9.Bölüm ~ ŞÜPHE

828 51 27
                                    

"İnanmak kolaydır, şüphelenmek daha çok güçtür. Şüphe etmeden ve zeka eseri sualler sormadan evvel, tecrübe, bilgi ve düşünmek lazımdır."
- Dale Carnegie -

-İyi mi böyle?

-Biraz daha dikleştirir misin?

-Şimdi nasıl?

-Tamamdır, iyi böyle sağol.

-Ya Songül gel ben seni içeriye, yatağına götüreyim. Burada böyle koltukta rahat edemezsin.

-Yok çok daraldım zaten kaç gündür yataktayım. Burda durmak istiyorum hem televizyon falan da izlerim.

-Akşam yatağa gideceksin ama.

-Tamam uykum gelince gidicem yatağa. ( "gelirse tabi" diye ekledi kısık sesle)

-Bir şey mi dedin.

-Haa yok. Sen okula ne dedin. Ben sormayı unuttum kaç gün oldu gitmedin. Sen git hatta şimdi, ben hallederim kendi kendime.

-Müdürü aradım, eşim hasta dedim. Sen ayaklanana kadar yanında durucam.

-Yok gerek yok, git sen. Daha yeni başladın zaten şüphelenmesin kimse.

-Kim neyden şüphelensin Allah aşkına. Her normal insan gibi benim de karım hastalanabilir ve ben de her normal eş gibi yanında durabilirim. Gayet normal bir durum bence.

-Sen yine de git yarın. Zaten alışmaya çalışıyorsun araya öyle uzun bir boşluk girmesin.

Kapı zili çaldı o sırada.

-Kapıyı açayım, konuşuruz bu konuyu sonra.

-Konuşacak bir şey yok bu konu hakkında, hadi aç kapıyı.

"Bu kadındaki inat kimsede yok arkadaş yaa." diye söylenerek salondan çıkıp çalan kapıyı açtı Sadi.

-Ooo Mahinur teyze,

-Çocuğum siz neredesiniz kaç gündür. Ben sizi merak ettim. Eve bir adam geldi, Songül hastanede dedi. Noldu?

-Eve bir adam geldi derken...

-Ya adını dedi de unuttum. Size kıyafet almaya gelmiş.

-Haa, o benim kardeşim. Yani kardeşim sayılır. Yaver...

-Evet o dedi. Nasıl Songül?

-İyi, biz de yeni geldik zaten hastaneden. Ufak bir iş kazası diyelim. Bir iki güne toparlanır.

-Çok geçmiş olsun. Bak ben size kemik suyu getirdim. Sen bundan güzel bir çorba yaparsın o hemen kendine gelir.

-Niye zahmet ettiniz.

-Ne zahmeti canım. Sen al bunu biran önce iyileşsin karın. Ben de bir çaya geleyim artık size.

-Tabi tabi... Songül iyileşsin ilk fırsatta bekliyoruz.

Sadi kapıyı örtüp kemik suyunu mutfak masasının üstüne koydu.

-Kim?

-Mahinur teyze.

-Ne dedin?

-İş kazası dedim. İyileşsin çaya gelicem dedi. Bak bu kadın bizi uğraştırma ben sana söyleyeyim.

-Meraklı ev sahibimiz olmasa olmazdı zaten. Neyse aradan çıkartırız bir kere gelsin, merakını gidersin.

-Kemik suyu getirdi. Sana çorba yapayım onunla midene ev yemeği girsin. Yani seni gaza getirmeyelim diye demedim ama neydi ki o hastane yemekleri öyle.

MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin