[13] Profesör Lupin ya da Lupin Amca

65 4 3
                                    

"Harry için sadece bir yıllığına onun amcasıydım, ebeveynlerinin yakın dostuydum ama şimdi bir yabancıyım. Bunun olacağına ihtimal vermezdim."

Remus omuzları çökük bir şekilde içini dökerken Mcgonagall ona bu konuşmayı teklif ettiği için sevinmişti. Remus tıpkı çocukluğundaki gibi yine her şeyi içinde yaşıyor, fırtınalarının etrafındaki insanları etkilememesi için elinden geleni yapıyordu.

"Remus..." diyecek oldu Mcgonagall ama cümlesinin bir türlü devamını getiremedi. Eski hatıralar onun için bile bu kadar can yakıcıyken, kim bilir Remus ne hissediyordu. Bu durumda nasıl bir teselli vereceğini bilmiyordu.

"Sorun değil." Remus her zamanki gibi yüzüne o nazik gülümsemesini yerleştirmişti. "Ben artık gitsem iyi olacak. Ders için hazırlanmalıyım."

Remus ayaklandığında Mcgonagall iç çekti. "Remus biliyorsun öyle değil mi, her zaman seni dinlemek için buradayım."

"Bunun için sana minnettarım."

•••

Remus, Harry ile yollarını ayırıp kendisini sandalyesine güçlükle bıraktığında gözleri hızla doldu.

Profesör Lupin...

Madem babamı tanıyordunuz, Sirus Black'i de tanıyor olmalısınız...

Remus tüm acı verici anılardan uzaklaşmak için her şeyi yapabilirdi.

Evet, tanyordum ya da tanıdığumı sanıyordum...

Düşünmemek için her zaman kendini tüm gücüyle zorlasa da bu çok uzun sürüyordu her zaman konu ona geliyordu ve bu durum çok acı vericiydi.

Sirius, Azkaban'dan kaçtığından beri yıllar önceki duygularının içine sıkışıp kalmış gibi hissediyordu.

Her şeyi duyduğu ilk an gibi. Lily ve James'in cenazesinde herkes gidene kadar tek başına beklediği zamanki gibi...

"Profesör Lupin?"

Remus silkenerek kendine geldi ve açık kapıdan ürkek bakışlarla dikilen Neville'ı gördü.

Yüzündeki muhtemelen insanı kırk yıl yaşlatacak o ifadeyi sildi. Gülümseyerek içeriye davet etti ürkek çocuğu.

Neville, elindeki birkaç parşömen kağıdını uzattı. "Geçen hafta verdiğiniz ödev. Geciktirdiğim için üzgünüm." Son cümlesini söylerken kafası yere eğilmiş omuzları çökmüştü.

Remus onun bu hâline iç çekmeden edemiyordu. Frank ve Alice'i yakından tanıyordu, eğer onlar hâlâ burada sağlıklı bir şekilde oğullarıyla birlikte olsalardı Neville'ın kendinden çok emin bir genç olacağından emindi.

Voldemort, hayatlarında birçok şeyi değiştirmekle kalmamış onlardan sonrakilerinin de hayatını mahvetmişti.

"Sorun değil Neville ama bir dahakine teslim için daha dikkatli ol, olur mu?"

Neville gülümsedi. Snape'den sonra Remus'u, Merlin'den gelmiş bir hediye olarak düşünüyor ve buna minnet duyuyordu.

Neville "Teşekkürler profesör," diyerek odadan çıktığında Remus'un tekrardan omuzları çökdü.

O an hissetmişti. Harry için hatta Neville için bile her zaman sadece profesör olacaktı.

Bundan sonraki yıllarda, bu hislerini kanıtlamıştı. Harry ne zaman ihtiyacı olsa ilk Sirius'a gitmişti. (Sirius'a gitmesi tam da beklediği şey değildi aslında ama her neyse.)

Remus, Harry'nin yanında olmak istemişti ama aralarına düşmüş o duvarı bir türlü kıramamıştı.

Belki ilk tanıştıkları an da üzerine yapışmış profesör ilk izlenimi yüzündendi belki de hiçbir zaman Sirius kadar iyi bir baba figürü olamadığı içindi bilmiyordu.

Harry, ondan patronus büyüsünü öğretmesini istediğinde deli gibi mutlu olmuş ilişkilerini olması gerektiği yöne döndürebileceklerini düşünmüştü. Sadece hayal kurmakla kalmıştı.

Yıl bittiğinde, düşüncelerden boğuluyor bir hâldeyken Lily ve James'in mezarına gitmişti.

Her şeyi anlatmıştı onlara. Tüm yılı. Tabi her iki cümlesinin birinde özür dilemeyi de ihmal etmemişti.

Harry konusunu da anlatmıştı ve o ân Lily'nin bir şeyler söylemesi, her zamanki gibi onu sakinleştirmesine deli gibi ihtiyaç duymuştu.

Onları özlemişti. Onları tekrardan görebilmeyi çok istiyordu.

Bunun sadece 4 yıl sonra gerçekleşeceğini nereden bilebilirdi ki...








[Düşünseli]

Lupin, her Harry tehlikeye atıldığında yüreği ağzında bir şekilde peşine takıldı. Özellikle Harry'nin üçüncü yılında onu devamlı ruh emicilerle baş etmeye çabalamasını izlemek ölüm gibiydi.

Herkes gibi Remus da Harry'i, James gibi gördü. Ders anlatırken Harry'nin yüzünde fark ettiği muzhip ifade onu her zaman eski günlere götürdü.

Remus, ölümü için hiç pişmanlık duymadı. Ne kadar üzülmüş olsa da oğlu için Harry'nin mükemmel bir baba figürü olacağından emindi. O Harry için bunu başaramamıştı ama Harry, Teddy için bunu başaracaktı.

Harry Potter [One Shots]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin