Harry, Felix'i gördüğünde hızla ondan uzaklaşmak için Ron'un koluna yapıştı.
Üç büyücü turnuvasına rızası dışında katılması yetmiyormuş gibi bir de okuldaki rakibi bir Slytherin çıkmıştı.
Felix Lee...
Bu seneye kadar herhangi bir Slytherinden biriydi ama şimdi her dakika laf dalaşına girdiği biri hâline gelmişti. Sanki Draco ona yetmiyordu!
Ron neden koşarcasına ilerlediklerini çok geçmeden farkına vardığında gülmeden edemedi.
Harry ise onun tepkisiyle kaşlarını çatmıştı. "Bu sefer konuşmayan tarafın ben olmasını istiyorsan gülmeye devam et!"
Ron daha Harry cümlesini bitirmeden yüzündeki ifadeyi sildi. Onunla küs kaldığı birkaç gün bile cehennem gibi hissettirmişken daha fazlasına gerek yoktu.
Neyse ki Slytherinliler ilk defa bir işe yaramış ve Ron, Harry ile dalga geçen birine yumruk patlattığında küs kalma süreleri kısalmıştı.
Bu üç büyücü turnuvası yüzünden Slytherin'lilerin ve Gryffindor'luların birbirlerine karşı öfkesi mümkünmüş gibi daha da çok artmıştı.
•••
"Weasley, kıyafetin yakışmış." Harry sinirle arkasını döndü. Felix'in alay ettiğini sanıyordu ama bakışlarını gördüğünde çatılmış kaşları gevşedi.
Alaydan ziyade anlamlandıramadığı bir şekilde bakıyordu.
Pekâlâ bu kadar saçma bir kıyafete böyle bakması komikti ama yine de yorum yapmadı. Sırası değildi, zaten dans için yeterince gergindi. Felix'le uğraşıp sinirlerini bozamazdı.
"Teşekkür ederim." dedi Ron sesi en az Harry kadar afallamış geliyordu.
Felix içeriye girmeden önce Harry'nin kıyafetlerine bakarak kocaman sırıttı. "Üzgünüm ama aynısını senin için söyleyemeyeceğim Potter. Korkunç görünüyorsun."
•••
Bunu yaptığıma inanamıyorum diye düşündü Harry, suya girerken. Sorgusuz sualsiz bir Slytherine inanmış ve ipucuyu bulmak için buraya gelmişti. Muhtemelen kafayı yemişti.
Felix, bir yerlerden çıkıp onunla dalga geçmeye başlayabilirdi ama içindeki ses -onu buraya getiren ses- Felix'e güveniyordu. Slytherin olmasını umursamadan... Doğrusu bunu henüz kendine bile itiraf edemememişti.
Sonraki dakikalar küfürler eşliğinde geçti. En başında ne kadar pes edip çıkmak için hareketlensede Felix doğruyu söylemişti. Ona yardım etmişti.
'Sadece ilk görevin karşılığını veriyorum Potter, başka bir şey düşünme.'
Gözlerini kapatırken titrek bir nefes verdi. O anlık bu konu hakkında bir şey düşünmeyi kendine yasakladı.
•••
Saat gece yarısına yaklaşırken Harry hâlâ kitapların arasında elindeki bomboş bilgiyle öylece oturuyordu.
"Bu aptallıkla nasıl hâlâ hayattasın anlamıyorum."
Harry başını gömdüğü kitaptan kaldırmadan boğuk bir sesle konuştu. "Git başımdan Lee."
Felix gülerek elindeki kitaba döndü. "Bu kabaydı Potter."
Harry seslice nefes verirken kafasını kaldırarak ona bakmıştı. Eskiden mutluydu. Onu tanımadan önce geçen yıllarında gerçekten mutluydu, başında sadece Draco belası vardı o kadar.
Oysa geçmişte farkında olmadan da olsa birbirlerinin kıçını kurtardılarlarını bilmiyorlardı ve hiçbir zamanda öğrenemeyeceklerdi.
"Çözdün değil mi? Bu yüzden burada zamanını benimle dalga geçmeye harcıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter [One Shots]
FanfictionHarry Potter evreniyle ilgili 'ya böyle olsaydı?' ya da 'acaba bu zaman diliminde böyle bir şeyler yaşanmış mıdır?' sorularını düşünerek yazdığım kısa hikayelerden oluşan bir seri olacak.