Moreno üzerimdeki elbiseyi çıkarmaya çalışırken kapı çaldı.
"Moreno dur!"
"Boşver çalar çalar gider bebeğim."
"Ya olmaz."
Ayağa kalktım.
Aynanın önüne geçtim. Ve saçlarımı ve dağılan elbisemi düzelterek kapıyı açmaya gittim.
Kapıyı açtım.
Gelen hizmetçiydi.
"Emily hanım kahvaltı hazır."
"Teşekkür ederim abla. ama bizim Moreno'yla biraz işimiz var. Birazdan geleceğiz."
"Peki, Emily hanım."
Kapıyı kapattım. Ve derin bir nefes verdim.
Hemen Moreno'nun yanına gittim.
"Bir daha teşekkür etsene bebeğim."
"Olmaz!"
"Bir daha kocam demek?"
"Olmaz!"
Çocuk gibi mızmızlandı.
"Yaa ama!"
Ofladım.
"Off!"
"Hadi kocam üzerimizi değiştirelim de aşağıya inelim."
Bir anda ona karşı bir yakınlık hissetmiştim.
Gülümsedi.
"Peki bebeğim."
"Ne zaman bebeğim demeyi bırakacaksın?"
"Hiçbir zaman."
Derinden gelen bir cesaretle onu yanağından öptüm. Ve geri çekildim.
"Hadiii!"
Beni yanına çekip boynuma sıcak bir öpücük bıraktı.
"Tamam."
İkimizde ayağa kalktık.
Ben onun gömleğini düzelttim.
O da benim önceden aceleyle doğru dürüst düzeltemediğim elbisemi düzeltti.
Daha sonrasında beraber aşağı indik.
Ve masaya oturup, kahvaltı etmeye başladık.
Ben kahvaltı etmeye çalışırken Moreno gülerek beni izliyordu.
En sonunda dayanamayıp konuştum.
"Sürekli beni izleme utanıyorum."