-Songül...
-...
-Songül...
-Hııı...
-Kalk hadi.
Yüzünü kapatan birçok saç tutamını geriye doğru attı kadın. Önce üstünde örtülü, yarısı yere sarkmış battaniyeye baktı sonra da karşısında duran adama.
"Ne oldu bee" dedi doğrulurken.
-Sabah oldu.
-Uyuyakalmışım burda Sadi niye uyandırmadın.
-Ben menengiç yapmaya gitmiştim geldiğimde uyuyordun. Üstünü örttüm ben de.
-Uyandırsaydın keşke.
-Bak ben kahvaltıyı hazırladım, bir şeyler ye gidip yatakta uzanırsın orda da uyursun.
-Ne uyuması Sadi Allah aşkına. Saat kaç hem?
"Dokuza geliyor" dedi adam kolundaki altın sarısı saate bakarak.
-Ne! Sadi yaaa. Çekil çekil geç kalıcam.
Kadın başucunda duran adamı kenara doğru itekleyip ayağa kalktı.
-Nereye geç kaldın?
-Nereye olacak Sadi. İşe geç kaldım.
-Ne işi?
-Aaa senin haberin yok mu. Aşağı mahallede bir kafe var ya önünden geçmiştik hani, işe başladım ben orda.
-Songül ne diyon?
-Sadi Allah aşkına sen ne diyon ya. İşe geç kaldım diyorum, emniyete...
-Haa sen bildiğimiz işe gidiyorsun.
-Ayy adamın sabah sabah tüm algıları kapalı resmen. Evet Sadi işe, emniyete, trafik şubeye...
-Bu halde mi?
-Hayır tabiki. Beni daha fazla oyalamazsan hazırlanıp gidicem.
Adam kadının yarasını işaret ederek bir kez daha ama daha ciddi bir şekilde "Bu halde mi?" dedi.
-Haa onu diyorsun. İyiyim ya geçti artık.
-Emin misin?
-Eminim, hem yaranın üstüne ne kadar düşersen yara kendini o kadar derin sanar. Bırakacaksın akışına, o iyileşir kendi kendine.
-Çok deneyimli gibi konuştun. Ama sandalcı hep derdi "Böyle şifanın nerde olduğunu bilir gibi konuşanlar merhemi kendine süremez." diye.
-Ne alaka, ne demek istedin şimdi. Sandalcı kim ayrıca?
-Sandalcı için eski bir ahbap diyelim. Demek istediğim... Böyle konuşuyorsun ama yaranın üstünde tepinir gibisin. Öyle bir şeyleri unutmuş, unutabilmiş gibi bir halin pek yok.
-Seni biz edebiyat öğretmeni mi yapsaydık ya da rehberlik hocası falan. Ne bunlar böyle iç çözümleme yapma çalışmaları falan.
-Bir şey yapmaya çalıştığım yok. Sadece anlat yardım edeyim. O kadar...
-Başını belaya sokmadan Sadi Payaslı olarak kalmak dışında bana yardım edebileceğin bir şey yok.
-Ne kadar inatsın yaaa. Duvar gibisin hiç mi deliği olmaz bir insanın.
-Arkadaşım sen madem çok meraklıydın bu mafyaydı, silahtı, tehlikeyi falan... Ne diye ikinci şans yeni hayat peşinde koştun. Otur oturduğun yerde.
"Ya da kalk kapıyı aç." dedi Songül çalan kapıya doğru yönelip.
-Yaverdir.
-Ne alaka?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
FanficSadi ve Songül'ün hikayesini en başından kendimce ekleme ve çıkarma yaparak yazdığım bir derleme olacak Meftun. Nereye kadar gider, nerde biter bilmiyorum. Akışında, keyifli şeyler yazmak istiyorum sadece. Güzel şeyler çıkar umarım. Keyifli okumalar...