"İnanmak kolaydır, şüphelenmek daha çok güçtür. Şüphe etmeden ve zeka eseri sualler sormadan evvel, tecrübe, bilgi ve düşünmek lazımdır."
- Dale Carnegie -•
-İyi mi böyle?
-Biraz daha dikleştirir misin?
-Şimdi nasıl?
-Tamamdır, iyi böyle sağol.
-Ya Songül gel ben seni içeriye, yatağına götüreyim. Burada böyle koltukta rahat edemezsin.
-Yok çok daraldım zaten kaç gündür yataktayım. Burda durmak istiyorum hem televizyon falan da izlerim.
-Akşam yatağa gideceksin ama.
-Tamam uykum gelince gidicem yatağa. ( "gelirse tabi" diye ekledi kısık sesle)
-Bir şey mi dedin.
-Haa yok. Sen okula ne dedin. Ben sormayı unuttum kaç gün oldu gitmedin. Sen git hatta şimdi, ben hallederim kendi kendime.
-Müdürü aradım, eşim hasta dedim. Sen ayaklanana kadar yanında durucam.
-Yok gerek yok, git sen. Daha yeni başladın zaten şüphelenmesin kimse.
-Kim neyden şüphelensin Allah aşkına. Her normal insan gibi benim de karım hastalanabilir ve ben de her normal eş gibi yanında durabilirim. Gayet normal bir durum bence.
-Sen yine de git yarın. Zaten alışmaya çalışıyorsun araya öyle uzun bir boşluk girmesin.
Kapı zili çaldı o sırada.
-Kapıyı açayım, konuşuruz bu konuyu sonra.
-Konuşacak bir şey yok bu konu hakkında, hadi aç kapıyı.
"Bu kadındaki inat kimsede yok arkadaş yaa." diye söylenerek salondan çıkıp çalan kapıyı açtı Sadi.
-Ooo Mahinur teyze,
-Çocuğum siz neredesiniz kaç gündür. Ben sizi merak ettim. Eve bir adam geldi, Songül hastanede dedi. Noldu?
-Eve bir adam geldi derken...
-Ya adını dedi de unuttum. Size kıyafet almaya gelmiş.
-Haa, o benim kardeşim. Yani kardeşim sayılır. Yaver...
-Evet o dedi. Nasıl Songül?
-İyi, biz de yeni geldik zaten hastaneden. Ufak bir iş kazası diyelim. Bir iki güne toparlanır.
-Çok geçmiş olsun. Bak ben size kemik suyu getirdim. Sen bundan güzel bir çorba yaparsın o hemen kendine gelir.
-Niye zahmet ettiniz.
-Ne zahmeti canım. Sen al bunu biran önce iyileşsin karın. Ben de bir çaya geleyim artık size.
-Tabi tabi... Songül iyileşsin ilk fırsatta bekliyoruz.
Sadi kapıyı örtüp kemik suyunu mutfak masasının üstüne koydu.
-Kim?
-Mahinur teyze.
-Ne dedin?
-İş kazası dedim. İyileşsin çaya gelicem dedi. Bak bu kadın bizi uğraştırma ben sana söyleyeyim.
-Meraklı ev sahibimiz olmasa olmazdı zaten. Neyse aradan çıkartırız bir kere gelsin, merakını gidersin.
-Kemik suyu getirdi. Sana çorba yapayım onunla midene ev yemeği girsin. Yani seni gaza getirmeyelim diye demedim ama neydi ki o hastane yemekleri öyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
Hayran KurguSadi ve Songül'ün hikayesini en başından kendimce ekleme ve çıkarma yaparak yazdığım bir derleme olacak Meftun. Nereye kadar gider, nerde biter bilmiyorum. Akışında, keyifli şeyler yazmak istiyorum sadece. Güzel şeyler çıkar umarım. Keyifli okumalar...