11 (kiss)

94 14 18
                                    

"Jisung, o lanet dumanı içime çekmeden rahat edemeyeceğim."

Yüzü düştü ama yapmak zorundaydım. Hâlâ sigaraya bağımlıydım ve uzun süre içmediğimde ve bunu sonradan farkettiğimde sinirleniyordum. Saçma bi huzursuzluk çöküyordu üstüme. Uzanıp elini tuttum.

"Gece, içtikten sonra yüzmeye ne dersin?" Telafi etmek istiyordum şimdiden.

"Olur. Hadi gidelim odaya, sigaranı iç."

"Teşekkür ederim."

Denizden çıkarken sadece alt tarafım ıslandığı için fazla üşümüyordum ama Jisung tamamen dalmıştı. Hava her ne kadar güneşli olsa da serinliği onu hasta edebilirdi.

"Al şunu sen, odaya gidinceye kadar."

Üzerimdeki ince hırkayı çıkarıp ona uzattım, beyaz tişörtle kalmıştım ortada. Başta istemese de zorla omuzlarına attığımda kabullenip giymişti.
Otele ilerlerken telefonu kapının önündeki masaya koyduğum yeni aklıma gelmişti. Alınmamasını umarak adımlarımı hızlandırdım.

"Sigarayı ne zaman bırakacaksın?"

"Yakın zamanda."

"Umarım."
"Umarım."
---

Yaklaşık 3 saattir yaptığım antrenman yüzünden çok terlemiştim ve tek isteğim odaya gidip yatmaktı. Ancak Changbin hyung beni ne bırakıyor ne dinlenmeme izin veriyordu. Nefes nefese yere oturup sırtımı duvara yasladığımda önümde durup elini uzatmıştı hemen.

"Pes etmek yok."

"Hyung, gerçekten çok yoruldum. Ayaklarımı hareket ettiremiyorum, odaya nasıl gideceğim?"

"Peki o zaman, yarın bunu telafi edeceğiz. En az 5 saat."

"Ders çalışmayı hiç bu kadar istememiştim." dedim ayağa kalkmaya çalışırken ancak kasıklarım ağrıyordu. Siktir! Gerçekten o şeyi yapmış gibi hissediyordum.
Hemen elimi tutup kalkmamda yardımcı olduğunda kapıya ilerledim.

"Böyle mi gideceksin?"

"Ya nasıl gidecektim?"

Gülerek spor ceketini bana fırlattı.

"Terlisin, üşüme. Git duş al sonra dinlen."

Fırlattığı ceketi alıp üzerime giyerken nasıl bu kadar geniş gelebileceğini düşünüyordum. Spor salonundan çıkıp odaya ilerledim hızla. Gerçi ne kadar hızlı olabilirdim ki...

Jeongin odaya giderken yere oturup suyumdan içtim ve sırtımı duvara yaslayıp son 3 saatin her dakikasını hayal etmeye başladım. Küçük bir lise öğrencisi beni deli etmeyi başarmıştı. O terli saçlarıyla güldüğü dakikalar gözümün önüne yavaşlatılmış şekilde gelirken başımı geriye attım. Çıldırmak üzereydim.

Terlediği icin vücudu tişörtünün altindan görünüyordu ve vücuduna odaklanmaktan yüzüne bakamamıştım, baksam zaten kendimi kaybederdim. Gözlerimi kapatıp kısa süre kestirmek için uzandım.

---

"Tanrım kalbim çıkmak üzere!"

"Noluyor lan?"

"Resmen kasları var."

"Kimin oğlum?"

"Saunadayken belimden tutup kendine çekti ay bayılcam."

"Yakışıklı Barmen'den mi bahsediyorsun?"

"Sence Hyunjin? Kimden bahsediyor olabilirim."

Elimdeki telefonu yatağa fırlatarak elimi belime koydum ve utançtan kıpkırmızı olmuş olan Seungminin suratına baktım. Felix küçük bir kütüphane bulup oraya gittiği için oda boştu, ben de Seungmini almıştım. Şimdi derdini öğrenip onunla dalga geçecektim.

Secret Follower Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin