0.2

636 27 12
                                    

"önden seninle konuşmama gerek yoktur umarım lyn..." diyip annem bana onay istercesine bakmıştı

isteksizce başımı aşağı yukarı salladıktan sonra annem ayağa kalkmıştı ve uçağın kapıları açılmıştı,ispanya'ya gelmiştik,bambaşka bir ülkeye...

uzun siyah bir araçtan bir iki adam çıkıp valizlerimizi aldıktan sonra annemle arabaya binmiştik

"asabi olmak yok..." diyip annem madde saymaya başladığında sözünü kesip "saygısız olmayacağım,ortama uyum sağlayacağım,gerekmedikçe konuşmayacağım,beladan uzak kalacağım,başka anne,unuttuğum bir şey varsa? " dediğimde annem gülümseyip yerinde düzelmişti,tam istediği şeylerdi bunlar

ayağının altında dolanmayacaktım ve böylelikle hayatı yaşayacaktık

"yeni evinize hoşgeldiniz,hayatım,lyn..." derken karşımdaki adam babacan bir gülüşle bizi karşılamıştı,bana artık bu evle beraber hiç bir şey samimi gelmiyordu

annemle yeni kocası önümde öpüştüklerinde kusmak üzereydim bu yüzden arkamı hemen dönmüştüm

"oğlum şuan evde değil ama bi kaç saate gelir lyn'cim,o senden bi kaç yaş büyük ama eminim ki anlaşırsınız " dediğinde tek düşündüğüm bu adamın iki oğlu olduğunu biliyor olmamdı

"diğer oğlunuz nerde? " diye sorduğumda annemin yanında duran adam "annesiyle beraber yaşıyor..." demişti

"o zaman eski eşinizle hala görüşüyorsunuz? " dediğimde annem susmam için işaret yapmıştı

"sorun değil scarlett,eğer merak ediyorsan lyn,mecburen bazen görüşüyoruz ama ikimizinde başka hayatı var,aynı annenin artık benim yeni hayatım olması gibi..." dediğinde şuracıkta öğürmemek için duruyordum

yanlarından ayrılıp evin içine girdiğimde dahada başımı döndürmüştü bu büyüklük,gereksiz büyüktü,yani eğer bu evde dört kişi yaşayacaksak fazla büyüktü,evin samimiyeti ile büyüklüğü resmen ters orantılıydı

evi dolaşırken bir hizmetçi bana hemen odamı göstermişti,odada evle aynı gibiydi,samimiyetsiz...

valizimde kapının tam yanında durduğu için yerleşmeye gardropla başlamıştım,bütün gün ne yapabilirdim ki,bilmediğim bir ülke ve dildi,burda gezmek ayrı dertti,konuşmak ayrı dertti

bir saat boyunca gardropu yerleştirmekle uğraştıktan sonra kendimi yatağa bırakmıştım,yalan söyleyemem,yatak çok rahattı

bi kaç saat sonra annem beni uyandırmak için yanıma gelmişti ama bana şimdiden soğuk olduğunu farketmiştim

"hadi lyn,akşam yemeğinde biz mark ile dışarı çıkacağız,bu gece olmayacağız..." dediği anda gözlerim tamamen açılıp yattığım yerden kalkmıştım

"ne demek bu gece olmayacağız? " derken gerilmiştim,bu adamın oğlu ile daha tanışmamıştım bile,kimdir nedir,hırlı mı hırsız mı belli bile değildi,beni nasıl yalnız bırakırdı onunla

"anne daha çocuk kim bilmiyorum bile..." derken annem odamdan çıkmıştı bile,bense ağzım açık bir şekilde odamın tam ortasında kalmıştım

sonrasında hazırlanıp odamdan çıktığımda annem ve yeni kocasının kapıda hazırlandığını görmüştüm,hemen gidiyolar mıydı?

"bir sorun olursa bizi araya..." derken annem mark'ın sözünü kesip "üvey kardeşinle vakit geçirip onunla tanış canım,mecbur kalmadıkçada bizi arama..." diyip annem ve mark evden çıkıp kapıyı kapatmışlardı

yeni uyandığım için biraz acıkmıştım,evin hizmetçisi falanda saat geç olduğu için gitmişti evden,yeni üvey kardeşimde tanrı bile koca evde neredeydi

mutfağa gidip dolaba bakarken ottan başka bir şey olmadığını farketmiştim,gerçekten atıştıracak bir şeyler yok muydu?

biraz kendi kendime sinirli bir şekilde dolabı kapattığım anda uzun boylu esmer bir çocuk görmüştüm

"yanlış mı görüyorum?" dediğimde karşımdaki kişi güldükten sonra tekrar suratıma bakıp gülmüştü

"merhaba üvey kardeş..." dediğindr jude,karşımdaki jude bellingham'a bakıyordum,onunla fotoğraf çekilemediğim için üzülürken şimdi ise aynı evi paylaştığımızı,kardeş olduğumuzu farketmiştim

"şaka değil mi?" derken etrafıma bakmıştım,gerçek hayatta böyle şeyler olmazdı,gerçek değildi bu

"benimle kardeş olmak bu kadar mı kötü?" derken hala karşımda sırıtıyordu

jude'un yanından geçmek için onu göğsünden ittirip hemen mutfaktan çıkmıştım,saçmalıktı bu,tamamen bir saçmalık

evde bir hizmetli ile karşılaştığım anda kolundan tutup onu durdurmuştum,bir şey öğrenmem gerekiyordu

"burası bellingham ailesinin evi mi?" diye şaşkınca sorarken jude kolumdan tutup hizmetli kadından uzaklaştırmıştı beni

"ne yapıyorsun sen,saçma sorularını kendine sakla"

"pardonda kimse nereye geldiğimi söylemedi,tabi buraya gelirken fikrimi soranda olmadı..." diyip karşımdaki uzun boylu esmer çocuğa baktım,hayatın bir gülümsemesi miydi yoksa

"emin ol evimize tanımadığım birilerinin gelmesi şuan nasıl rahatsız etti beni anca anlarsın..." demişti jude gözlerimin içine bakarak

hemen kolumu elinin arasından kurtarıp hızlıca bahçeye çıkmıştım

hemen şezlonga oturduktan sonra başımı ellerim arasına almıştım,aklımı kaçıracaktım sanırım

"hayranken bi anda benden nefret eden birisini kazandığıma inanamıyorum..." derken jude yavaşça yandaki şezlonga oturmuştu

"hayran mı,hayranın falan değilim senin,şuandan itibarende artık imkansız..." diyip önüme döndüğümde bacaklarımı şezlongun üzerinde uzattım

"benden fotoğraf ve imza isteyen senden başka kimse yoktu sabah..." dediğinde afallamıştım,öyle bir şeyde yapmıştım değil mi

"seninde artık gitmekten kaçtığın yeri anlamış oldum..."

"bende senin,üvey kardeşim..." dediğinde hemen jude'a dönüp suratına büyük bir ciddiyetle bakmaya başladım

"bi daha bana üvey kardeşim dersen..." derken ister istemez işaret parmağımı ona sallamıştım,sonrasında jude sessizce gülerek şezlongtan kalktıktan sonra benide işaret parmağımı salladığım elimden tuttuğu gibi şezlongtan kaldırmıştı

"yoksa ne yapacaksın üvey kardeş,beni ısıracak mısın yoksa?" derken bileğimi sımsıkı tutuyordu

"ne yapacağımı hayal bile edemezsin..." derken ne yapacağımıda düşünmüyor değildim,fazla iddialıydım...

"neyseki ne yapacağını görmek için oldukça fazla zamanımız var,öyle değil mi üvey kardeş..." dediğinde derince nefes alıp verdikten sonra "evet üvey kardeş,öncelikle adım bence üvey kardeş olamayacak kadar güzel,adım lyn..." derken ona barış çubuğu uzatmak istiyordum,ilk günden saçmalıklara karışamazdım

"ne kadar ters bir kız olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum..." derken bileğimi bırakmıştı ve arkasını dönüp eve doğru yürümeye başlamıştı

böylece gidecek miydi?

01.04 ~ jude bellinghamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin