Hoşgeldiniz sevgili okurlarım💫Yazım hatası/anlam hatası olursa affola🏵️
Medya: İnci Öztürk ❤️🔥
Pamuk eller oylar🌛
🌹🌹🌹
Kaşını kaldırıp "Ya da ne olur?" Diyerek bakışlarını bana dikti. Ben ise o can alıcı cümleyi ortaya bıraktım.
"Ya da seni boşarım ve emin ol elim bile titremez. Gözüm ne ailelerimizi görür ne de sizin soy adınızı. Şunu unutma kimliğimde hala Öztürk soy adını taşıyorum. Ben bir Öztürk'üm, bana hak ettiğim saygıyı vereceksin. Eğer kendini Kocam olarak görüyorsan evine ve yuvana sahip çıkacaksın. Yok bunlar bana uymuyor diyorsan da sen bilirsin. Seni tek kalemde çizer atarım."
"İnci, şeker atayım mı kahvene?" Ecem'in sesi ile daldığım düşüncelerden çıkarak "Evet, 2 kaşık at canım" diyerek ona seslendim. Alparslan ile dün ki konuşmamızdan sonra ofisten çıkıp ecem'in yanına gelmiştim ve burada kalmıştım ve muhtemelen biraz daha burada kalacaktım.
Biraz inzivaya çekilmek istiyordum, herkesten ve herşeyden uzakta dostumun yanında kalmak istiyordum. Telefonumu da kökten kapatmıştım, hiç kimsenin sesini duymak istemiyordum. Son zamanlar da o kadar yorulmuştum ki, her şey çok üst üste gelmişti ve huzur kelimesinin anlamını yitirmiştim.
Neyse ki Ecem vardı, bu süreçte en büyük destekçim o olmuştu. Eğer o benim yanımda olmasaydı sanırım hiç bir şekilde iyi olamazdım. O benim hiç sahip olmadığım tek kız kardeşimdi, sırdaşım ve dostumdu. Onunla okuduğum üniversite de tanışmıştık, sonra eve çıkmıştık ve dostluğumuz bu güne kadar ulaşmıştı.
O tıp okuduğu için hala okula devam ediyordu, ben ise geçen sene mezun olmuştum. Ecem elinde ki kahve tepsisi ile gelirken bende sehpayı önüme çektim. Ecem de yanıma oturdu ve kahvelerimizi elimize aldık "ohh, kız vallahi türk kahvesi gibisi yok. İçince bütün yorgunluğum gidiyor."
Kafamı sallayarak ecemi onayladım, sessizce kahvelerimizi içerken ecem'in dürtmesi ile ona döndüm. "Artık anlatacak mısın ne olduğunu dünden beridir suratın sirke satıyor, sessizsin düzgünce hiçbir şey yiyip içmiyorsun. Baksana bir deri bir kemik kalmışsın."
Oflayarak elimde ki kahveyi sehpaya bıraktım ve yavru köpek bakışlarımı ona gönderdim. "Nolur Ecem hiç konuşasım yok. Hadi rahat bırak sen beni, yatayım ben biraz." Tam battaniyenin altına girecektim ki ecem'in bacağımı çimdiklemesi "oww" diyerek bacağımı çektim.
"Hayır inci hemen şimdi anlatacaksın, dünden beri dana gibi yatıyorsun zaten. Çabuk neler olduğunu anlatıyorsun bana." Oflayarak battaniyeni üzerimden tekmeleyerek attım ve ona döndüm.
"Ne olacak Alparslan'a canım sıkılıyor." Tek kaşını kaldırarak öne eğildi, bu konu ilgisini çekmiş gibiydi. "Ne oldu ki alparslan ile aranızda?"
Ona olan biten her şeyi en başından anlatırken o da şok üzerine şok geçiriyordu ama en çok dikkatini çeken yer ise eve gelmeme kısmı olmuştu. "Bir dakika ya, nerede kalıyor bu o zaman? Hem aldatmıyorum diyor hemde eve geldiği yok. Ne işler çeviriyor ki bu adam?" Düşünceli bir şekilde çenesini eline dayadı ve gözlerini kıstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ +18
General Fiction"Karadeniz'in adamı sert sever, delikanlı'ca sever." Dedi. Yüzümde beliren acı tebessüm ile dolmuş gözlerimi onun kömür karası gözlerine diktim. "Peki sen Alparslan Karakurt, sen beni hiç sevdin mi ki sevdadan bahsediyorsun?" Yetişkin içerik! Cinse...