Arabaya bindiğimizde yeni boşalmış olmanın rahatlığı çökmüştü üzerime. O ise şu an arabanın koltuğunu kendisine göre ayarlamaya çalışıyordu. Kafamı yaslayıp hareketlerini izlemeye başladım. Yeni tanıdığım insanları dikkatlice süzgecimden geçirmeyi severdim ben. Hayatıma insan alırken titiz davranırdım. Fakat bazen çok rahat davranabilmeyi de arzulardım. O endişesiz olma hali çok cezbedici değil mi sizce de? Dikenleri çıkarmadan, yeni birilerine bir şeylere kucak açabilmek bana göre zordu. Ben zordum. Bu bazen iyi bazen ise yorucu bir şey. Fakat kafayı kırdığınız, isyan bayrağını çektiğiniz zamanlar ne yapacağınızı siz bile bilemezsiniz. Bu gün, bu gece öyle bir zaman dilimiydi, benim evrenimde.
Bazı zamanlar, siz de aslında yapmayacağınız ama kendinize isyan bayrağı çekip, paralel evrende zıttın bir kendin varmış da onunla hareket ediyormuş gibi davrandığınız ve onun yaptıklarından ötürü kendinize suçluluk hissettirmediğiniz oldu mu ¿ Bu kulağa biraz kişilik bozukluğu gibi geliyor olabilir, öyle bir şeye sahip olmak değil ama aynen öyle davranmak gibi bir şeyden bahsediyorum.
Ben şu an tam da öyle bir şey yapıyorum ve bu kişiliğime bir de farklı bir isim veriyorum. Mesela bu gece adım Neysen ve ben Ahsen, yarın Neysen'in yapmış olduğu hiç bir şeyden suçluluk ya da utanç hissetmeyeceğim. Esasen, Neysen benim karanlık tarafımın ateşle oynayanı. Aydınlığım ve beni bana hatırlatması için içimde sakladığım ise Ahsen...
Şu anda, bir yabancının yanındayken, sebepsiz bir huzur ve güven hissettiğim için kendime ve bu duruma oldukça şaşkınım. İç dünyamın şu anında, onu ve kendimi süzgece aldım, istemsizce. Bu karanlık gece, yüzüne çarpan loş ışıklar... İçimin karanlık yerinde eksikliğime çarptı yüzüne vuran loş ışıklar, sızlatıyor kalbimi yüzünden karanlığa geçip giderken loş ışıkları...
Doyum. Doyuma ulaşmak kolay. Bedensel doyuma. Peki, kalbiniz nasıl doyuma ulaşır. Gözleri sevdiğinin yüzünde aşkla dolaşmıyorsa o an, o an insanın kalbi eksiklikle sızlar işte. Aldığı nefes okyanusun getirdiği meltem değil de, dar odaların dar pencerelerinden sızan nefes gibi sıkışık olur insanın ciğeri...
O an ciğerim dar bir oda oldu işte...Yüzüme baktı. Tepkilerimi ölçmeye çalışıyordu. Beni analiz edip bana ölçülü davranmaya çalışıyordu. Neden biliyor musunuz? Çünkü kendisi centilmen birisiydi. Beni tanımıyor olması ya da sokaktan alıp bara götürmüş olması bana istediği gibi davranma hakkını vermiyordu. Kendisi partnerine saygılı, ölçülü, centilmence davranan biriydi. Bunu nasıl bir gecede anladın demeyin, çünkü tüm sır insanların davranışlarında gizlidir. Sizinle konuşma şekli, seçtiği kelimeler, jestleri... En başından beri bana temkinli yaklaşıyor ve oldukça rahat hissettirmeye çalışıyordu. En etkilendiğim ise beni hiç arkasında bırakmamış olmasıydı. Yürürken dar kaldırımlarda önceliği hep bana verdi, karar alacakken fikrimi önemsedi. Sakın basit bir şeymiş gibi düşünmeyin basit görünen şeyler insana kendini o kadar değerli hissettiriyor ki... Fakat en önemlisi bunları samimiyetle yapmış olmasıydı. Bunu hissettirmesi, kendini açıkça ifade etmesi, sıcakkanlılığı...
İnsanlar iyi rol yaparlar; göz yahut akıl kolayca kanar, esas gerçeği görebilen yalnızca ruhumuzdur. Misal, bir yerdeyken ruhumuz sancıyorsa biz oraya ait değilizdir. Ne de olsa ruhumuz samimiyeti hissettiği yerden ayrılmayı hiç istemez.Arabaya binmeden fantaziler aklımda vardı şimdi ise kucağına kafamı koyup bu dingin anı yaşamak ve sadece hissetmek istiyordum. Sessizleştiğim için midir neden o da sessizleşti. Derin bakan gözleri vardı, insanı anladığını hissettiriyordu, kucağına kafamı koyunca kirpiklerini seyretme şansı yakalamak güzel oldu diyebilirim. Aldığı nefesi hissediyordum, kokusu ve sıcaklığı güvenli bir limandı o an.
Bunu beklemiyor olsa da bozuntuya vermedi. Hatta bence bu samimi yaklaşım tarzı ona da tatlı gelmişti. Gözlerime bakıp hafif tebessüm etti. Vites attıktan sonra elini yüzüme koydu. Elinin tersiyle yanaklarımı okşadı. Baş parmağı dudaklarıma erişti. Aşağı yukarı hareket ettiriyordu. Nefesimi tutmuşum fark etmeden, nutkum tutulmuş gibi sadece onu izliyordum.Yanaklarımı sıkıp öne çıkan dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Gülümsedim. Kafamı bastırıp yanağımı yasladım kasıklarına doğru. Dilinin ıslak bıraktığı dudak kenarlarımı yalama ihtiyacı hissettim. Eli çenemi buldu sonra, gözleri aynadayken çenemi okşuyordu. Yavaşça boynuma indi, oradan göğüs arama ulaştı. Naif bir şekilde keşfine çıkmıştı.
Sanki bu adama hayır demek çok zordu. Öyle bir dokunuşu vardı... Ona hayır demek kendimi mahrum bıraktıklarımdan dolayı üzülmek demek gibiydi.
"Ne kadar zayıf ve küçüksün." dedi, elim göğsündeki kolyesinde, oynarken.
"Hiçte bile, minyonmuyum sanki ben." diye geveledim. Aklım elindeydi. Hiç bir şey düşünemeden hareketlerine odaklıydım sadece. Eli usulca göğsüme ulaştı. Önce baş parmağını usulca okşayıp gezdirdi. Sonra masaj yapar gibi hafif sıkıp sıkıp parmağını üzerinde gezdiriyordu. Aniden sağa hızlı viraj yaptı ve vitesi arttırdı. Yerinden sıçrayan hücrelerim anlık isyan etti elinin yokluğuna ama çok beklemeden eli tek hamlede göğsümü kavradı ve sıktı. Bu ani hareketle güçlü bir inilt çıktı ağzımdan. Bunu duymasıyla birlikte gaza daha fazla yüklenip bu sefer iki göğsümü tek eline alıp sıkıp yoğurmaya başladı. Elim göğsünde tişörtünü sıkıca kavramış bekliyordu. Zevkten yerimde duramıyordum. Bu hareketlerim onu daha da sertleştiriyordu. Hissediyordum. Son hamlesi göğüs ucumu sertçe sıkıp çekmek oldu ve yüksek inleyişim onu ateşĺere sürükledi...
Tekrar sağ virajı lastikleri bağırtarak döndükten sonra gaza yüklendiği esnada elini amıma attı. İnlemelerim yeni son buluyorken artık çığlığa dönme vakti geldi diyordu. Bu kafamı penisine daha çok bastırmam demekti. Ve buu elinin ustaca beni çıldırtması da demekti.
İri elini amıma atıp sıktıktan sonra ileri geri okşamaya başladı ve ansızın orta parmağını kilodumun üstünden içime sokarcasına ittirdi. Bu ağzını oramda tekrar istememe sebep oldu.Dayanamıyordum, zaten yalamasından ötürü hassaslaşan amım bir şeyler istiyordu ve ben de kilodumu kenara çekip elini tutup
"Sok!" dedim. Bunu duyduğuna oldukça sevinmişti ki elime bir öpücük bıraktıktan sonra baş parmağıyla önce klitorisime uysalca masaj yaptı arından tüm amıma elini örtüp aşağı yukarı hareket ettirdi ve
"Sana bayılıyorum." dedikten sonra parmağını içime soktu. Geri kaçmaya çalışıp bağırmamla beraber
"Sakin ol güzelim, ilkinin çok güzel olması için elimden geleni yapacağım." dedi dudaklarıma eğilip.Bir saniye. Bakire olduğumu nasıl anlamıştı?
Kendimi tutamayıp dertleşme moduna giriyorum, o satırlarda sizin de yorumunuzu duymak, konuşmak, dertleşmek hoşuma gider. Onun için aklınızdakileri dışarı vurun lütfen. Düşüncelerinizi bekliyorum ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erotik Karşılaşma
Teen FictionBen hayatımda ne böyle bir karşılaşma ne de böyle bir seks yaşadım!