Mum

37 2 0
                                    


Deniz kenarlarını hep sevmişimdir. Sabahın bir saati evden çıktım. Yapacak bir işim yoktu. Önceden verilmiş bir sözüm, sorumluluklarım veya randevum yoktu.

Aslında biz kadınlar olarak bölünmüşlük hissini taşıyoruz içimizde. İşteyken aklımız evde, evdeyken aklımız işte. Sofraya konulan yemeğin kalitesinden, dolapta yoğurt olup olmamasından kendimizi sorumlu tutuyoruz. Kadınlık karnelerimiz elimizde, ha bire not veriyoruz kendimize. " Evi çekip çevirme: Orta. Temizlik ve titizlik: Orta. Düzen ve plan: Kırık."

Bu "evcimen sorumluluk" duygusu değişmiyor nedense. Üstelik ev işleri o kadar "görünmez" faaliyetler ki, siz saatlerce çalışıp, didinip, ter döksenizde, yine de akşam eşinize hiçbir şey yapmamış gibi görünebilirsiniz.

Zaman yetmiyor bize. Adeta yangından kaçarcasına yaşıyoruz bazen. Aynı anda birden fazla kimliğe bürünüyoruz. Kadınların bir günü, erkeklerin üç gününe bedeldir belki de. Biz bir güne üç günün işini sıkıştırıyoruz. Bu yüzden onlardan daha erken yaşlanıyoruz. Hiçbir kırışıklık kremi, hiçbir botoks yetmiyor kadınların bölünmüşlüğünü düzeltmeye...

Ne zamandır oturduğumu bilmediğim bankta biraz daha yayılırken sessizliği bozan bir bağırış duyuyorum. Piyango biletlerini hem düzeltip, hem bağırıp, hem de -soğuktan neredeyse donma noktasına gelen- ellerini ovuşturan bir kadın ilişiyor gözüme. Yüzündeki kırışıklıklar gerilmiş, burnunun ucu kızarmış, orta boyda bir kadın. Genelde bu tür şeylerle uğraşmam. Ama birden kadının yanına doğru gittiğimi farkettim. Kadın yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle karşıladı beni. Rastgele elimi uzatıp bir tane çektim arkalardan. Parasını ödeyip tekrar o banka döndüm.

Yalnız yaşayan biri olmama rağmen biraz sıkışığım şu sıralar. Kendimce " Biraz para fena olmaz" diye düşünüyorum. İş yerinde ki stres, yalnız olmamın verdiği sıkıntı yiyip bitiriyor beni resmen. Annem ve babam ben küçükken öldükleri için yıllarca kendi kendime yetmeye çalıştım. Birileriyle dertleşirken bana "Abartma canım, alışırsın" diyorlar. Anlayamıyorum. Birisinin derdini küçük görüp nasıl abartma diyebiliyorsunuz? İçe atılan çığlıkları sırf görmesinler diye akıtılamayan göz yaşlarını, kuytulara saklanıp can çıkana kadar ağlamaları, yumruklanan duvarları, yıkılan hayalleri nasıl bir "Abartma"ya sığdırabiliyorsunuz? İnsanların karakterlerinin benim psikolojimden daha bozuk olduğunu şimdilerde anlayabiliyorum.

Eve vardığımda bilgisayarın başına geçtim. Sonuçların açıklandığı sayfayı açıp, dizlerimi kendime çektim. Boş bakışlarımla ekrana bakarken buldum kendimi. Bir kaç saat öyle oyalandım. Sayfayı yenileyip durdum. Bir kez daha yenilediğimde sonucun geldiğini gördüm. Bir bilete, bir ekrana bakıp aptalca sırıtmaya başladım. Bayadır tuttuğum nefesimi bıraktım ve içinde bulunduğum şaşkınlıktan çıkmak için çabaladım. Kazandığım para az denilecek bir meblağa değildi. En sonunda kafamı toparladım ve parayı nerden alacağımı öğrendim.

Gideceğim yer çok uzak değildi. Şuan arabanın içinde küçük bir çocuk gibi hayallerimin arasında süzülüyorum. Eskiden minik bir şekerle mutlu olurdum. Şimdinin insanı geride bıraktıklarını özlüyor, elinin altındakinden sıkılıyor, ulaşamadıklarına tutuluyor. Ne ara bu kadar fazlasını ister olduk? Anlamış değilim.

Binadan içeriye girerken sevincimi, istediği oyuncağı alan çocukta göremezsiniz. Yaklaşık yarım saat sonra sıkıca sarıldığım çantayla çıktım oradan. Herhangi bir insan görse çantanın içinde para olduğunu anlayabilirdi.

İlk işim bir markete girmek oldu. Akşam için bir ziyafet çekmek istiyordum. Alacaklarımı alıp evin yolunu tuttum. Eve girdikten sonra kendimi mutfağa attım. Masayı elimden geldiğince özenle hazırladım. Hatta köşelere mum bile koymuştum.
Salatayı da ortaya koyduktan sonra eserime şöyle bir göz attım. Karşılıklı yemek yiyormuşcasına paralarıda tam karşıma koydum. Hem şarkı söyleyip hem de dans ediyordum. Yıllardır ilk defa böylesine mutlu olmuştum. Tam o sırada mutluluğum inci gibi boğazıma dizilmeye başladı. O an ki şok ve korkuyla kıpırdayamadım bile. Dans ederken elim masadaki mumlardan birine çarpıp paraların olduğu yere düşmüştü. Tüm paranın küle dönüşmesi sadece bir kaç saniye sürmüştü.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Huzursuz RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin