızı bir halı vardı. En baştaki odadan başladım. Bu oda oyun odasıydı! Bilardo, bowling, tenis, küçük golf sahası... Her şey vardı.

Şaşkınlıkla odadan çıkarak diper odanın kapısını açtım. E yuh ama! Bu adam ögretmen mağaşıyla nası geçiniyorsun be bu evde?

Bu oda da sinema odasıydı. Cidden çüş artık. Ben bunlardan sonra daha da ne görsem şaşırmam. Bu odayıda kapatarak en merak ettiğim odaya ilerledim.

Acaba içeride ne vardı? Kapının üstündeki anahtarı çevirdim. Kapının kulbunu heyecanla indirerek iki kapıyıda açtım.

Ağzım yarım açık odaya bakıyordum. Hani demiştim ya ne görsem şaşırmam diye. Yalçın hoca beni çok güzel bir şekilde yanıltmıştı. Sanırım bundan sonra onun yüzüne bakamayacaktım.

Uzuuuuun bir aradan sonra tekrardan merhabaa
Vallaha hikaye yazmayı özlemişim.

Lütfen oylamayı unutmayın sonraki bölümde görüşürüzzz

ÖĞRETMEN~BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin