Günün sözü
"Sabretmesini bil,vaktinden önce çiçek açmaz"Şeyh Ebedili
Alarm'ın o gıcık sesiyle gözlerimi açtım susmicağını anlayınca söve söve kalktım ve rutin işlerimi hallettim dün Afra'nın getirdiği böreklerden dört parça vardı bana yeterlerdi onları yedim ve üstümü giyindim simsiyah giyinmiştim üniformamı karargahta giyecektim her yerin kilitli ve kapalı olduğuna emin olunca kapının yanına geldim ve ayakkabılarımı giyindim silahımı tam belime yerleştirecekken zil çaldı.
Ne alakaydı bu zil kim gelecekteki silahımı biraz arkamda sıkıca tuttum Alla Allah kimdi lan bu "salak burda tahmin etmeye çalışacağına açsana kapıyı" ilk defa Naciye bana fazla mantıklı gelmişti kapıyı yavaşça açtım ve karşımdı aklımın ucundan bile geçmeyen o kişiyi gördüm.
Arın'dı ellerini arkada bağlamış simsiyah giyinmiş sarı saçlarını dağınık bırakmıştı normaldede yakışıklı bi adamdı ama şuan olduğundan fazla yakışıklıydı ben ona bakarken oda bana bakıyodu doğal olarak silahımı belime yerleştirirken konuştum.
"Sen miydin be aklımı aldın" bana sanki değişik bişeymişim gibi bakıyodu "o senin ödlekliğin gel hadi karargaha gidiyoruz" gidiyoruz demişti e ben zaten gidicektimki niye gelmiş bu "bazenleri fazla gerizekalılaşıyosun"bunu tabikide Naciye söylemişti Arın ise bana hadi artık dermiş gibi bakıyodu"giderdim ben ya"diye söylendim.
"Gidebileceğini bende biliyorum ama Emrah abi gönderdi o yüzden uzatmada gel" "tamam be" diye konuşup önümden çekilmesi için ona bakıyodum oda bana bakıyodu yaklaşık iki dakika bakışınca konuşmaya başladı "Milda neye bakıyosun kızım gelsene" ona ciddimisin bakışı attım "lan salak önümden çıkmadan nasıl gelebilirim ilk adımımda burun buruna gelicez" aydınlanmış gibi hemen iki adım arkaya gitti salaktı bu çocuk.
Bende kapıyı kilitledim ama bir sorunumuz var anahtar yerinden çıkmıyoda gerçekden çıkmıyodu sanki yapışmıştı oraya bütün aksiliklerde beni bulur zaten ben uğraşırken bi anda bi el elimin üstünde durdu ve arkamda birini hissettim vede çok hoş bir koku amber kokuyordu ona eklenen barut,sigara ve kendi ten kokusuyla fazla güzel kokuyordu kulaklarımda bir nefes hissettim "izin ver ben çıkartim" biraz fazla yakındık bu yüzden sadece tamam diyebildim.
Ben beni kenara çeker sanıyordum ama yapmadı beni kapıyla arasına aldı bende refleks olarak aniden yüzümü ona döndüm şuan gerçekden burun burunaydık ama o bana değil anahtarı bakıyorudu tek çekişinde anahtarı çıkardı ve bana biraz daha yaklaşıp anahtarı gözümün önünde salladı çok sakin bir ses tonuyla konuştu "bu kadar kolay" ben nerdeyse onu hiç duymuyordumki yakınlığımızdan dolayı
Transtan çıkmış gibi hızla beni hapsettiği yerden çıktım o bana dönerken yüzünde sinsi bir sırıtma vardı anahtarı bana uzatınca aldım "teşekkür ederim yardımın için" bu ifademe güldüğüne yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım gözlerinde garip bir duygu vardı ve ben bu duyguyu okuyamıyordum "rica ederim" dedi ve ardından göz kırptı bu hareketi biraz fazla ne desem heh buldum etkileyiciydi.
Hala ona bakıyordum o ise bana sırıtarak bakıyodu aynı pişkin ifadesiyle konuşmaya başladı "gidelimmi artık" o an aydınlandım burda salak gibi çocuğa bakıyodum ah salak Milda rezil oldun çocuğa eceleyle konuşmaya başladım "tabi gidelim niye duruyosak hadi hadi geç kalıcaz"
Arkamda nasıl bir yüz ifadesiyle Arın'ı bıraktım bilmiyorum ama beni ondan önde tutacak o meşhur merdiven hareketimle indim kayarak tüm merdivenleri böyle indim ve zaten Arın gelene kadar kapıda olmuştum sırtımı giriş kapısının açılmayan yerine yasladım ellerimide göğsümde birleştirip bir ayağımı diyer ayağımın üstüne atarak bekledim tam üç dakikanın sonunda merdivenlerden inan şaşkın bir Arınla göz göze geldim aynı şaşkınlığıyla konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMİN
Teen Fictionbabasının intikamını almak için asker olan Milda bu yolda annesinide kaybeder ve hikaye başlar...