1. bölüm

3.7K 199 54
                                    

KUDUZ'UN AÇISINDAN

Ailem bir erkeğin beni öptüğünü gördükleri gece, yağan karın altında beni sokağa atmışlardı. Henüz onbeş yaşında bir ergendim, ne olduğunu bile anlamamıştım. Okuldan bizim evimize ödev yapmaya gelmişti, aramızda bir sevgililik durumu bile yoktu.

Önce dersten sıkılıp şakalaşmaya başladık, sonra hafif bir itiş kakış oldu aramızda. Ne olduğunu anlamadan yatağıma düştüm ve üstüme çıkıp dudaklarıma kapanan Sercan ile şokla kalakaldım.

Merakla karşılık verdiğimde ise büyük bir heyecan sardı bedenimi, hiçbir kız arkadaşımı öptüğümde böyle hissetmemiştim. Benim karşılık vermemden cesaret alıp yeni yeni sertleşen aletimin üstüne oturup sürtünmeye başladı.

Ergenliğin zirvesinde böyle bir şey yaşamak akıl karı değildi. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemezken kapım dan diye açıldı ve şokla bize bakan babamı gördüm.

Sercan korkuyla kitaplarını alıp kaçarken ben büyük bir dayak yedim, 'ibne, şerefsiz oğlancı' sözleri kulaklarımda çınlarken üstüm başımla sokağa atıldım. Cebimdeki cüzdanım ve telefonum hariç hiçbir şeyim yoktu, bir kartım vardı anneannemden kalma üç kuruşta onun içinde vardı.

Mahalledeki kızılay eşya kutusu eskiciler tarafından bozulduğu için kapağı açılıyordu, onun içinden üç numara büyük yırtılmaya yüz tutmuş bir bot buldum. Hemen ayağıma geçirdim, eski bir mont, bok gibi bir rengi olan bir kazak ve güve yemiş bir battaniye...

Mahallenin sonundaki inşaata girdim ve tek kapısı olan banyoya attım kendimi. Bulduğum şeyleri üstüme giyerek battaniyeye sarındım, kapıya da sırtımı yasladım.

Sabaha kadar titreye titreye oturdum orada, gün doğarken inşaat işçileri geldi. Beni gören acıyarak bakıyordu. Yüzüm gözüm dağılmıştı çünkü, kesin berbat haldeydim.

Ellerimi ceplerime sokup inşaattan çıkmadan önce abilerden biri beni yanına çağırdı. Bana gece burada ateş yakmazsam uyuyabileceğimi söyledi, kabul etmedim. Belki babam siniri geçince alırdı beni eve, bir daha asla sözünden çıkmazdım.

Akşam ezanıyla eve gittim, tüm kıyafetlerim kapının önünde yerlere saçılmıştı. Çöpten bir poşet alıp topladım sessizce, sonra kapıyı çaldım. Yaş dolu gözleriyle annem açtı kapıyı, korkuyla içeriye bir bakış attı.

"Oğlum, güzel Mehmet'im. Git çabuk, kaç annem. Baban bulursa vuracak seni, al bunları." Elime tutuşturduğu bileziklere bakıp kaldım, beni affetmek bir yana öldürmek istiyordu.

Bilezikleri geri eline verip arkamı döndüm, ağlayarak inşaatın yolunu tuttum elimdeki poşetlerle. Banyo olan yere girdim, battaniye hala oradaydı.

Tam oturacakken kapı açıldı ve içeri sabah benimle konuşan adam girdi. Ağladığımı görüp yanıma oturdu, derdimi sordu, anlattım çocuk aklıyla. Güldü bıyık altından, babama küfretti, ben yine sesimi çıkartmadım babama.

"Hoşuna gitti mi oğlanla yiyişmek? Ben de severim oğlanları biliyor musun?" Bana iyice sokulan adama boş boş baktım, elimi tutup pantolonuna götürüp aletini tutturdu. Donmuş gibi tepki veremiyordum, diğer eliyle ensemden tutup kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı.

Sercan gibi değildi öpüşü, korkutucu derecede sertti. Onu itmeye kalksamda gücüm yetmiyordu, bağırmak için ağzımı araladığımda koca dilini itti ağzıma. Boğulacak gibi hissettim, midem bulandı.

Beni kucağına çekiyordu, direniyordum elimden geldiğince. Kolumu büyük bir acıyla geriye büktü, tek eliyle beni kucağına çekti ve yere, battaniyemin üstüne yatırdı. Tuğla koydu yanıma, gözleri vücudumu turlarken tehdit ediyordu bir yandan.

"Karşı gelmeye devam edersen bu tuğlayla kafanı patlatır baygın da olsan işimi görürüm çocuk, uslu uslu gir altıma." Donup kalmamdan cesaret alıp eşofmanımla donumu sıyırdı, o içime girmek için hazırlanırken tuğlaya uzandım.

Tükürdüğü eliyle aletini sıvazlıyordu, tüm gücümle kafasına art arda patlattım tuğlayla. Kıpırdamaz hale gelene kadar vurdum, ilk kez namusumu ve canımı korumak için o gün bir cana kıydım.

Kuduz KöpekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin