8|Küçük Bir Konuşma Meselesi

116 14 17
                                    

Sorduğum soru mutfakta bir sessizlik oluşmasına neden olmuştu, başta konuyu kapatmayı düşünsemde bunu yapmayıp cevap vermesini beklemiştim.

Sorumu sorduğumda ilk gözlerimin içine bakmış ardından başını sanki mahçupmuş gibi öne eğmişti.

Bir süre cevap vermeyip iç çekmişti.

"Sevip sevmemem neyi değiştirecek ki?"
Çok şey değiştirebilir Jake, çok şey.

"Çok şey değiştirir Jake"
Konuşurken ismine vurgu yaptığımı anlamış olacak ki ilk bir kaç saniye yüzüme bakmaktan başka bişey yapmamıştı.

"İstesem de sevemem ki artık, yapamam yani çünkü çok"
Duraksayıp devam etti, konuşurken zorlandığını anlayabiliyordum.
"Çok kırgın hissediyorum"

Ben sana kıyamam ama.

"Ama o bunu fark etmiyor bile, buna daha da üzülüyorum"
Lafını bitirdikten sonra iç çektiğinde ben aklımdaki sorulara cevap bulabildiğim için biraz rahatlamış hissediyordum ama bir yandan da ona kötü hissettirdiğim içinde kötü hissediyordum.

"Of kafam çok karışık"
Gözlerinden belli olan yorgunluğuna daha fazla seyirci kalmak istemedim, konuşurken bile zorlandığını anlayabiliyordum.

Bunun üzerine ona iyi geleceğini düşünerek onu kendime çekip sarılmıştım.
Lisede ufak bir hoşlantı sandığım bu hislerin bu kadar büyüyebileceğini tahmin etmemiştim, aradan geçen 6 yıla rağmen ona olan hislerimde hiç bir değişim olmamıştı aksine her geçen gün daha da artmıştı.

"Bence biraz uyursan sana çok iyi gelir"
Benden ayrılıp yüzüme baktı, ne zaman bişey söyleyip söylememek arasında kalsa bana izin ister gibi bakıyordu.

Yeni şeyler de öğreniyoruz hadi bakalım.

"Bir sorun mu var yoksa uyumayı mi sevmiyorsun?"
Lafımın bitmesiyle gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"Hayır hayır hiç bir sorun yok ama"

"Ama?"
"Ya ben böyle çat kapı geldim ya aniden işte bunlar olunca, rahatsız ettim seni"

Ben sensiz nefes bile alamazken sen bunları nasıl söyleyebiliyorsun acaba?
Okulu bitirdikten sonra ilk bir kaç ay sadece bazı ünlü sanatçıların yanında çalışmıştım daha sonra da yazdığım sözleri Jungwon çalıştığı şirketteki bir kaç kişiye göstermiş, böylece tek çalışmaya başlamıştım.

Şirketle anlaşmamdan sonra da önce de hiç aşk şarkısı yazmamıştım, beni tanıyan çoğu kişi bunu merak ediyor ve hatta bir konserimde güvenlik bile bana neden aşk şarkısı yazmadığımı sormuştu.

Çünkü okul kapandıktan sonra Jake'i  bir daha hiç görmemiştim zaten ondan sonra aşk kelimesi bana anlamsız gelmeye başlamıştı.

"Sen uykuluyken cidden saçmalamaya başlıyorsun, neyinden rahatsız olacağım ki senin?"
Gayet keyifle söylediklerime tepki olarak anında kaşlarını çatmıştı.

Sinirli olamıyorsun sen ama.

"Saçmalamamdan olursun belki"
Bu hallerine yapabildiğim tek şey gülmekti çünkü aşırı hoşuma gidiyordu.

Bir hışımla mutfaktan çıkmıştı ama koridora girdiği an durup etrafına bakmıştı, ben gülmemek için kırk takla atıyordum.

Sinirli gözükmeye çalışıp gideceği yeri bulamadığında yüzünde birden masum bir ifade belirmişti, çok şirinsin sen ya.

"Gülme bak döverim seni"
Daha fazla dayanamayıp kahkaha attığımda Jake sinirle omzuma vuruyordu.

Sivrisineğin ısırması Jake'in vurmasından daha çok acıtır orası ayrı.

"Ya ne kadar şey bi insansın sen"
Gülmemi durduramayacağımın farkıma varınca onu kollarından tutup durdurmuştum.
Bu hareketime karşılık başta hareket etmeye çalışmış ama başarısız olmuştu, ben kolunu sert tutmuyordum onun gücü bana yetmiyordu.

Bişey yapamayacağının farkına varıp kafasını kaldırdığında sanki zaman durmuş gibi hissetmiştim.

Tam anlamıyla dip dibeydik.

Her şeyi özenle yaratılmış gibiydi, onu her gördüğümde neden aşık olduğumu tekrar tekrar anlıyordum.

"Ney bi insanım ben?"
Anladığım kadarıyla anın büyüsüne oda kapılmıştı çünkü tepki veremiyor sadece yüzüme bakıyordu.

Bedeni tamamen bedenime yaslanmış, burnu burnuma sürtünüyor, nefesi yüzüme çarpıyordu ama o bunun farkında değilmiş gibi sadece yüzüme bakmakla yetiniyordu.

Kalbim hayatında hiç atmadığı kadar hızlı atıyor, vücudumun dengesinin bozulduğunu hissediyordum.

Bu halimiz film sahnelerine taş çıkartabilirdi ve belki de benim şuan bir geri adım atmam gerekiyordu.

Yanaklarının yavaş yavaş kızardığını dakikası dakikasına gördüğüm için gülümsemeden edemedim.

"Bunu sonra da konuşabiliriz bence çünkü sabah erken kalkmam lazım  en iyisi uyumak çünkü eğer uyuyamazsam uykusuz kalırım eğer uykusuz kalırsam iş başındayken yeterince iyi çalışamam"

Benden ayrılıp bu kadar kelimeyi nasıl ard arda bu kadar hızlı söyleyebildiğini anlayamadan o nefes alıp devam etti.

"Hatta belki elimi kesebilirim ve eğer elimi kesersem de mesleğime devam edemem yani kısacası artık uyumam lazım bence sen de uyu ama uyuyabilmem için odamı göstermen lazım"

Lafını bitirip sanki uzun süre sonra ilk defa nefes alıyormuş gibi derin bir nefes almıştı, başta bu uzun konuşmasına anlam veremesemde sonradan aklıma gelen fikirle gülümsemeden edememiştim.

Utanınca bu kadar şirin olmak zorunda mısın?

"Tamam tamam gel"
Koridorun sonuna gidip odanın kapısını açtığımda Jake de benle beraber gelmişti, odanın lambasını açtım.
"Sen banyodayken ayarladım ben her şeyi, zaten benim odam da hemen yanında seslensen bile duyarım"
Merakla etrafı incelerken lafımı bitirmemle bana bakıp gülmüştü.

Gülünce gözleri de kısılmıştı.

"Senin uykun derin ama seslensem duyamazsın"
Şaşkınlığımı gizleyememiştim çünkü benle alakalı bir detayı hatırlamasını hiç beklemiyordum.
Ben duyduklarımı anlamaya çalışırken Jake yatağına oturmuştu.
"Bunu nereden biliyorsun?"
Yanına oturduğumda bana baktı, gerçekten çok yorgun gözüküyordu.

"Bir keresinde kimya dersinde uyuyakalmıştın, hoca senin yanına gelene kadar da uyanmamıştın hatırlıyor musun?"
Jake'in anlatmasıyla her şeyi hatırlamıştım.

"Doğru bide ben o gün 2 ders kesintisiz uyumuştum, teneffüste falan da kalkmamıştım"
Aynı anda gülmüştük bu dediklerime, o gün dün gibi aklımdaydı.

Bana o kadar mutlu bakmıştı ki, bakışlarıyla her şeyi anlatıyordu bana konuşmasına gerek bile yoktu.
"Gerçekten çok teşekkür ederim, her şey bir yana senle konuşmak çok iyi geldi bana"

Sadece 14 kelimeydi belki de bu söyledikleri ama benim için daha çok anlam barındırıyordu.
Jake'in benleyken mutlu olması bana çok iyi hissettiriyordu.

"Seni o halde bırakamazdım, yüzünü asık görmeye dayanamıyorum"
Yüzüne gelen saçları düzelttim.
"Sen şimdi uyu dinlen güzelce yarın sabah da konuşuruz zaten, bir şeye ihtiyacın olursa yanıma gelebilirsin hemen yan odadayım tamam mı?"
Gülümsememe karşılık gülümsediğinde ben ayağa kalkıp kapıya yönelmiştim, tam çıkacaktım ki dedikleriyle duraksadım.

"Güzel geceler Sunghoon"
Şunu bir kere daha söylesen olmaz mı?
Ona döndüm.
"Güzel geceler Jake"

Yazım hatam falan varsa affola ama bu yazdığım bölümleri silme alışkanlığı nedir amk watty kafayı yedi iyice

Brother|jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin