[10] Harry ebeveynlerinin ölmediği evrende, ilk kez Hogwarts'a gidiyor

148 4 14
                                    

Lily, her şeyi son kez tekrar ederken Harry dakika başı oflayarak annesini dinliyordu. James ise yüzünde gizlemeye gerek duymadığı kocaman gülümsemesiyle bakışlarını oğlu ve eşi arasında dolandırıyordu.

Şu anda yaşanan şey o kadar tuhaf hissettiriyordu ki yerinde duramıyordu. Daha dün yaşanmış gibi Hogwarts anılarını hatırlıyorken şimdi oğlunu yeni anılar biriktirmesi için oraya yolluyordu.
Hemde yanında senelerdir sevdiği ve sonunda karşılık alabildiği kişi vardı. James'den sessiz bir iç çekiş yükseldi. Her şey rüya gibiydi.

Lily daha fazla dayanamamış olucak ki "Harry!" dedi sinirli gözükmeye çalışarak. "Oflamayı bırakır mısın?"

Yeşil gözler birbirine değdiğinde Harry kıkırdamadan edememişti. Annesi şu an o kadar komik duruyordu ki. Lily gülmemek için kendini fazlasıyla zorluyordu bu yüzden yüzü garip bir hâl almıştı. James de oğluna katıldığında Lily rol yapmayı bırakmanın zamanı geldiğini anlamış ve çatık kaşlarını düzelterek gülmüştü. Sadece fazla endişeliydi.

Hoş, Harry doğduğundan beri endişelenmeyi tek bir saniye bile bırakmamıştı, o ayrı bir konuydu. Evet, belki de Harry fazlasıyla güvenli bir yere gidiyordu ama sonuçta hâlâ peşlerinde büyük bir tehlike vardı. Bunu görmezden gelemezlerdi.

Lily elinin sımsıkı tutulduğunu hissettiği an kalbininin atışları hızlandı. Aynı zamanda midesindeki o tuhaf his de kendini belli etmişti. Eşine baktı ve onun huzurlu tebessümüne aynı şekilde karşılık vermeye çalıştı.

"Sirius gelmiş!"

Harry yanlarında fırlayıp koşmaya başladığında Lily refleksle öne atılmıştı ki James onu geri çekti.

Lily, gerçekten de Harry'yi sıkmak istemiyordu ama bunun gerçekleşmesi için de pek bir şey yaptığı söylenemezdi. Sonuçta lanet olası kehanet yüzünden o normal bir çocuk değildi.

Küçük çocuk onun için açılmış kollarının arasına atladığında kahkahasına engel olamadı. "Geleceğini biliyordum."

Remus, Harry'nin dağınık saçlarına bir öpücük kondurup arkadaşlarının yanına giderken Sirius, Harry'yi kucaklayarak ayağı kalkmıştı.

"Tabi ki de gelecektim! Vaftiz oğlum Hogwarts'a gidiyor, bunu kaçırmama ihtimal var mıydı sence?"

Harry neşesinin daha ne kadar artabileceğini düşünürken Sirius'un kulağına yaklaştı. "Şu lanet ölüm yiyenleri yakaladın mı?"

Sirius küçük bir kıkırtı kaçırdı dudaklarından. Aklına bir anda Harry'nin ilk küfürünü ettiğinde kafasına yediği yastıkla birlikte Lily'nin ismini haykırışı gelmişti.

Sirius, Harry'yi tek koluyla tutarken diğer eliyle saçlarını karıştırdı. Eskiden bunu en çok yaptığı kişi James'di şimdi ise onun oğlu... Ne ilginçti ama.

"Elbette yakaladım. Sen vaftiz babanı fazla mı hafife alıyorsun?"

Sirius diğerlerinin yanına geldiğinde Harry'nin kurduğu cümle Remus'un kafasını delice iki yana sallamasına sebep olmuştu.

"Hayır, tabii ki de. Sen en iyisisin!"

"Hayır, Harry. Lütfen daha fazla övme, bu işi zaten kendisi yeterince yapıyor."

Aralarından küçük bir kahkaha yükseldi. Sirius ise kaşlarını kaldırmış bir şekilde Remus'a bakıyordu. "Söylediklerimin yalan olduğunu inkar edebilir misin?"

"Asla."

Sirius, Harry'yi yere bırakmadan önce Remus'a göz kırptığında minik bir tebessümle karşılık aldı.

Bir süre daha orada kahkahaları etrafa yayıldı. Dört dostun mutlulukları imrenilecek bir biçimdeydi. Belki de hayran bakışların birkaçının sebebi Sirius Black de olabilirdi tabi.

Lily gözleri dolu bir hâlde Harry'ye tam tamına üç dakika boyunca sımsıkı sarıldı. Sirius ve James bunu neden yaptıklarını bilmiyor bir halde saati takip edip durdular.

Harry tek tek hepsiyle vedalaştıktan sonra Sirius ile bakışları kesişti. İkisinin de aynı anda yüzlerinde muzip bir gülümseme oluşması kimsenin gözünden kaçmamıştı. Anlaşılan Harry büyürken duyduğu her bir muzipliği yapmaya kararlıydı. Sirius'un son bir haftadır bu konu hakkında konuşmalarının sıklaşması bir fayda sağlamıştı anlaşılan.

Harry yavaş adımlarla trene ilerliyorken kalbine yüklenmiş ağrıyı umursamamaya çalışıyordu. Hogwarts'a gideceği için elbette çok mutluydu ama ailesinden de ayrılmak istemiyordu. Galiba annesinin onu sık boğaz etmesini bile özleyecekti.

Tüm düşüncelerine rağmen bunu yüzüne yansıtmadı. Annesi zaten yeterince ağlıyordu, daha fazla ağlamasını istemiyordu.

Trene bindiği gibi kafasını camdan çıkardı ve trenin hareketlenmesiyle kocaman gülümseyerek elini deli gibi sallamaya başladı. Hepsi ona aynı heyecanla karşılık verirken Lily ve James'in gözleri yaşlarla doluydu, bakışlarındaki gurur ise apaçık ortadaydı. Remus ve Sirius ise ağlamasada dokunsan ağlayacakmış gibiydiler. Harry, onlar için kelimelerle ifade edilmeyecek kadar önemliydi.

Harry'nin ailesi sadece Lily ve James'den oluşmuyordu. Aile kelimesini duyduğunda gözünün önünde dört tane yakın dost canlanıyordu. Kendini bildi bileli her şeyi onlardan öğrendiği dört güzel insan. Her zaman hayatında olmalarını istediği kişiler...

Tren gözden kaybolduğunda Lily hıçkırığının dudaklarından kaçmasına engel olamamıştı. Eşinin göğsüne yüzünü gömüp hıçkırarak ağlarken, James ona sımsıkı sarılmış ve saçlarına minik öpücükler kondurmaya başlamıştı. Lily sakinleşene kadar hepsi sessizlik yemini etmiş gibi bir hâlde tek kelime etmeden orada durdular.

"Pekâlâ." Sirius, James'i kenara itekleyerek Lily'yi kolunun altına aldı. "Senin bana geleceğin yoktu."

Lily hafifçe kıkırdarken burnunu çekti ve kolunu Sirius'un beline doladı. "Biliyorsun Lils; James Harry'nin babası, ben vaftiz babasıyım, eh Remus'da amcası sayılır. Yani demek iste-"

Lily arkadaşının sözünü keserek kafasını kaldırdı. "Demek istediğin şey, üç çapulcuyla büyüdü ve bu da çok fazla çığırtkan demek oluyor. Ama," Sirius'un grilerine bakarken göz kırptı. "Ben de onun annesiyim. Senelerdir üç çapulcuyla baş etmiş Lily Potter."

Sirius'un gözleri âdeta parladı. "Size hayran olduğunmu söylemiş miydim Bayan Çatalak?"








[Düşünseli]

Hepsinin tahmin ettiği gibi Harry neredeyse her hafta en az bir tane çığırtkan aldı.

Harry, Lily'nin James'e gıcık olduğu zamanları dinlemekten her zaman zevk aldı ve bu hikâyeler sayesinde babasıyla devamlı dalga geçti.

Harry, bazen Hogwartstayken kâbuslarla uyandığında Remus'un yanına gider ve rahatlayana kadar onun yanında kalırdı.

Harry, ailesiyle geçirmesi gerek hak ettiği zamana sahip olabildi.

Harry Potter [One Shots]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin